Banka müşterisiyseniz ve elinizde bankanın herhangi bir kartı bulunuyorsa, bankada işlem önceliğinin sistem tarafından size sağlandığını biliyorsunuzdur. Ya devamında yaşananlar?..
Bankada işlem yapmanız için o bankaya ait bir banka numarasına ( buna yakında İBAN diyeceğiz ) sahip olmak zorundasınız. Yani illa kartınız olmak zorunda değil; tabii ki sıra beklemek istemiyorsanız!.
Teknoloji baş döndürücü hızla ilerliyor kilişe cümlesini kullanan çoktur fakat teknoloji ile yakından ilgileniyorsanız bu değişime daha fazla tanık oluyorsunuzdur. Bankalarda bu teknolojiye ayak uydurmak zorunda ve gerekirse her sene sistemi değiştirmek zorunda kalabilirler. Bu yüzden bankalar için müşterilerin düşünceleri ve istekleri çok önemli, çünkü: müşteri demek onlar için devamlılık ve para demek…
Yine en başa dönersek ve bunu teknoloji konulu bir önceki paragrafla birleştirirsek şöyle özetlenebilir: bankalar müşterileri karta göre sıraya dizen bir sistem kullanıyor ve bu sistem bazen istemeden de olsa haksızlığa yol açıyor ama yine de uzun zamandır kullanılıyor!
Velhasıl…
Geçenlerde uğradığım bir bankadan 16:07 itibariyle kartım olmadan gişe işlemi altında 493 numaralı bir fiş aldım. O an da çalışan iki gişe memurundan biri 483. numaralı müşteri ile ilgilenmekteydi. Güvenlik görevlisi abimizde bir yandan gelenlere yardımcı olurken diğer yandan da bankanın kapanma zamanı yaklaştığı için kapanış hazırlıklarını yapmaya çalışıyordu. Sabırlı bir insanımdır fakat ayrıntıları da iyi takip eden bir yapım var. Saat 16:45 te yanımda oturan amcanın ” nedir ya herkes geliyor hemen işini halledip çıkıyor ben ise 1 saattir burdayım ” serzenişiyle bir düşünce deryasına kaptırdım kendimi… Benden sonra gelip kartla sıra numarası alan beyfendinin 1 dk sonra işlemini yapıp çıktığı geldi aklıma yeniden… Yine benden sonra gelen birinin hem kartla hemde kartsız sıra numarası aldığını gördüğüm… Ve bu kişinin kartla aldığı numara ile 40 dk boyunca işlemini bitiremediğini hatırladım tekrar…Gelenlerin oflayıp puflamasını işitiyordum aynı sırada… Tam o an az önce serzenişte bulunan amcanın sesli bir şekilde horlamasıyla bu düşüncelerden kurtuluyorum… O an ne yapmam gerektiğini düşünürken sıra bana geldi ve herkesten çıkan uğultuya verdiğim kulaklarım ile Güvenlik görevlisi abinin genel itibariyle ” dilekçe yazın ” şeklindeki uzunca açıklamasını duydum ve kendimi bir anda bekçinin yanında elimde kalem – kağıtla buluyorum…
Herşey gerçek! Zamanlar yaşananlar… Ve bu benim hakkım! Banka nasıl olur da müşterileri kartlı – kartsız ayrımına tutabilir? Sonuçta herkes banka numarasıyla işlem yapıyor, yani o bankanın zaten müşterisi… Bu durumda sıramatik bir nevi torpil merkezi görevi üstlenmiyormu? Sizi duyuyorum!…
Bu tip uygulamaların elde ki müşterileri de bezdirecek dezavantajları var iken bankaların uzun süredir bu uygulama da ısrar etmeleri düşündürücü. Her an yanımızda kart olmayabilir. İnsanlar bu olaydan o kadar müzdarip olmuş ki kendi aralarında hurafeler uydrmaya bile başladılar; örnek olarak o sırada dilekçe yazarken konuşan yengenin cümlesini verebilirim: ” Biliyormusun abla, kredi kartı limitin daha fazlaysa sana daha önce sistem sıra veriyor. ” Şok olmamak elde değil! Pes doğrusu, ya gerçekse?
Aslına bakarsanız iyimser tablo ile yaklaşınca olaya, güvenlik görevlisinin o ana kadar ki yaklaşmı ile bankanın nasıl da müşterilerine olan yaklaşımını çalışanlara kadar indirgediğini görürsünüz. Ama bu sıramatik olayı bir dezavantajdı ve uzun süredir buna bir çözüm bulunamamıştı. Bankalarda yaşanan en sık sorun da buydu belkide… Lakin acı gerçek şu ki o an bankada serzenişte bulunan müşterilerden ben hariç kimse Güvenlik Görevlisi abinin teklifi ve ısrarına rağmen kalkıpta bir dilekçe yazmadı. Bu da bende bir an ” hakediyoruz ” kelimesini düşündürmedi değil… Bu tip sorumsuz davranışlar ne yazık ki milletimizde var…
ERTESİ GÜN
Dilekçeyi yazmıştım ve unutmuştum. Hatta doğruyu söylemek gerekirse ülkemizdeki bürokrasi yapısından dolayı belki de aylar sonra banka merkezine ulaşacağını, böylelikle cevap bile yazılmayacağın düşünüyordum. Yanıldım!. Ertesi gün telefonum bilinmeyen bir numara ile arandı ve gayet genç ve samimi bir ses ile karşılaştım. Arayan dilekçe yazdığım banka şubesinin müdürü idi…
Kendisi bana dilekçeden dolayı memnuniyetini ve dilekçeye konu olan olay hakkındaki son durumu anlattı. VE belki de ilk benden duyacaksınız ama bu sistemin tamamen değişeceğinden ve yeni sistemin sıfır kilometre, müşteri odaklı olacağından bahsetti. Yani geldim, kartı soktum, kredim fazla,sıra bana önce gelcek dönemi bitti! Acelen varsa internetten yap kardeşim!.
Beni çaya davet etti… 2 gün sonra iştirak ettiğim bu davetten gayet memnunum; güncel konulardan, bankaların durumlarından, yaşanan sıkışıklıktan ve bankanın şube(ler) konusundaki düzenleme – yenilemelerden bahsettik. Benim öğrencilik durumum ve karadeniz hakkındaki konuşmalarımız gayet güzeldi.
Velhasıl…
Gelişen dünyada teknoloji ile beraber müşterilerin beklentileri de artıyor. Çeşitliliğin fazla olması ve verimlilik, devamlılık, kalite gibi önemli kategorilerin devam etmesi iin bu tip belki de basit – küçük ayrıntıların bile bir an önce maksimum fayda sağlayacak başka bir proje ile değiştirilmesi gerekmektedir.
Tabii yazımda da değindim; biraz da kabahat bizlerde… Basit işlemleri için bile banka köşelerinde bekleyenler var. Bankamatikten para çekerken kredi kartını alıp parasını beklemeden ” vermedi herhalde ” deyip giden insanlarımız var… Çocuğu akşama kadar internette bilgisayar başında takılıp dururken ” ben internetten işlem yapmaktan anlamam ” diyen ebeveynler var… Banka şubesine yapacağı işlem için gerekli hi bir bilgi donanımı ile gelmeyen müşteriler var… Evet, birazcık hakediyoruz…
Herkes yeter ki kendi üstüne düşeni yapsın…
* Bu yazı ülkemizdeki bankacılık sisteminin daha iyi gelişmesi adına yazılmış olup, yaşanmış bir olay neticesinde kaleme alınmıştır.