‘Bu kadro patates doğrasa bile izlerim!’ demişti filmi izlemeden önce arkadaşım; çünkü cehennem melekleri serisinin ilk filmindeki kadroya Jean Claude Van Damme, Scot Adkins gibi müthiş isimlerin yanında çocukluğumdan da hatırladığım Chuck norris ( Ki kendisi oyunculuktaki başarısının yanında karate, tekvando gibi bir çok uzakdoğu sporunda başarıları ve hatta dünya şampiyonlukları olan biri ) dahil olmuştu ve hepsi de kendi içlerinde filmlerini izlediğim, dünya da büyük hayran kitlelerine sahip kişilerdi… Aksiyon sineması denince akla gelebilecek neredeyse herkes filmdeydi; belki de kalan diğerleri de 3. filmde karşımıza çıkar ha ne dersiniz?
Cehennem Melekleri Barney Ross (Sylvester Stallone), Lee Christmas (Jason Statham), Yin Yang (Jet Li), Gunnar Jensen (Dolph Lundgren),Toll Road (Randy Couture) ve Hale Caesar (Terry Crews), Mr. Church’un (Bruce Willis) liderliğinde yeniden bir araya geliyorlar; fakat bu sefer mesele biraz kişisel. Zira ilk film sonucunda araları açılan ekip ile Bay Kilise arasındaki anlaşma neticesinde çıkılan basit görev aralarından birinin öldürülmesiyle sonuçlanınca, bunu yapanlardan intikam almak kaçınılmaz olacaktır… Amansız takip sonucunda nükleer başlıklar ve bu potansiyelden para kazanmak isteyen eski bir askere karşı verecekleri savaş sırasında yaşananların anlatıldığı film bulgaristan ve arnavutluk topraklarında geçiyor. İkinci filmde yönetmen koltuğuna Stallone yerine Simon West otururken, senaryoda Dave Callaham ve Sylvester Stallone’nin imzası var.
Film kadrosu için söylenebilecek ilk şey: Mükemmel. Fakat senaryo öyle mi? Aslına bakarsanız çoğu insan bu filmi sadece oyuncu kadrosu için izlemiştir ve sonrasında pek umursamamıştır: zaten güzel bir senaryo da yok. Bu tip filmler sonrası hep şunu söylerim: Oyuncu ne kadar mükemmel olursa olsun, kurgu ve senaryo sağlam değilse ortaya tatminkar bir sonuç asla çıkmıyor. Chuck Norris gibi bir oyuncuyu ele alalım; adamın sahneleri o kadar komik ve sıradan ki… Basıyor tetiğe ve sadece gülümsüyor: önüne de bir sürü gerizekalı düşman askeri atlayıp ölüyor. Ya da Jason Statham dan bahsedelim: aksiyon sinemasının günümüzdeki kral adaylarından bu oyuncunun hiç kendini gösterebileceği sahneler yok, dövüş sahnelerinin süreleri az ve arasıra espri yapıp Stallone ile konuşmaktan başka çaresi kalmamış! Jet Li desek bir göründü ve parayı alıp nereye gittiğini bile anlayamadık. Bruce Wills ise oynadığı karakter yüzünden zoraki sert cümleler kurmakta başarılı bile olamadı!
Konu bildik.
Olaylar silsilesi tanıdık.
Kan çok fazla! ( ki filmin bence tek iyi yapılan yönü bu )
Bunun yanında usta oyunculara çocukça sahnelerin kotarıldığı, basit bir aksiyon filminden öteye geçemeyen bir film var karşımızda.
Kadronun hatırına izlenilecek filmlerden biri.
Benim puanım 10 üzerinden 5 oldu.
İyi seyirler.