Bu kitap da neden hiç polis yok! Kızıyorum ama! Şaka bir yana, kitabı okumaya başlamadan önce kitabın ön yüzünde yazan söz ile arkasındaki yazıyı daima okurum ve ona göre kendi kafamda ilk önce bir beklenti oluştururum. Ön yüzdeki yazıyı okuduktan sonra aklıma şu gelmişti: bu bir polisiye romanı. Cinayet var, birçok polis var, bir tane polis şefi veya ona benzer bir görevli. Bir sürü cinayeti ipuçlarıyla aramaya çalışıyor. Arada belki de birkaç aşk nağmeleri… Bu duygularla almıştım kitabı elime ve aynen şöyle yazıyordu: “ Bu bir Amelia Peabody Polisi “.
Tabii ki bu duygular bende o kadar büyük bir beklenti yaratmadı, tabii ki bu saçma da olurdu. Fakat beklentinin insanlar için ne kadar önemli olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Bu düşüncelerle başladığım bu kitap, aslında benim ilk polisiye romanımdı! Polisiye roman türü daha önce okumayan ben, bu kitabı almadan önce okuduğum ve duyduğum övgülerden dolayı kitabı almaya karar vermiştim. Sabırsızlıkla ondan önce aldığım kitapların önüne koydum ve sırası geldiğinde kitabı okumaya başladım. ( aslında şunu da söylemekte fayda var: kitabı okuduktan sonra bunun bir polisiye roman değil bildiğimiz roman olduğunu söylemekte yarar var! Ya da şu daha doğru olur: Polisiye+Tarihi+Aşk+Entrika+vs. vs= Firavunun Laneti! )
Biliyorum, sizi yukarıdaki iki paragraf ile baya sıktım; kitap hakkındaki yorumlarıma başlayacağım şimdi de. ( romanda yazarda aynen böyle yazıyordu; taklit mi ettim ne? )
Kitap, bize ikinci ağızdan anlatılıyor aslında… Kitabın başkahramanının ağzından olayları takip ediyoruz ve sürekli ön planda kahramanımız Amelia var ki kitaba ismini veren de o ( daha doğrusu seriye ). Kitabı okur iken hiç sıkılmadım fakat şuan söylemekte fayda görüyorum ki çok da merak etmedim; ne elimden atabildim kitabı ne de aşırı okuma isteği duydum. Fakat yazarın tarzı polisiye roman tarzı bana göre değil; gerçekten çok hoş bir tarzı var. Amelia ile iç içe geçmiş yazar ( ki öyle ) bize durumu, olay anını, etrafı öyle güzel anlatıyor ki… İndiana Jones filmlerinde gördüğümüz sahneleri kitapta okuyoruz; kitabın kurgusu gayet güzel ve kitabın sonuna kadar okuyucu sürekli tahminde bulunuyor: katil şu, şu, yok o değil bu… Hakikaten, katil de çok mantıklı çıktı ki bu konu da yazarı da kutlamak istiyorum. Fakat ben de en başta birçok şüpheli üzerinde dururken, sona doğru 2 şâhısa inmiştim; ama yine de doğru tahminde bulunamadım. Bunun sebebi de aslında bu kadar basit olacağını düşünmememdi. Gözümüzün önünde olan katil, çok basit bir sonuç olacaktı ama mantıklıydı da… Yani abartıya kaçıp en olur olmaz kişiyi katil olarak seçmemesi yazarın büyük bir başarısı ve sonunu kitabın çok sakince ve “ yaaa burada mı biter bu kitap! “ dedirtecek türden de sıradandı.
Kitap boyunca kurguyu tamamlamasına adına ek karakterler güzel yerleştirildi. Madam ve kızı, konuyu bütünleştirdi ki bunların kitabın sonundaki süprizleri beni çok şaşırttı. Biraz hızlı gelişti diyebilirim bu konuda…
Özellikle polisiye roman severler bu klasiği okusunlar derim, hoş bir kitap. Başarılı bir kurgu, değişik bir tür, alışılagelmiş bir yazım tarzı da değil… Yazarın yazdığı şekil, benim aşina olduğum bir şey değildi o yüzden de çok hoşuma gitti diyebilirim.
10 üzerinde 8
( Türkçe çevirinde bazı eksiklikler var sanırım. Mesela kamares çömleği diye yazılmış ama doğrusu google aramalarıma göre kamares seramikleri olması gerek. )
Kitaptan aldığım altını çizdiğim yerler:
kamares çömleği: Bunu google de araştırdığımda bulamadım fakat kamares seramiği doğrusu ise ( ingilizce kitap metnini bulamadığım için karşılaştırma da yapamadım ) ege bölgesinde sıkça rastlanan bir seramik türüymüş. Dönem toprak kaplarının en önemlilerinden biri.
Haggard: Bu isim kitapda bir örnekleme yapmak için kullanılmış, altını çizmemin sebebi ise bir kitabından bahsedilmesi. Kitabının adı ise: She. Kitabın başkahramanının ismi de Ayşe imiş. bende merak uyandıran bu oldu, britanyalı bir yazarın kitabında türkçe bir isim? şaşırtıcı! kitabı biraz araştırdığımda, fantastik bir kitap olduğunu ve baş karakter olan Ayşe’nin katil olduğunu, peçeli dolaştığını çünkü yüz güzelliği karşısında her erkeğin hemen akıllarını kaçırdıklarını buldum! Merak uyandırmadı değil, kitabını beğendiğim bir yazarın kitabında bunun yer alması, bu kitabı hemen almaya sevk etti beni ama ne yazık ki türkçe çevirisi yok. ama listeye ekledim :)
Bunun dışında kitaptan altını çizdiklerim oldu ama çoğu yabancı kaynak oldukları ve çeviri yapamadığım için yayınlamıyorum.
iyi okumalar; tavsiye ettiğim bir kitap!