Deli Fişek

Deli Fişek

Deli Fişek adlı tarihi roman, Yakup Bulut tarafından kaleme alınmış, “Bir Kaymakam Romanı” alt başlığının yer aldığı, tarihimizden izler taşıyan eser. Dorlion Yayınları tarafından okuyucuyla buluşturulan eserin elimde Ağustos 2021 tarihli ilk baskısı yer alıyor. “11 Mayıs 1920’yi 12 Mayıs 1920’ye bağlayan gece, kalleşçe şehit edilen İzmir kahramanı Kaymakam (Yarbay) Arif Bey’in aziz hatırasına…” atfıyla bizi karşılayan eseri bu yazıyı hazırladığım sıralarda güvenilir kitap siteleri üzerinde yaklaşık 50 TL gibi bir fiyata satın alabiliyordunuz. Eşref ÖZOLTULULAR adlı bir başka yazarımızın önsözüyle bizi karşılayan eser, yaklaşık 91 sayfalık boyutuyla kısa sürede okuyup bitirebileceğiniz anlamlı bir kitap.

Eşref Özoltulular (adından anlaşılacağı üzere Erzurumlu bir yazar) tarafından kaleme alınan önsözde, Deli Fişek adlı romanın yazarı Yakup Bulut, Kemal Tahir gibi başka önemli yazarlar ile kıyaslanmış, bahsedilen isimlerin yerine gelebilecek “aday” olarak nitelendirilmiştir: ilginçtir ki yazarın ilk kez bir romanını okuyacağım ve benim gibi birçok okuyucu da olduğunu düşünürsek bu kadar iddialı bir cümle kurmanın gereği yoktu diye düşünüyorum. Çünkü, ters tepebilirdi: kaldı ki ben de öyle oldu. Yakup beyin daha çok fırın ekmek yemesi lazım.

Eşref bey önsöz yazısında Deli Fişek adlı romanını ise ‘’Deli Fişek Bir Kaymakam Roman’ında ‘Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok’ da olmayan bir şey yüksek vatan ve millet sevgisi, şehadet karşısında hiçleşen ölüm duygusu, vardır.’’ sözleriyle özetliyor (gel gör ki kitapta yazarın bu duygu ve düşünceleri çok iyi betimleyemediğini söyleyebilirim).

Deli Fişek Kitap İncelemesi

Deli Fişek adlı kitapta Yunanlıların arkalarına Amerika, İngiltere ve Fransa’nın desteğini alarak İzmir’e çıktıkları gün itibariyle başlayan tarihi olaylar anlatılıyor. Yunan askeri 15 Mayıs 1919 Konak meydanında yürümeye başladığı sırada civarda bulunan bir binadan Kaymakam Bayatlı Arif Bey, elinden çıkan silah sesi ile ortalığı kargaşaya ve paniğe çevirmeyi başarmış, Yunan işgal ordusunun bayraktarı olan Teğmen Yannis’i vurmasıyla da kutlu direnişin ilk adımlarından birini atmıştır: ‘’Arif Bey, hemen yanında duran Hoşafoğlu Hüseyin’in elindeki mavzeri alarak, halkın şeytan askeri dediği Efzon askerlerinden Yunan bayrağını elinde taşıyan Teğmen Yannis’e sıktı.’’ (s.15).

Buradan ve kitabın devamından anlaşıldığı üzere Deli Fişek diye tabir edilen, Kaymakam Bayatlı Arif Bey’den başkası değildi. Biz her ne kadar İzmir’de ilk kurşunu atan olarak Hasan Tahsin Recep ya da gerçek adıyla Osman Nevres bilsek de bir nevi romandaki kurgu gereği ilk kurşunu Arif Bey atmış ve olaylar silsilesi başlamıştı.

Deli Fişek tarihimizden önemli sahneleri bizlere aktarıyor

Yarbay rütbesi ile İzmir Merkez Komutanlığına atanan Arif Bey’in İzmir’in işgaline direnme konusunda yaptıklarını, insanları nasıl organize ettiğini, hangi çatışmalara girdiğini okuyarak ilerliyoruz Deli Fişek romanında… Kurtuluş Savaşı’nda Afyon ve Havalisi Kuva-i Milliye Komutanı. Afyon ve çevresinde Milli Direnişin öncülerinden ve milli mücadelenin en buhranlı günlerinde, iç isyanların bastırılmasında büyük emeği geçen Arif Bey, Osmanlı ordusunda görev yaptığı yerlerde oldukça tecrübe kazanmış, İzmir’in işgali sonrası elinden geleni yapmış, önemli bir isim. Bu ismin adının yaşatılması, yaptıklarının romanlara konu olması önemli: ancak, böylesine önemli bir ismin, roman yazma uğruna yitirilmesine de göz yumamayacağız diye düşünüyorum.

Neden?

Çünkü, bu kadar önemli ve hayati bir konuda daha dikkatli yazılması taraftarıyım. Adeta tarihi metinlerden alıntı gibi hissettiren cümleler silsilesinin yanında, berbat ötesi diyalogları da görmezden gelebilirdim ancak gerçekten kitapta oldukça fazla sayıda imla hatası ve okuma hızını düşüren hatalar yer alıyordu. Bakın sizlere aşağıda kitaptan bazı cümleler paylaşacağım, böyle cümleler olur mu?

  • ‘’Kulaç atmayı bıraktığı anda kendisinin kıyıya doğru yaklaştığını ve bir müddet sonra da kendini gölün kenarında buldu.’’ (s.8)
  • ‘’Birden binaların hepsi birden alev alarak yanmaya başladı.’’ (s.8)
  • ‘’Çanakkale’den sonra İzmir’e gelecek olan düşman, son kalenin ilk cephesinde görmeye hiç tahammülü yoktu.’’ (s.12)
  • ‘’Arkasından gelen Yunan asker kıyafetli birinin geldiğini görenler oracıkta silahlarına davrandılar.’’ (s.22)
  • ‘’Gözleri gördükleri ve yaşadığı o dayanılmaz acılar onu kamçılıyor yapacaklarına odaklanmasını sağladı.’’ (s.37)
  • ‘’Bu olay büyük infiale neden olur ve Aziziyeliler tarafından Kaymakam Arif Bey’in otoritesini sarsmıştı.’’ (s.60)
  • ‘’Sonra birbirlerinin yüzüne baktılar sonra etraflarına bakındılar.’’ (s.84)

Yukarıda görüldüğü üzere sanki kötü bir Google Translate çevirisi gibi cümleler vardı karşımızda… Editör arkadaş ne yapmış, hiç incelememiş mi, yoksa benim gibi kitabın yazarı tek seferde yazıp hiç kontrol etmeden direk basıma mı göndermişti? Bilemiyorum. Ancak tespit ettiğim hatalar bunlarla sınırlı değildi: “eli” yerine “deli” yazmalıydı (önsöz), “Diyarbakır’da ki” yerine “Diyarbakır’daki” yazmalıydı; “sonu” yerine “sonra” yazmalıydı (s. 7), “bir son bir ümit” yerine sadece “son bir ümit” yazmalıydı (s.11), “tek mermi halettikten” yerine “tek mermiyle hallettikten” olmalıydı (s.16), “kedisini” yerine “kendisini” olmalıydı (s. 22), “asla kolay kolay” yerine “asla” veya “kolay kolay” yazmalıydı (s. 37), “yapıtımda” yerine “yaptım da” olmalıydı (s. 88), “sesiz” yerine “sessiz” olmalıydı (s. 89). Bunlar vakit bulup not edebildiğim hatalardı.

Bunun yanında Deli Fişek adlı romanımızın bazı yerlerinde konu – paragraf geçişleri oldukça kötüydü (s. 7 gibi). Ayrıca yukarıda örneklerini verdiğim gibi anlatım bozukluğu olan cümleler vardı. -ki eklerini çoğu yerde yanlış yazılmıştı (örneğin s. 12). Bazen virgülden sonra büyük harfle başlandığı, bazen de büyük harf küçük harf kurallarına uyulmadığı görülüyordu (örneğin s.14). “gibi” ve “aynı” kelimelerinin cümle içerisinde çok sık kullanması (s. 19 örneğinde olduğu gibi), bazı sayfalarda gereksiz “ işareti olması, isimlerin aynı cümlede iki kez kullanılması ki bu da anlatımı bozuyordu (örneğin s. 20), -erek ekini almış kelimelerin cümle içinde fazla olması hatasına düşülmesi, virgüllerin kullanılması gereken yerlerde kullanılmaması, “ve” bağlacının gereksiz yere kullanılması (örneğin s. 25) gibi hatalar da vardı.

Yine kitapta bir cümleye “bu molanın” diye başlıyordu ama nitelediği molanın ne zaman başladığı belli değildi (s. 35). “ilk önce” ve “önce” kelimelerini aynı cümlede kullanma hatasına düşmesi (s. 42), “henüz” ve “daha” kelimelerini aynı cümlede kullanma hatasına düşmesi (s. 54), kurgu gereği elleri bağlı olduğu söylenen askerin “silahına davrandı” diye cümle kurarak garip bir durum oluşturulması (s. 88) gibi akıcılığı bozan cümlelerin olması bir okuyucu olarak sinirlerimi bozmuştu.

Konu güzel ancak anlatım kötü

Deli Fişek adlı romanda sadece baş karakterin değil, diğer yan karakterlerin de gerçek olup olmadığını merak ettim. Örneğin ‘’Şuhut Belediye Reisi Hoca Zade Mustafa Efendi…’’ (s.28) veya ‘’Kara Direk Ahmet Çavuş…‘’ (s.30) isimleri hakkında hemen bir Google araştırması yaparak, tarihi metinlerde adlarının geçip geçmediğini, gerçekte olup olmadıklarını kontrol ettim. Bu iki ismin de tarihi vesikalarda yer aldığını, önemli kişiler olduklarını öğrenmiş oldum. Her iki isim de ayrıca değerlendirilmesi, öğrenilmesi gereken şahsiyetlerdi.

Romanın, tarihi gerçeklerden hareketle oluşturulduğu bir gerçek: Arif Bey’in Refet Paşa tarafından veya onun bilgisi dahilinde öldürüldüğüne dair akademik çalışmalara konu tespitler mevcut. Bu nedenle Deli Fişek romanının sonuna doğru Arif Bey’in rüyasında Refet Paşa’yı görmesi ve ‘’Yanında birden Refet Paşa belirdi. Elindeki silahı onu hedef alıyordu.’’ (s.88) şeklindeki ayrıntı dikkate değerdi: ve kitapta olduğu gibi tarihi gerçeklere göre de Arif Bey, çadırında suikasta uğrayarak şehit olmuş biriydi. Tarihi gerçeklere uygun bir şekilde hareket edilmesi önemli ve alkışlanacak türden bir davranıştı ancak bunu roman diliyle anlatmak gerekiyordu: bazı yerlerde akademik metin okuyor gibi hissetmiştim çünkü…

Deli Fişek adlı roman bittikten sonra bizleri kaynakça kısmı karşılıyor ki; bu haliyle yazar da akademik bir metin ile roman arasındaki farktan tam emin olamamış gibi gözüküyor. Kaynakça kısmında 10 farklı eser veya kitap veya internet sitesinden faydalanıldığını görüyoruz. Bu sayı bence az… Daha fazla eser okuyarak ve ekleyerek paylaşmalıydı diye düşünüyorum.

Kuva-yı Milliye Tarihimizin az bilinen simalarından Kaymakam Arif Bey’in İzmir’in işgali ardından başlayıp 11 Mayıs 1920’deki zamansız ölümüne kadar geçen sürede ülkemiz için çok önemli hizmetler yaptığı; gerektiğinde isyanları bastırdığı gerektiğinde düşman depolarını yok ettiği, Kuvayı Milliye şuurunun oluşmasına katkı sağladığı gibi gerçekler gün gibi ortada. Böylesine önemli bir şahsiyetin hayat hikayesinin bilinmesi, geleceğe aktarılması; yaşadıklarının ise hem edebi hem de görsel medya anlamında ortaya çıkartılması önemli şeyler… Yazarın, Deli Fişek ile bu işin ucundan tutma çabasını takdir ediyorum ancak bunu usulen oldukça fazla hatayla okuyucuya ulaştırmasını da kabul edilebilir bulamıyorum. Daha özenli olabilirdi…

İyi okumalar.

Yazı gezinmesi

Mobil sürümden çık