Kapakta gördüğünüz kılıç, istanbul’u fetheden genç padişaha ait; hakkında tarih kitaplarında iyi şeyler yazılmasına rağmen eksik şeylerin olduğunu görmek , tarih kitaplarımızı hazırlayıp önümüze koyanlara nefret duymamıza neden olabilir fakat burada şunu söyleyebilirim: fatih sultan mehmet için ne kadar yazılsa, ansiklopediler doldurulsa azdır!
Genç yazar Beyazıt Akman’ın ilk romanı olan Dünyanın İlk Günü kitabını okumak için uzun süredir sabırsızlanıyordum; facebook sayfalarında sürekli kitabın resmini görmem ” al artık şu kitabı ” dedirtiyordu ama fiyatı biraz fazla idi: korsanını da almak istemediğimden sabrettim ve sonunda aldım. Kitapta yazdığı gibi: sabredersen, mükafatı daha hayırlı ve kazançlı olur. Ben bu kitaptan çok şey öğrendim, iyi ki sabretmişim diyorum.
Kitabı okumaya başladığınız ilk sayfalarda ortaçağ hakkında bazı bilgiler edinirken, gözümüze çarpan gerçekler insanı günümüz ile geçmiş arasında empati kurmaya zorluyor. Ata sporlarımız konusundaki başarımız ile devlet adamlarımızın bilginlik seviyesindeki durumları, günümüzde yabancı dil bile bilmeyen büyükelçilerimiz ile atasporlarımızdaki başarısızlığı düşününce, insanı üzüyor doğrusu… Ortaçağ avrupasında insanların yaşam durumlarını anlatırken zengin – fakir ayrımı yapmaya gerek duymadan, tuvaletten yoksun yaşamlarını örneklendirmek ve peşi sıra osmanlı topraklarında yaşanan hamam ve kervansaray kültürünü anlatmak insanı yine üzen şeyler… Şimdi bize insan haklarını, medeniyeti öğretmeye çalışanlar kim??
Kitap bir roman olduğu için ” kurgu ” olduğunu düşündüğümüz konularda konuya eklendi; hem de büyük bir başarı ile. İskender’in aşkı ile Ulubatlı Hasan’ın kitabın orta kısımlarında süpriz olarak çıkışı çok hoş şeylerdi: kitaba renk kattı diyebilirim. Onların sadakati ve verilen görevi başarı ile yapmaları ise savaşın kazanılmasına ön ayak oldu.
Kitap, yazarın söylediği gibi bir çok kaynaktan derlenip yazıldı; özellikle Albert adlı şahsın günlüklerinden elde ettiği bilgiler kitapta aşırı yer tutuyor. Yazarın kendisi de kitabın sonunda ” nakleden ” kişi olduğunu söylüyor; bu da ne kadar mütevazi olduğunu gösteriyor.
Kitabı okurken, osmanlı devletinin nasıl yönetildiği konusunda bir çok bilgi var; beni asıl etkileyen ise devlet yöneticilerinin bir çok konuda bilgi sahibi olmaları gerçeğidir. Bir çok dil bilmeleri, bir çok kitap okumaları, mütevazilikleri, gurur yapmamaları ve sadık olmaları gibi şeyler günümüzde ne kadar eksik değil mi?.
Savaşa gelecek olursak, uzun süren bir savaşı anlatmak hem de romanda anlatmak çok zordur: o yüzden yazar savaşta en önemli anları kitaba taşıdı gibi bir düşünce oluştu ben de. Hisar inşası, topların kullanılması, gemilerin karadan yürütülmesi, lağımcıların çabaları ve en sonunda son saldırı ile devam eden savaş sahnelerini anlatış şekli insanı okurken düşündüren şeylerdi. Bu yüzden film yapılabilecek bir kitap olduğunu düşünüyorum; ama çok para gerekecek!
Zamanının en iyi savunmasına sahip bir şehri ele geçirmek zordu; daha önce bir çok büyük devletin saldırdığı bir kent olması itibariyle de çetin bir ceviz olacağı belliydi istanbul’un… Fakat padişahın çok akıllıca taktikleri karşısında kayzerin surlarına aşırı güveni aslında ” rakibini asla hafife alma ” gerçeğinin acı sonuçlarından biridir.
Velhasıl; Sultan Mehmet’in ilme ve sanata verdiği önem ile savaş sırasında yaptığı zeka ürünü taktikleri, osmanlı yönetim kurumunun ne kadar üst seviyede olduğunu, ortaçağ avrupasının ne kadar geri olduğu gerçeği, savaşın nasıl kazanıldığı, osmanlı askerlerinin eğitimi gibi bir çok konuda bildi alacağınız dünyanın ilk günü kitabını bir çırpıda okuyacaksınız diye düşünüyorum; çünkü sürükleyici bir kurgusu var. Bir kaç yerde konular dağılmış gibi gözükse de yazar bunun işaretini zaten ilk sayfalarda kendi vermişti. Ayrıca imparatorluk 1 olarak yayınlanan bu kitabın devamının geleceğini de son sayfalardan öğreniyoruz.
Ben kesinlikle çok beğendim, kütüphanemde böyle bir kitabın olması beni mutlu etti. Herkese öneririm, oyum 10 üzerinden 9 olsun.
İstanbul’un fethi‘nin yıldönümünün son dakikalarında yazdım bu yazıyı… İstanbul‘da bugün çok güzel etkinlikler yapılmış; bu yıl istanbul kültür başkenti olması nedeniyle fetih etkinlikleri de daha kapsamlı olarak gerçekleştirildi. Eh, güzel raslantı!