Galaktik Trenyolu’nda Gece Vakti

Galaktik Trenyolu'nda Gece Vakti

Galaktik Trenyolu’nda Gece Vakti adlı kitap, Japon edebiyatından okuduğum ilk eserlerden biri. Kenci Miyazava (Japonca: 宮沢 賢治, Miyazawa Kenji) tarafından kaleme alınan bu çocuk kitabının elimde İthaki Yayınları tarafından 2023 yılında basımı yapılan hali mevcut. Japonca aslından Ceren Ürkmeztürk tarafından çevirisi yapılan yaklaşık 80 sayfalık eserin güvenilir kitap siteleri üzerinde bu yazıyı hazırladığım sıralarda 30 TL civarında satışı yapılmaktaydı. Çocuk kitabını neden okudun? diye soruyor olabilirsiniz: bazen çocukları anlamak, çocuksu düşünmek için bu tip kitaplara kendimizi kaptırabiliyoruz: ben de farklı kitaplar satın alırken gördüğüm elimdeki bu kitabı merak ederek aldım ve okudum. Düşüncelerimi bloğuma yazmak istedim.

Galaktik Trenyolu’nda Gece Vakti kitabı hakkında ilk yorumumuzu ismi üzerinden yapalım: mesela “trenyolu” kelimesi doğru mu yazıldı bilmiyorum. TDK veya Google üzerinde yaptığım araştırmada sonuç bulamadım. Bizde genelde “tren yolu” denmez, “demir yolu” denir ve kelimeler ayrı yazılır, kaldı ki tren yolu da bana göre ayrı yazılması gerekir ancak kitapta bitişik yazılması kararını vermiş yayınevi. Kitabın kapağında etrafında havai fişek gösterisi yaşanan ve kızılımsı dumanlar çıkaran standart – basit simsiyah bir tren bizleri karşılıyor. Sağ alt tarafta bulunan Japonca kelimenin Japon harfleri ile yazıldığından anlamını bilemedim, çevirisini de yapamadım. Arka kapakta ise kitaptan uzun bir cümle ve kitabın tanıtım cümleleri bizleri selamlıyor.

Galaktik Trenyolu’nda Gece Vakti Kitap İncelemesi

Ön kapağı çevirdiğimizde bizleri Galaktik Trenyolu’nda Gece Vakti adlı kitabın yazarı Kenci Miyazava’nın kısa bir biyografisi karşılıyor. Okuduğumuza göre Kenci, hayatta olduğu dönemde yazar olmak için çok çabalamış ancak hasta kız kardeşine bakmak zorunda olduğundan bunu gerçekleştirmek konusunda – hiç olmazsa eğitim alma konusunda – başarılı olamamış gibi gözüküyor: kaldı ki bu “hasta yakını olma durumu” kitaptaki baş karakterimiz Giovanni’nin hikayesinde de kendisini ele veriyor. Sonraki sayfada ise içindekiler kısmı bizi karşılıyor: bunu neden eklediler bilemiyorum ama her ayrı bölüm için bir başlık seçilmiş olduğunu görüyoruz.

Bu arada eklemekte fayda var: yazarın ülkemizde yayınlanan eserlerinde her ne kadar ismi Kenci Miyazava olarak yazılmış ise de Google üzerinde araştırma yaptığımda Kenji Miyazawa adı ile karşılaşıyoruz: aslında burada bir çeviri hatası yok. Sanırım Türkçe yazılışı ile İngilizce yazılışı farklı olduğundan böyle bir tercihte bulunulmuş: yine de Wikipedia üzerinde Kenji Miyazawa ismi tercih edilmiş, bazı kitap sitelerinde de aynı ama Türkçesi Kenci Miyazava şeklinde okunması ve Kenci Miyazava şeklinde yazılması gerekirdi (okunduğu gibi yazılır kuralı gereği).

Hikaye ve Çocuk öyküleri türünde nitelendirebileceğimiz Galaktik Trenyolu’nda Gece Vakti adlı eserin orijinal adı “Ginga Tetsudo no Yoru” şeklinde (Japonca 銀河 鉄度 diye yazılıyormuş, İngiliz kaynaklarda night on the galactic railroad adıyla yayımlanmış). Japonca bilmiyorum ancak Google Translate üzerinde yaptığım çeviri de bu ismin Türkçe karşılığı olarak “Samanyolu Gecesi” tercümesi karşıma çıktı. Sanırım yayınevi Türkçe çeviri yaptıktan sonra kitabın ismini daha dikkat çekici olması için Galaktik Trenyolu’nda Gece Vakti şeklinde bir tercihte bulunmuş. Ancak bazı yayınevlerinin de kitabı “Galaktik Demiryolu’nda Gece” adıyla okuyucuyla buluşturduğunu eklemek lazım (çeviri ve yayınevleri farklı). Anlaşılan isim konusunda bir tereddüt yaşıyor yayınevleri…

Galaktik Trenyolu’nda Gece Vakti kitabının konusuna gelirsek; yaşadıklarını, hayal gücünü takip ettiğimiz başrol karakterimiz Giovanni, hasta olan annesi ile birlikte zor hayat şartlarına karşın ayakta durmaya çalışan, içine kapanık bir çocuktur. Okulda, sınıf arkadaşları tarafından sürekli alay konusu olan Giovanni (ki bu alay konularından bir tanesi de babasının söz verdiği su samurundan mont konusudur), okul çıkışı bir matbaada bulduğu yarı zamanlı işi sayesinde evin günlük ihtiyaçlarını karşılamaya devam etmekte, okul – iş – ev üçgeni içerisinde hayatını idame ettirmektedir.

Yine günlerden bir gün, yoğun mesai sonrası evine gelen Giovanni, annesiyle ufak bir konuşma yaptıktan sonra, eve süt bırakması gereken sütçünün gelmemesi nedeniyle sütçüden annesi için süt almaya gitmeye karar verir. Sütçüye vardığında sütçünün evde olmadığı ve daha sonra tekrar gelmesi gerektiğini öğrenir. Vakit geçirmek için ufak bir tepeye çıkan Giovanni, Samanyolunu ve çeşitli takımyıldızlarını izlemeye dalar. Aniden beliren bir ışık ile ayaklanan Giovanni, karşısına çıkan dev lokomotifi görünce önce şaşırır. Derinden gelen bir ses, bu trenin Samanyolunu ve takımyıldızlarını dolaşan bir lokomotif olduğu söyler ve Giovanni, vagonlardan birine bindiğini fark eder. Giovanni’ye bu galaksiler boyu devam eden macerasında yanında sınıf arkadaşı ve aynı zamanda en iyi anlaştığı arkadaşı olan Campanella olacaktır.

Kenci Miyazava, yaşadığı dönemde bir yazar olarak neredeyse hiç tanınmadı. Çalışmaları (notları) ve yazıları 1990’lı yılların ortalarında, doğumunun (bu arada zatürreden hayatını 1933 yılında kaybetmişti) 100. yılı kutlamaları yapıldığı dönemde patlama yaşadı ve dünyanın çeşitli dillerine çevrildi. Kaleme aldığı çocuk hikayelerinin çoğu – ki en önemlisi burada yazımıza da konu olan, 1927 yılında kaleme aldığı Galaktik Trenyolu’nda Gece Vakti adlı kitaptır – anime olarak ekranlarda yerini almıştır (aşağıda videosunu paylaşacağım). Hakkında yaptığımız ufak bir araştırma sonucunda daha çok şiirlerinin günümüzde popüler olduğunu öğreniyoruz (yazar aynı zamanda şair ve öğretmen).

Kenci, bu kitabında bir çocuğun başından geçen olağanüstü bir durumu – 1900’lü yılların başlarında yaşamasına rağmen – çocukların anlayabileceği şekilde, bilimsel terimlere çok boğmadan anlatması ve hayal dünyasından izler taşıyan Samanyolu’nu çok güzel bir şekilde betimlemesi büyük bir başarı. Akıcılık o kadar güzel ve dili o kadar yalın ki: çocuklar çok kolay anlayabilecek ve anlatılanları hayal edebileceklerdir. Bunun yanında çocuklara örnek olacak “Doğru yolda ilerlerken karşılaşılan zorlukların ve tecrübe edilen tüm iniş çıkışların her biri, aslında bizi gerçek mutluluğa yaklaştıran birer adımdır.” (s. 55) benzeri cümlelerin de olması güzeldi.

Ancak olumsuz olarak nitelendirebileceğim (tabii ki yazarın kendi hayatı ve çevresi için olumlu bir adım) bazı cümlelerde vardı. Bunlardan bir tanesi olan “… huşu içerisinde diz çökmüş bir sürü insanın, devasa haçın huzurunda, Samanyolu nehrinin kıyısı boyunca sıralandığını gördüler.” (s. 73) cümlesinde olduğu gibi – her ne kadar yazar hakkında Budist dense de – Hristiyan inancına yönelik mesajların birkaç yerde geçmesi olumsuz birer örnek olarak söylenebilir.

Kenci, kitabında ilginç betimlemelere de yer verdi: bunları çocukların anlayabileceğini sanmıyorum ancak günümüz iktisat dersi gören herkesin anlayabileceği bir cümleyi sizlerle paylaşmak istiyorum: “Sanki bir elmas şirketi, fiyatlarını düşürmek için kazdığı elmas miktarını aslında olduğundan az göstermiş, sonra da deposunda sakladığı elmaslar bir anda ortaya saçılmış gibi.” (s. 27-28). Bunun yanında “Şöyle ki bindiğimiz gemi bir buz dağına çarpıp battı.” (s. 53) cümlesiyle yaşadığı dönemde batan Titanik adlı geminin batış hikayesinden bazı enstantaneleri kurgusunun içerisinde paylaşması güzel bir tercihti. Samanyolu Galaksisine günümüzde verilen Sütlü Yol (Milk Way) ifadesini de çocukların anlayabileceği şekilde aktarması güzeldi.

Galaktik Trenyolu’nda Gece Vakti Bize Ne Anlatıyor?

Bunların dışında da ayrıntılar vardı, örneğin bazı bitki türlerinden sıkça bahsetti. Bunlardan bir tanesi de Kantaron çiçeğiydi: birçok iklim şartlarına uyum sağlayabilen, soğuk iklimlerde yetişen, yaz sıcaklarında çiçek açan, Kuzey Amerika’nın doğusu ve Pasifik kıyıları da dahil dünyanın kuru, taşlı topraklarında ve güneş alan her yerde yaygın olarak bulunan çalımsı ve çok yıllık – dayanıklı bitki türünden sık sık bahsetti (Anadolu’da yaygın olarak binbirdelik otu, kan otu, püren, yara otu olarak anılır).

Bunun yanında Ginkgo adlı ağaçtan (botanikçilerce bitkiler aleminde farklı bir bölümde değerlendirilen, hiçbir yakın türü veya benzeri bulunmayan, tamamıyla kendine özgü bir ağaçtır) da bahsetmiştir. Bu bitki türlerinin sadece adları geçti öyküde, haklarında herhangi bir dipnot verilmedi ama Kaçkar eteklerinde de yetişen zelkova ağacı hakkında çevirmen dipnot ekleme gereği duymuş: şaşırdım.

Kitapta, yazarın bestelemiş olduğu Hoshi-Meguri no Uta adlı şarkıdan da bahsedilince biraz araştırayım dedim, flüt ile çalınan versiyonunu buldum ve aşağıya ekleyeceğim. Bir de kitapta anlatılan bir sahnede Twinkle Twinkle Little Star (Anlamı: parla parla küçük yıldız) adlı çocuk şarkısının bizim bildiğimiz “daha dün annemizin” adlı çocuk şarkısının orijinali olduğunu çevirmenin notuyla öğrendik. Kitapta geçen “Hatta bu bilet sayesinde, Galaktik Trenyolu seni bu kusurlu dördüncü boyutun herhangi bir yerinde bırakabilir.” (s. 49) cümlesinden hikayenin ana omurgasını oluşturan tren yolculuğu sırasında yaşananların dördüncü boyutta olduğunu öğreniyoruz (biz dünyalılar üçüncü boyuttayız, dördüncü boyut zamanı denkleme katıyor, biz bunu tam olarak algılayamıyoruz).

Galaktik Trenyolu’nda Gece Vakti adlı kitabın çevirisin beğendim ancak imla hataları olduğunu da belirtmek lazım: örneğin “o da yüzden” değil “o da bu yüzden” olmalıydı (s. 9), “susamuru” değil “su samuru” şeklinde ayrı yazılmalıydı (s. 15), “denizkızlarının” değil “deniz kızlarının” şeklinde ayrı olmalıydı (s. 21), “ışıklara” değil “ışıklar” olmalıydı (s. 56), “anacaddeye” değil “ana caddeye” şeklinde olmalıydı (s. 77) şeklinde hatalar tespit ettim. Genelde cümleler oturaklı ve anlaşılır bir şekildeydi: Japonca bilmediğimden çevirinin doğru/yanlış olduğu konusunda fikrim yok ancak çeviri metin buysa; anlaşılır, sade, yalın bir çeviri metni olarak beğendiğimi tekraren eklemek istiyorum.

Bir çocuğun başından geçen ve sonu maalesef üzücü bir şekilde biten fantastik macerayı bizlere aktaran Galaktik Trenyolu’nda Gece Vakti adlı kitap, esasen bir çocuk kitabı. İlk yarısı biraz durağan, sona doğru sürükleyiciliği artıyor. Gökyüzünü çok sevdiği belli olan yazarın kendinden izler taşıyan Giovanni adlı karakterin Yıldız Festivali gününde başından geçen sıcak ama hüzünlü öyküsü – kıyaslama yapmayı sevmem ancak – Ömer Seyfettin öyküleri tadında.

Sayfa sayısı az olması nedeniyle çerezlik olan öyküyü aşağıda vereceğim yazarın bestelediği şarkıyla birlikte de okuyabilirsiniz. Okurken atmosferi hayal etmekte zorlanıyorsanız yine aşağıda vereceğim kitabı referans alan animeyi (kediler üzerinden anlatılmış gerçi) izleyebilirsiniz. Akran zorbalığı ve olumsuz hayat koşulları nedeniyle yalnız kalan bir çocuğun gökyüzü ve yıldızlara olan hayranlığı sonucunda betimlenen Samanyolu hikayesi, atmosferi ve hayal günü ile sizleri memnun edecektir.

İyi okumalar.

Anime fragman:

Hoshi-Meguri no Uta adlı şarkının flüt ile çalınmış hali:

Yazı gezinmesi

Mobil sürümden çık