Ünlü yazarların; dahası bir ülkenin en önemli aydınlarının o ülkenin halkından kopuk düşünceler içerisinde olmasını her zaman esefle karşılamışımdır. Bu da çoğu zaman beni o aydını sorgulamama neden olmuş; hatta bazen bu kopuklukları yüzünden onlara karşı önyargılı bir şekilde soğumaya başlamıştım. Aydın demek ne demek? Evet; belirli bir birikimi olan farklı insanlara aydın diyebiliriz ama onları aydın yapan bence halk… Hayranları… Onu okuyup yücelten kişiler… Fakat sanki onlardan yoksun bu hallere gelmiş gibi davranmaları bana çok saçma geliyor…
Mesela Ayşe Kulin…
Yeni kitabı çıktıktan sonra reklam amaçlı olduğunu aşikar bir şekilde kanallara çıkıp güncel konularda da yorumlarda bulunup gündem belirlemeye çalışıyorlar. Ya da gündem oluyorlar.
Aslında söyledikleri ben dikkate alınmadı gibi ama onun bir okuru olarak; özellikle sevdalinka gibi bir kitabını 2 kez okuyan biri olarak bu konuyu bloguma taşıyıp yazmak istedim…
Kendisi; gitgide muhafazakarlaşıyoruz demiş ülkemiz adına… Ve buna; içkili mekanların kapatılması ve gittiği bir yerde içkili mekan bulmamasını örnek olarak göstermiş ki o an zaten ben bu yazıyı yazmaya karar verdim…
Ben antalyaya gittiğimde; her adımda bir bar veya içki satan yer görebiliyorum. Bunu öne sürerek ülkemizin içki ülkesi olduğunu iddaa etsem komik olmaz mı? :) Fakat kendisi gittiği güzel ülkemin kenar köşe ilçelerinin bir mahallesinde içki içemediği için bir korku girdabına yakalanmış. Esefle kınadım. Üzüldüm. Bu kadar mükemmel kitaplar yazan mantıklı bir insan bunu nasıl söyler ki? Ülkemizin her köşesi aynı değil; yüzlerce kültürel zenginliği içerisinde barındıran topraklarda yaşıyoruz. Doğusu ile batısı, kuzeyi ile güneyi farklı bir coğrafyadayız. Ülkemizin asıl zenginliği de bu değil mi zaten? Ki kitaplarında da bunlardan bahsetmiyor mu kendisi? En son yazdığı eşcinsellik konusu mesela…
Üzüldüm gerçekten…
Aslına bakarsanız kendisi de bazı gerçeklerin farkında ama bunu dillendiremiyor.
Mesela zamanında türbanlılara yaptıkları baskı yüzünden, benzer karşılığın şimdi de onlar tarafından bizlere yapıldığını, kendilerine yapıldığını düşünüyor. Bu da korkakça bir yorum; türbanlı diye nitelediği kesim -ki onlarda onun gibi bu ülke vatandaşı ve özgür insanlar- zamanında ne istiyorsa şimdide istiyor aynı şeyleri… Kendi ülke insanlarını bu kadar farklılaştırması gerçekten üzücü. Aslında burada bence söylemek istediği daha çok şey var ama muhafazakarlaşmak konusu onu o kadar korkutmuş ki; fazla derine inememiş olacak bu düşüncelerinde…
Muhafazakarlığı değişime direnmek olarak görmesi de çok saçma; yani ülke insanımızı iyi etüt edememiş. İnsanlarımızı iyi anlaması için kafkasların dağlarına da gitmeli, istanbulun varoşlarında da dolaşmalı, antalyanın plajlarında da güneşlenmeli, doğunun o verimli topraklarında da gezmeli… Ancak öyle anlar; kıyıda köşede yaşadıklarıyla böyle bir genel ifade kullanması çok yanlış bence…
Hem ne muhafakarlığı?
Muhafazakarlık ülkemizde üzerimizde bir örtü; yani bir katkısı falan da yok. Yine herkes bu örtünün içerisinde istediğini yapabiliyor; en basitinden kendi gibi bazı küçük olayları ele alırsak: tecavüz vakaları, ördek olayı, öldürmeler, , ensest ilişkiler, hırsızlıklar falan… O zaman iğrenç bir ülkeyiz mi diyelim!
Normalleşmeden bahsetmiş.
Bu ülkede hiç bir zaman normalleşme olmayacak, olmadı da…
Olamaz da…
Herkesin ‘ben özgürüm’ dediği, diyeceği bir yerde bir normalleşmeden bahsetmek yanlış olur.
Orada kaos olur.
O yüzden; herkes karşısındakine elinden geldiğince saygı gösterecek…
Bugün haberlerde okudum; fuhuş yapan travestiler bunun yapılmasını istemeyenlerle aynı sitede yaşayabiliyor: burada yapılması gereken ne? Aslında bu gibi bir olayı çözerek işe başlarsak ve genele bunu sindirebilirsek daha doğru olurdu.
Velhasıl…
Ayşe Kulin’in korkmasını yersiz buluyorum.
Ülke içerisinde kendi düşüncelerine uygun şekilde yaşayacağı onlarca yer var.
Her yerde aynı şekilde yaşaması imkansız.
O yüzden bu çeşitliliğe, zenginliğe böyle yersiz bir tepkiyle karşılık vermek yerine; bu konuda çözüm ne olabilir? diye düşünmesi gerekirdi ve biraz da bu yaşananlardan ders almalıydı.
Bu arada; eşcinsellikle ilgili yeni kitabına ön yargılı bakanları eleştirmiş.
Kitap; bir seçimdir.
Her kitap okunacak diye bir kaide yok.
Yani bazı insanların korku filmi izlemek istememesi gibi bir şey bu.
Ben de bu kitabını okumak istemiyorum mesela..
Ama başkalarının okumasını da garipsemem doğrusu…
Haberi okuduğum sayfa ise: http://www.haberturk.com/kultur-sanat/haber/780001-gitgide-muhafazakarlasiyoruz-bu-beni-korkutuyor