Gerçek bir esnaf nasıl olmalı?

Esnaf olarak çalışabileceğim bir dükkanım olmadı belki de ama iyi bir gözlemci sıfatıyla müşteri olarak girdiğim mekanlarda incelemelerde bulunmak herhalde çoğu Türk insanının özelliği bana da işlemiş görünüyor. Ben aslında pek umursamam; amaç yemek yemekse girer, yer çıkarım mesela. Ama bazen karşımıza çıkan türlü kişileri de eleştirmemek elde değil. Tabii eleştirirken dersini alan biri olarak bunları yazıyorum..

İstanbul.
Taşı toprağı altın derler.
Belki de hiç altın yok!
Belki de Haçlı savaşları sırasında bu altınları alıp götürdüler.
Kim bilir?
Ama para kazanmak için uygun yerlerden biri; her ne kadar trafiği, havası farklı olsa da…
İstanbul’a gelip de para kazanamayacak insan yok.
Sokak aralarından tutun da vapurlara kadar her yerde ekmeğini kazanmak için çabalayan insanlardan bulabilirsiniz.
Siz ise bu zor şartlar altında aşk yaşayıp her şeyden uzak bir görüntü içerisinde mal mal da dolaşabilirsiniz!
Kim bilir?

Velhasıl.
Konuya geleyim.
Her köşe başında bir dükkanın bulunduğu istanbul sokaklarından birinde, rast gele girdiğim bir dükkanda kendime ekmek arası karışık köfte + tavuk döner söyledim. Fiyatlara her öğrenci gibi bir bakma gereksinimi duydum: Köfte ekmek 4,5 TL, tavuk döner ise 3 TL idi; ben ise garsona köftenin yarısını, dönerin yarısını yarım ekmeğe koy hem gözüm doysun hem de karnım dedim ve siparişimi verdim. Tahminen en fazla 4 TL tutması gerekiyordu. Yedim yemeğimi, tadı tuzu da yoktu. Hesap kaç para dedim? 7,5 TL! Param var şükür; ödedik parayı ve sesimi çıkarmadım. Damlaya damlaya göl olur atasözü ile Almanların üç kuruşu bile hesaplayarak nasıl dünya devi olduğu gerçekleri kafama hücum ederken, dükkanına yeni gelmiş bir müşteriyi böyle kazıklayıp gönderen bir esnaf hakkında ileri geri konuşmamak için kendimi tutamadım. Zaten her yer pahalı! Pilav + köfteyi 4 tl ye yediğim yerden 15 TL ye yediğim yerlere gelmiştim! Kira parası, mekan pahalılığı vs. diyebiliriz. Benim aslında fiyatlarla problemim yoktu: problemim gerektiğinden fazla para alıp, bunu yüzüne bakarak söyleyen ve hiç utanmadan işine devam eden esnafların varlığı… ” İstanbul’daki esnaflar hep böyle! Hiç birinden bir şey olmaz! ” diye bir cümle kurdum. Aslında içimde birikmiş bazı kötü esnaflar hakkında düşüncelerimin dışa vurumu olmuştu bu.

10 dk sürmedi.
Allah benim cezamı verdi.

Nasıl mı?
Anlatayım:

Köfteciden çıktım; ilerliyorum: aklımda hala İstanbul’da yaşayan esnafların nasıl dalavareler yaparak insanları kandırdıkları gerçekleri, duyduklarım ve gördüklerim var. Bir an da bunların hepsi köfteci esnafın yaptığı neticesinde beynime hücum etmişti. Berbere gideyim dedim. O da esnaf, bir de o kazıklasın diye de kendi kendime espriler yapıyordum güya! Gittim, oturdum koltuğa. Çay ister misin abi? sorusuyla karşılaştım, sakallı ve benden yaşça büyük olan berber abiden! Şaşırdım, yok dedim. Hem saçımı traş ediyor hem de sohbet etmeye çalışıyordu. Köfteci esnaf abiden bir şey isterken sert sert bakarken berber abi gayet ilgileniyordu. Şaşırdım gerçekten. Ücretimi sorduğumda öğrenci misin? diye sordu. Evet, dedim. İstanbul’a ziyarete geldiğimi vs. de öğrenmişti saç keserken. Memleketinde kaç para veriyorsan onu ver diye ısrar etmesin mi? Hem esnaflar hakkındaki düşüncem yüzünden utanmıştım hem de öyle bir şey olur mu yahu? Ne kadarsa ödemeliyim, yeter ki kazıklama! düşüncesindeyim. 13 TL dedim en sonunda. 10 lira var helalleşelim demesin mi? Sarılacaktım neredeyse…

Ve çok pişman oldum diyebilirim.
Konu fiyatlar vs. değil arkadaşlar.
Konu; işte gerçek esnaf bu bana göre.

Anlatabildim mi?

Bu arada İstanbul notlarımdan bir kaçı:

– Küplüce Camii’ni mutlaka ziyaret edin. Çok güzel bir ortamı var. Yaşlı bir cemaati olsa da camii imamı genç biri. Ve her namazdan sonra ilmihal dersi de veriyor; yani namazdan sonra bilmediklerinizi öğrenebileceğiniz bir kaç dakikalık derslerin size katkısı büyük. Ben bile bugün bir kaç şey öğrenme şansını elde ettim. :) Şükürler olsun.

– İstanbul trafiği asla bitmeyecek gibi gözüküyor; fakat daha önemlisi güzelim İstanbul betonlaşmaya devam ediyor.

– Belediye çok sıkı çalışıyor bu bir gerçek ama çalıştığı bazı noktalardaki çalışmalar hayatı olumsuz etkiliyor. Yapacak bir şey de yok aslında!

– Marmaray projesi ile metro çalışmaları bittiğinde İstanbul’a tekrar gelmek istiyorum!

Yazı gezinmesi

Mobil sürümden çık