Özgün adı Strange Case of Dr Jekyll and Mr Hyde olan ve ülkemizde Dr. Jekyll ve Mr. Hyde’ın Tuhaf Vakası adıyla piyasaya sürülen roman Türkiye’de ilk defa 1942 yılında Hamdi Varoğlu’nun Türkçe çevirisiyle ve İki Yüzlü Adam adıyla Ahmet Halit Kitabevi tarafından yayımlanmıştı. Elimdeki eser ise Hepsi Klasik serisiyle piyasaya sürülen, Taylan Taftaf tarafından çevirisi yapılan yaklaşık 88 sayfalık bir eser. Eser günümüzde birçok yayınevi tarafından piyasaya sürülmüş durumda. Bu da yayınevine göre farklı fiyatlarla piyasada bulunduğu anlamına geliyor. Genelde fiyatların uygun olduğunu ekleyelim. Bugüne kadar tek bir yayınevi “Mr.” yerine “Bay” kelimesini kullandı. Genellikle İngilizce aslına yakın bir çeviri kullanıldı. Eserin 1908 – 1920 – 1931 ve 1986 yıllarında sinemaya uyarlandığını da ekleyeyim.
Siz Hangisini Beğendiniz? Dr. Jekyll mi? Mr. Hyde mi?
Daha çok psikolojik altyapısı olan bir roman. Çevresinde nazik bir insan olarak bilinen saygın ve ünlü hekim Dr. Henry Jekyll’in zaman zaman şehvet düşkünü bir canavara, yani Mr. Edward Hyde’a dönüşmesi ve yaşananlar kitapta anlatılıyor. Bu haliyle insan doğasında da yer alan kişilik farklılıklarının bir yansıması olarak görebiliriz eseri. Yani Dr. Jekyll ve Mr. Hyde’ın Tuhaf Vakası adlı kitabın özetini bu şekilde verebiliriz. Özüne bakıldığında insan ruhunda bulunan iyi ve kötünün çatışmasının anlatıldığını da söyleyebiliriz. Hemen hemen bir çok kitapçıda bu eseri görme olasılığınız yüksek çünkü yayınlandığı günden bu yana en çok satanlar listesinde hep yer aldı. 1908 yılından başlayarak da yaklaşık 123 kez sinema ve televizyona uyarlandı ki ben bunlardan sadece 4 tanesi hakkında bilgi bulabildim.
İnsanın içerisinde yaşadığı karşıtlığın cisme dönüşmüş hali olarak görebileceğimiz Dr. Jekyll ile Bay Hyde insanoğlunun çaresizliği de bize gösteriyor: “Her şeyi bilmek uğruna iştahla ilerleyen, bu alanda büyük başarılar elde eden insan, söz konusu kendi varoluşu, karanlık doğası olunca eli kolu bağlanıyor.” (s. 5). İnsanın içerisinde birçok duygu bastırılmış bir şekilde duruyor ama eninde sonunda gün yüzüne de çıkabiliyor. Çıkmasa da hasta edebiliyor: “İçimizdeki iyiyle kötünün kavgasında iyinin gün geçtikte güç kaybettiğini fark ettiğimizde ne düşünmemiz gerekir?” (s. 7). Dünyanın en iyi insanlarından biri olarak görebileceğimiz çevremizdeki herhangi biri akla gelmeyecek kötülükler yapabiliyor. Bu da bize insanın her an her şeyi yapabilme potansiyelinde olduğunu gösteriyor: “Zira iyi ve kötü arasındaki kavga, insanın ruhsal tapınağındaki o şiddetli çatışma hayatta olduğumuz sürece hiç bitmeyecek.” (s. 7). Günümüzde sosyal medyada yansıttığımız profillerin de bir çoklu kişilik ürünü olduğunu söylesek yanlış olur mu sizce: “Sanal dünya, günden güne içimizdeki kötünün elini kolunu sallayarak dolaştığı bir mecra oluyor.” (s. 8).
Dr. Jekyll ve Mr. Hyde’ın Tuhaf Vakası İncelemesi
Kitap, yazarın ilk okuduğum kitabı yani bir anlamda yazarla tanışmama vesile olan bir kitap. Robert Louis Stevenson hakkında biraz araştırma yaptığımda kitaptaki karaktere benzer bir yaşam öyküsünün olduğunu görüyoruz. Bir anlamda kendinden fazlaca izler olduğunu söyleyebiliriz. Kitabı okumaya başladığınız ilk andan itibaren romanın kurgusu hiçbir yerinde durağanlaşmayıp, sizi sürekli merakta tutabiliyor. Yazar bu ayarı çok ince bir şekilde yapmış ve yazmış. Fantastik kısımları da bulunan kitap tahmin edilmesi zor bir şekilde ilerledi ve zekice sonlandı.
Yukarıda yazdığım gibi aslında eserde saygın bir doktorun iyi karakterli, çevresi tarafından sevilen tarafı gündüz devam ederken gece vaktinden sonra kötü Hyde karakteri ile karşımıza çıkması ve bu hastalıktan kurtulmak için verdiği çaba anlatılıyor. Adeta bir canavara dönen Hyde karakteriyle ruhunun alt benliğinde beslediği bütün dehşetlikleri bir çırpıda sergiliyor. Kendini denek olarak kullanan Dr. Jekyll bir süre sonra bu değişimleri kontrol edemiyor ve sürekli Hyde karakterine bürünüyor. Bu durum olur olmadık yerlerde karşısına çıkıyor ve kendisini zor durumda bırakıyor. Değişimlerin altından kalkamayan Dr. Jekyll bu durumu yakınlarına bir mektup ile anlatıyor.
“Her biri ayrı kimliklerde barındırılabilse, diyordum kendi kendime, o zaman hayat katlanılmaz olmaktan çıkabilir; vicdansız olanı, dürüst ikizinin arzuları ve vicdan azabından kurtularak bildiğini okuyabilir; vicdanlı olanı da, haz duyduğu iyi şeylerle uğraşarak ve yabancısı olduğu bu kötülük yüzünden artık utanca ve pişmanlığa boğulmadan, kendi yolunda kararlılık ve güvenle dimdik yürüyebilir.” (kitaptan alıntıdır)
İyi kalpli biri acımasız olabilir, yumuşak kalpli biri merhametsiz olabilir, bencil biri sağduyulu davranabilir, aşk besleyen biri nefret eden bir kişiliğe bürünebilir. Dr. Jekyll’ın bastırmak zorunda kaldığı duygularından kurtulmak için Hyde’a dönüşmüş olabilir. Yeri geldiğinde iyilik yaparken kendimizi bir an da kötü şeyler yaparken bulmuyor muyuz?
Robert Louis Stevenson tarafından 1886 yılında yayımlanan roman o günden bugüne kadar farklı tartışmalara neden oldu. Birçok filme konu olduğundan hakkında bilgi sahibi olduğu roman iyilik ve kötülük kavramlarını psikolojik açıdan insanın kendisini öne çıkararak ele alıyor. Yin – Yang felsefesine göre her şey zıddıyla varlık kazandığından iyi ile kötünün bu savaşını da çoklu kişilik bozukluğu örneği üzerinden romanda okuyoruz. Yaklaşık 88 sayfalık eserdeki bütün soruların cevabı sonlara doğru ortaya çıksa da sıkılmadan ve heyecanla okuyabileceğiniz bir eser olarak dikkati çekiyor.
Kitaptan alıntılar:
“Tanrının kitabında zamanaşımı diye bir şey yazmaz.” (s. 25).
“İkiyüzlülük içime işlemiş olsa da asla bir sahtekâr değildim; her iki yüzümde yapmacıksızdı; gündüz gözüyle öğrenip ufkumu genişletmeye ya da üzüntü ve acılarımdan kurtulmaya çabalarken ne denli kendimsem, zincirlerimden boşanıp utanca batarken de o ölçüde kendimdim.”