Çocuk Yayınları ve Dışa Açılım

Çocuk Yayınları ve Dışa Açılım

Çocuk Yayınları ve Dışa Açılım adlı kitap bu yazıyı hazırladığım sırada Afyonkarahisar Valisi olarak görev yapan Doç. Dr. Kübra GÜRAN YİĞİTBAŞI tarafından kaleme alınan, Çizgi Kitapevi Yayınları tarafından okuyucuyla buluşturulan alanında önemli bir eser. Elimde Ekim 2018 tarihli ilk baskısı yer alan eseri internet siteleri üzerinde yaklaşık 100 TL gibi bir fiyata satın alabiliyorsunuz. Yazarın “Bu çalışma, Türkiye’deki çocuk yayınlarının dünyadaki yeri, etkisi ve hacmini anlama çabasının bir sonucu olarak doğmuştur.” (s. 9) ifadesiyle ortaya çıkan eser, alanında önemli bir eksikliği gideren akademik bir çalışma. 160 sayfalık eser Çocuk, Çocuk Yayınları, Çocuk Psikolojisi alanında çalışma yapmak isteyenler için kaynak olabilir.

Çocuk Yayınları ve Dışa Açılım adlı kitap tamamen akademik kaygılarla ortaya çıkmış, tez yazım kurallarına uygun bir şekilde hazırlanmış bir çalışma. 3 ana başlık, 16 alt başlık ve 28 iç başlıktan oluşan eserde, “Bu kitapta, Türkçe çocuk yayınlarının yurt dışına açılımının, dahası dünyadaki yolculuğunun incelenmeye değer bir önemi olduğunu vurgulamayı amaçladık.” (s. 14) cümlesinden anlaşıldığı üzere ülkemizdeki çocuk yayınlarının son durumu irdelenmeye çalışılmış. “Dolayısıyla yapılan araştırma, ulaşılabilen 247 kitap ekseninde tamamlanmıştır.” (s. 9) cümlesinden de yapılan araştırma kapsamında incelenen eser sayısının 247 olduğunu öğreniyoruz ki gayet kapsamlı bir çalışma ortaya çıkmış diyebiliriz.

Çocuk Yayınları ve Dışa Açılım Kitap İncelemesi

Kitapta TEDA kısaltmasını oldukça fazla görüyoruz. Peki, TEDA nedir? Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığınca yürütülen ve kısa adı “TEDA” olan “Kültür ve Turizm Bakanlığı Türk Kültür, Sanat ve Edebiyat Eserlerinin Dışa Açılımını Destekleme Projesi”; Türk kültür, sanat ve edebiyatıyla ilgili Türkçede veya başka bir dilde yayımlanmış eserlerin, çeviri ve yayım marifetiyle yurt dışında tanıtılmasını sağlamak için yurt dışında veya yurt içinde faaliyet gösteren yayıncılara teşvik veren bir çeviri, yayım ve tanıtım destek programıdır (bakanlık resmi sitesindeki tanımlama bu şekilde). Bakanlığın desteklediği önemli bir proje yani…

Çocuk Yayınları ve Dışa Açılım adlı kitapta oldukça kapsamlı bir içindekiler kısmı bizi karşılıyor. Sonrasında Sloven filozof ve kültür eleştirmeni Slavoj Žižek tarafından söylenen “Hikayelerini bilmediklerimizdir, en çok düşman olduklarımız.” cümlesi ile devam ediyoruz (internet üzerinde bu sözün filozofla ilişkilendirildiği birçok paylaşım var ancak kaynağını bulamadım). Peşi sıra gelen önsöz kısmında eserin oluşturulma amacı ve süreci hakkında tarih ve yer belirtilmeden kısa bir açıklama metni eklendiğini görüyoruz. Yazarın “TEDA programı, çalışmamızın ana eksenini 2006-2017 yılları arasında TEDA desteği alarak yabancı dillere çevrilen çocuk kitapları oluşturmuştur.” (s. 9) ifadesinden araştırmanın sınırlarını da öğrenmiş oluyoruz.

Eserde bir de giriş kısmı var. Önsöz kısmı daha çok amaç – teşekkür bağlamında iken giriş kısmında kitap hakkında daha ayrıntılı bilgilere yer veriliyor. Aşağıda vereceğim iki farklı paragraf aslında Çocuk Yayınları ve Dışa Açılım adlı kitabın özetinin de özeti niteliğinde:

“Çalışmada ilk bölümde çocukluk kavramının tarihsel süreçteki algısı, günümüze gelinceye dek ve bugünkü çocukluk kavramının çağrışımları üzerinde durulmuştur. Ardından çocuk kitap, çocuk okuma ve çocuk medya ilişkisi ekseninde çocuk içeriklerinden neler beklendiği, bu içeriklerin nasıl olması gerektiğinden bahsedilmiştir. Çalışmada ayrıca, çocuk kitapları yayıncılığının kapsamı, çocuk edebiyatı yayıncılığı ve çocuk içeriklerinin; metin, resimleme ve karakterden oluşan unsurlarına yer verilmiştir. Öte yandan çocuk yayıncılığında temel kavramlar, çocuk yayıncılığının ana aktörleri ve yayıncılığının sorunlarından söz edilerek “çocuk yayıncılığı” alanına ilişkin temel bir çerçeve çizilmiştir. Daha sonra “çocuk yayıncılığının dışa açılımı” konusunda yapılan çalışmalara değinilerek; görüşme talebimize olumlu yanıt veren yazar, yayıncı ve telif ajanslarının bu konudaki değerlendirmelerine yer verilmiştir.” (s. 14).

“TEDA programı desteği ile yerli çocuk yayınlarının hangi ülkelere, dillere ve çocuklara ulaştığını ortaya koymayı amaçlayan bu çalışmanın, alana dair yapılacak diğer çalışmalar için bir başlangıç niteliği taşıdığı düşünülmektedir. Yetişkinler olarak okuma alışkanlığı ve kitapta daha yakın bir ilişki kurmasını istediğimiz çocukların, hangi tür konu, karakter, anlatım dili ve hikayelerle buluştuğunu gösteren ayrıntılı çalışmalara ülkemizde ne yazık ki yeterince rastlanmadığından, bu yöndeki araştırmalara ihtiyaç önemli ölçüde devam etmektedir.” (s. 15).

Yukarıdaki özet paragraflar aslında çocuk ve çocukluk kavramı üzerine yeniden düşünmenizi sağlıyor. Geleceğimiz için çocuklar çok önemli ve onların daha doğru eserlerle karşılaşmasını sağlamamız gerekiyor. Çocuk edebiyatı özellikle çocukların kendini ve dünyayı tanımasını, anlamasını sağlamakla kalmıyor: ruhsal gelişimini desteklerken, hayallerini yönlendirip, beğenilerini ve duygularını geliştiren bir rol üstleniyor. Bu özelliği nedeniyle çocuk edebiyatı ekseninde çocuk yayıncılığına en az diğer mecralar kadar önem verilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Yazar da bunun farkında olarak öncelikle çocuk yayıncılığının geçmişi üzerinde durarak konuyu okuyucuya aktarmaya, anlatmaya başlıyor. “Okula gitme süresinin uzaması bugün bildiğimiz çocukluğu yaratmıştır.” (s. 18) diyen yazar “Matbaa makinasının icadıyla yeni bir bilgi çağına geçişle bireyselleşmenin, okur yazarlık ve eğitimin önemi artmış, çocuk da toplumsal yapı içinde kendine özgü bir yer edinmeye başlamıştır.” (s. 18) sözleriyle eğitim alanında yaşanan köksel değişimin etkileri üzerinde duruyor. Bu kısımda ayrıca “İslam dünyasında ise çocuklarla ilgili erken dönemde çok sayıda eser yazılmıştır.” (s. 18) cümlesiyle İslam dünyası içerisinde çocuklara yönelik eserlerin oldukça fazla olduğunu örneklerle öğreniyoruz.

Başlıklar altında çeşitli kaynaklara atıf yapılarak çocuk yayıncılığı ve çocuk kitapları hakkında tespitler paylaşılırken, “Öğretmenler çocuklara masal okumalı, okutmalı, dinledikleri masalları anlattırmalıdır. Bir bölümü okunan masalın öğrenci tarafından tamamlanmasını istemek de etkili bir yöntemdir.” (s. 23) şeklinde satır aralarında okumanın önemi ve öğretmenin üstlenmesi gereken görevler hakkında da ifadelere yer veriliyor. “Bir eserin çocuk edebiyatı kapsamında kabul edilmesi için, öncelikle bir edebiyat eserinden beklenen ‘edebilik’ vasfını taşıması şarttır.” (s. 25) cümlesinden de her eserin çocuk edebiyatı kapsamında değerlendirilemeyeceğini öğreniyoruz. Yani, çocuklara yönelik bir eser ortaya çıkarmak veya bir metni çocuk edebiyatında değerlendirmek için taşıması gereken şartlar olduğunu görüyoruz.

“Çocuk edebiyatı yaşsızdır.” (s. 26) şeklindeki atıf dikkatimi çekti. Yine çocuk eserlerinde olması gereken özellikler üzerinde oldukça durulurken “Bu nedenle, çocukların merak duyacağı, cevaplarını aramak isteyecekleri soruları içeren konular, ipuçlarını izleyerek çözebilecekleri olay örgüleri, kendi hayatlarından yola çıkarak kolaylıkla özdeşleşebilecekleri sahici karakterlerle oluşan kitaplar okurda karşılık bulacaktır.” (s. 27) cümlesiyle basitçe bu özellikler okuyucuya aktarıldı. Bunun yanında “Dil ve sözcük kullanımı bakımından çocuk kitaplarını tüm hikâyeyi çok az kelime kullanarak anlatmaları gerektiğinden, yazılması zor kitaplar olarak nitelendirilmektedir.” (s. 30) şeklinde yabancı dilde yazılan makalelerden alıntılara da eserde yer verildi.

Kitapta önemli tespitler de var: “Bugün bile bilim insanlarının çoğu, eğitim uzmanları ve çocuk bakımıyla ilgilenen kişiler ilk resimli kitapların küçük çocukların gelişmekte olan okuryazarlık algısı üzerindeki köklü etkisini hafife almaktadır.” (s. 37) cümlesinde olduğu gibi, çocuk kitapları konusundaki bakış açısının yanlış olduğu üzerinde duruluyor. Ayrıca “Dolayısıyla eğitimciler, anne- babalar ve hangi nitelikte kitapların okurlara sunulacağına karar veren yayıncılar; yaşadığımız çağın çocuk gerçekliği, çocuğa görelik ile çocuk bakışı kavramlarına ve bu yöndeki algısına uygun kitaplar üretmelidirler.” (s. 38) cümlesiyle sorumlu kişilerin doğru bir şekilde hareket etmesinin önemi üzerinde duruluyor. Alanında uzman kişilerin görüşlerine sık sık yer verilen eserde bazen farklı görüşlere sahip fikirlerinde peşi sıra paylaşıldığını görüyoruz.

Çocuk Yayıncılığı Neden Önemli?

Eserde çocuk yayıncılığı ile uğraşan yazar, yayınevi gibi karakterler üzerinde oldukça durulurken, sektörün sorunlarından da bahsediliyor: “Nar yayınları kurucusu Tayfur Esen; aşçı sertifikası olmayan ve aşçılık derneğine üye olmayan aşçılık yapamazken her isteyenin yayıncılık yapabildiğini belirtmektedir. Bu durum ise kalitesiz bir yayıncılık, heba olan bir servet, okuyucunun var olan iyi niyetinin suistimali ve bunun neticesinde hayal kırıklığı, kitabı sevmemeye yol açmaktadır. … Yayıncı ve yazarların çocuk yayıncılığı hakkında dile getirdikleri en önemli sorunlardan birisi de mevcut yayınları değerlendirmede objektif kriterlere dayanan, yapıcı bir eleştiri kurum ya da anlayışının yerleşmemiş olmasıdır. … Yanı sıra, kitapların özetlerini internetten indirmekle yetinen, eleştirel bir bakış ve dili de öğrenemeyen bir kuşağın geleceğin iyi eleştirmenini de yetiştirmesi mümkün görünmemektedir.” (s. 55).

Bunların yanında çocuk edebiyatına yönelik okuyucu tarafındaki eksikliklerde dile getirilirken “Fakat ne yazık ki ülkemizde sadece 400 tane çocuk kütüphanesi bulunmaktadır. Okul   kitaplıklarındaki kitap sayısı yetersizdir. Türkiye’nin farklı farklı bölgelerinde yaşayan çocuklar, doğrudan kitaba erişme konusunda ne yazık ki eşit imkanlara sahip değildir.” (s. 57) tespitine de yer veriliyor. “… Kıvanç, eserde hedef kitlenin kültürel motiflerini de kapsayacak şekilde, okurların beklenti ve algısına uygun dil, isimlendirme ve vurgu yapmanın gerekli olduğu düşüncesini belirtmiştir. Buna Asterix’de ‘oy oy eminem’ türküsünün söylenmesi örneğini getirmiştir.” (s. 61) şeklindeki paylaşım ise dikkatimi çekmişti, özellikle ben de yazımda paylaşmak istedim. Çok ciddi ayrıntılar var: olumlu – olumsuz yanları, fiyat – kar mantığı, piyasanın genel sorunları gibi konular irdelenmiş.

Kitapta bahsedilen ve sorun olarak nitelendirilen KDV konusunun günümüzde devam etmediğini sanıyorum. Çünkü bir ara kitaplarda KDV sıfırlanmıştı. Devam edip etmediğini tam olarak öğrenemedim ancak bunu da belirtmek istedim.

Yine eserde “TEDA kapsamında, kitabımız bağlamında 2017 yılı içinde yaptığımız araştırmada, 329 adet çocuk kitabının desteklendiği görülmektedir.” (s. 69) cümlesinden hareketle incelenen kitapların grafik, tablo şeklinde ayrıntılı incelemesine de yer verildiğini eklemek lazım: “Talep edilen ve 2017 yılına kadar TEDA’nın çeviri desteği vermiş olduğu 329 çocuk kitabının bulunduğu liste üzerinde çalışmalar yapılmıştır. Bu kitaplardan 247 tanesinin hem çevirisi yapılan dillerdeki versiyonu hem de Türkçe versiyonları temin edilerek incelenmiştir. İnceleme kapsamında kitaplar fiziksel / teknik ve içeriksel özellikleri açısından değerlendirilmiştir.” (s. 85). İstatistikler de paylaşılmış. Kağıt türünden tut çizimlere kadar ayrıntılı ve ciddi bir çalışma var ortada, emek harcanmış yani.

Çocuk Yayınları ve Dışa Açılım adlı kitapta paylaşılan istatistiklerin yanında ilginç tespitlere de yer verilmiş, örneğin: “Çocuk kitaplar yazarı Şebnem Güler Karacan, çocuk kitaplarında daha çok erkek karakter kullanılmasını: ‘Kitap yazarken, şöyle bir kanıya vardım, erkek çocuklar, kız çocuk karakterlerini okumuyorlar ‘Kız kitabı’ gibi bir algı var. Ama kız çocuklar hem kız karakterlerin hem de erkek karakterlerin kitaplarını ayırmadan okuyorlar. Yayınevleri o sebepten erkek karakter konusunda daha hevesli’ ifadeleriyle açıklamaktadır.” (s. 129) cümlesinde aktarılanlar bunlardan bir tanesi. “Arap yayıncılar Türkiye’den kitap yayınlamaya ilişkin olumlu bir yaklaşıma sahiptir.” (s. 80) cümlesi de Türk yayınevleri açısından önemli. Biliyorsunuz ülkemizde Araplara karşı antipatisi olan çok insan var ama onlar bizim eserleri beğeniyor, değerlendirmek lazım.

Kitapta ayrıca Türk eserlerin yabancı dile çevrilmesi süreci de kapsamlı bir şekilde irdelenmiş: “Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hayata geçirildiği 2005 yılından 2017 yılına kadar desteklenerek yabancı dillere çevrilen Türkçe çocuk kitaplarını ele aldığımız çalışmamızda araştırmamıza göre Türkçe çocuk kitaplarının biçimsel olarak çoğunlukla değişime uğradığı görülmektedir.” (s. 135).

Ayrıca “Çeviri yapılırken genellikle orijinal sayfa sayısına uyulduğu gözlenmiştir. … Ebatlarda gerçekleştirilen değişim, kültürler arası okuma alışkanlıklarının değişiminin bir göstergesi olarak değerlendirilmiştir. … Araştırmamızda görüldüğü gibi Türkçe çocuk kitaplarının çevirileri özellikle Türkiye ile coğrafi ya da   kültürel bir yakınlık bulunan ülkelerde yoğunluk kazanmıştır. Almanya, İran, Arap ülkeleri, (BAE, Mısır, Lübnan, Suriye) Bulgaristan, Azerbaycan, Makedonya Türkçe çocuk kitaplarının en çok telif satışlarının yapıldığı ve bu anlamda en çok Türkçe’den çeviri yapılan ülkelerin başında gelmektedir.” (s. 136 – 137) tespitleri de paylaşılmış.

Eserin son kısmında ise çocuk yayıncılığının gelişmesi konusunda önerilere yer verilmiştir: “Yayınevlerinin desteklenmesi, telif alışverişi noktasında çalışacak profesyonel ekip ve pazarlanacak kitaplar anlamında özel çalışmalar yapması, yurt dışında çocuk kitaplarımızın daha çok karşılık bulmasını sağlayacaktır. Yurt dışına pazarlanacak kitaba kendi ülkesinde değer verildiğini göstermek, yurt dışına satışı için en sağlam adımlardan birisi olacaktır. … Önemli bir kamu diplomasisi aktörü olarak görülebilecek yayıncılık sektörüne, yurtdışına açılım amaçlı fuarlara, fellowship programlarına katılım teşviği ve devletin TEDA benzeri çeşitli projelerle destek sağlaması önemli artı değerler yaratarak ülkeye geri dönecektir.” (s. 140-141).

Çocuk Yayınları ve Dışa Açılım adlı kitapta araştırmalarda 54 farklı kaynaktan yararlanıldığını, 10 kadar internet sitesinden içeriğe atıf yapıldığını, alanında uzman veya çocuk eserleri ortaya çıkaran 15 kişi ile görüşüldüğünü kaynakça kısmından öğreniyoruz. Ayrıca kitaba ek olarak TEDA kapsamında desteklenen eserlerin isimlerini ve yayınevlerini yazarının adıyla birlikte tablo halinde görüyoruz. Yine ek olarak 6. Ulusal Yayın Kongresi Çocuk ve Gençlik Yayıncılığı Komisyon Raporu da paylaşılmış. Raporun 6 başlık altında yayımlandığını görüyoruz; komisyon üyelerinin isimlerine de yer verilmiş (yazar komisyonda yok). Tarih belirtilmedi ancak kongrenin 2018 yılında yapıldığını ufak bir açık kaynak araştırması ile öğreniyoruz.

Çocuk Yayınları ve Dışa Açılım adlı kitap akademik bir dille yazıldığından imla hataları pek olmasa da bazı yerlerde “ işaretinin ve virgülün gereksiz kullanımı, “televiyon”, “hereketle” şeklinde yazım hataları (s. 33, 44), başka kaynaklardan yapılan alıntının aynen aktarılması nedeniyle cümle bozukluklarının da aynı şekilde esere yansıması, bu alıntıların bazılarının uzun cümleler olması nedeniyle anlatılanı anlamayı zorlaştırması ve ilgili başlık altındaki diğer paragrafla olan bağlantıyı zayıflatması, bazı cümlelerin devrik olması, bağlaçların gereksiz kullanımı (örneğin “çocukların okumaya ve yönelik … “ s. 122) gibi eksiklikler okurken karşıma çıkan ufak sorunlardı, not aldığım için yazıma eklemek istedim.

Çocuk Yayınları ve Dışa Açılım adlı kitap yazımın başında paylaştığım üzere alanında önemli bir akademik çalışma: çocuklarımız için önem arz eden çocuk yayıncılığı konusunda böyle bir çalışmanın yapılması, meraklısı açısından da önemli. Türk edebiyatının uzak iklimlere ulaşmasını arzulayan ve çocuk yayınlarına ilgi duyan herkesin bu çalışmayı okuması gerekiyor. Konu hakkında yapılacak araştırmaların ve yönlendirmelerin daha da artmasını diliyorum. Kitap akademik bir çalışma olduğundan her ne kadar kitap incelemesi diye yazsam da aslında kitaptan paylaşmak istediklerimin yer aldığı, eleştiri niteliğinde olmayan bir blog yazısı hazırladığımı da belirtmek isterim.

Çocuk Yayınları ve Dışa Açılım adlı kitapta altını çizdiğim bazı diğer cümleler:

“… görsel medyanın kitapta kurulan ilişki ve derinlikli okuma karşısında; sınav odaklı bir okumanın ise zevk amaçlı okuma önünde bir engel olduğu belirtilmiştir.” (s. 20)

“Çocuk kitaplarında tasvir edilen karakterler, ikna edici olmaları için gerçekçi bir şekilde betimlenmeli   ve hayata dair olmalıdır.” (s. 31)

“Ne zaman ki bu büyük kahramanlar popüler kültür ile hayatımıza girdiler. Kendi karakteri ile çocuğun çarşafına, yatağına, duvar kağıdına, oyuncağına, küçük arabasına ve yerdeki halısına kadar içimize nüfuz etti. Bizler o zaman lisan saldırısına uğradık. Bu dönemde taplar ikiye ayrıldı; çocuk edebiyatı ve çocuk kitabı. Çocuk edebiyatı, edebiyatın türleri arasında ayrılırken öykü, şiir, bilmece- bulmaca, roman, çizgi roman oldu.”

Çocuk kitabı da hiç ayırmıyorum tür olarak, sadece çizgi roman, hikâye ve kalın roman olarak görüyorum. Ama bunlar edebiyat türü olarak varlıklarını sürdürmediler. Bunlar bu isimler adı altında ülkemizin çocuklarına şiddet, gerilim, aksiyon ve korku gibi hastalıklar soktular. Bunların hangisi olursa olsun bunlara tutsak olan çocuklar popüler kültürün en büyük tüketicisi oldular. Tüketicilik de yaygınlaştı, ayakkabı, çarşaf. vb. ile kişisel görüşme.” (s. 33-34).

“Bir çocuk kitabı yazarının çocuğa, doğruyla yanlışı öğreten bir otorite, bir öğretmen gibi yaklaşmasının çocuğun o kitap ve hikayesiyle yakın ilişki kurmasını engelleyeceğini belirtmek gerekir. Başarılı bir çocuk edebiyatı eseri çocuğa üstten bakmayan ve didaktik / buyurucu bir üslubu olmayan bir anlatıdır.” (s. 46)

“İş çocuk kitabına gelince ebeveynler, kendi görüşlerinin dışındaki tüm görüşlerden çocuklarını, zehirli   bir yılandan korur gibi sakınmaktadırlar.” (s. 54)

“Çocuk kitabının nihai tüketicisi çocuklar ve fakat satın alma kararı verenler yetişkinlerdir. Dolayısı ile tüketici ile üretici arasında ciddi anlamda engeller bulunmaktadır.” (s. 57)

İyi okumalar.

Yazı gezinmesi

Mobil sürümden çık