Mardin Midyat ve Yardım Kampanyası

Bu sefer gezip tozmak için değil, üniversite içerisinde yıllardır ‘beklenen’ kulüplerin bir araya gelip ortak bir iş yapması düşüncesinin ürünü olan Karadeniz Teknik Üniversitesi Yardımlaşma Platformu’nun organize ettiği bir yardım kampanyası için düştük Mardin yollarına.. 12 saatlik yol ilk başta gözümüzü korkutmasa da bu yazıyı yazarken şunu söyleyebilirim: kesinlikle ışınlanma bulunmalı!

KTÜ Yardımlaşma Platformu üniversite bünyesinde bir kaç kulübün bir araya gelip ‘gayri resmi’ bir şekilde oluşturdukları bir platform. Daha önce bu ‘birlikte hareket etme’ düşüncesini ortaya atan kulüplerin yaptıkları çalışma neticesinde bir kaç organizasyon ve yardım kampanyası yapması sonucunda daha da ileriye götürerek öğrencilerin bu yardımları elden teslim etmesini ve o ortamı solumasını amaçlarından biri haline getirip gerçekleştirmek için uğraşmaya başladılar. Bunun bir ürünü olan Mardin Midyat Pelitli Köyü İlköğretim okulu için 47 öğrenci arkadaş ve 2 şöför ile yola çıktık.

Yolculuğa çıkmadan önce çoğunluğun aklında güney doğuda yaşanan olaylar ile bu olayların tetiklediği korku ile nasıl baş edileceği vardı. Ve tabii ki nasıl karşılanacaktık? Nelerle karşılaşacaktık? Bu sorular yol boyunca aklımızın bir köşesinde dursa bile her km de devletimizin yapmış olduğu çalışmalar neticesinde ortaya çıkan muhteşem otobanlar ile yapmayı es geçip ortalarda bıraktığı bozuk yollar ile cebelleşip durduk. Farklı bir güzergah denemesi yapmamız neticesinde bolca mola vererek ve resim çekerek yolumuza devam ettik.

Otobüs içindeki kaynaşma mükemmeldi. Yolumuzun üstündeki güzel şehirlerden Hasankeyf’i ziyaret edip yolumuza devam ettik. Bu sırada otobüsteki arkadaşların kendi aralarındaki arkadaşlık bağları da kuvvetlenmeye devam etti. Sonuçta okulumuza geldik ve…

Gerçekten Pelitli Köyü batıdaki şehirde yaşayıp büyümüşler açısından belki de ilk başta tezek kokusu ve pislikler ile ortalıkla dolanan onlarca hayvan yüzünden yaşanabilir bir köy değil.. Fakat her adımda karşımıza çıkan insanların ‘hoşgeldiniz’ demesi ve selamlarımızı almaları bizi hoşnut etti. Okulun kapısında bizi şaşkınlık içerisinde bekleyen Müdür muavinin ilgisi ile hocaların sıcakkanlığına okuldaki öğrencilerin yarım yamalak Türkçe’leri ile iletişim kurma çabaları eklenince yorucu otobüs yolculuğu bir anda unutuldu.

Öğrencilere yardım malzemelerini dağıttıktan sonra önce bir manastırı sonrasında ise bize refakat eden mardinli arkadaşlarımızın yanında midyatın bir kaç tarihi mekanını gezme fırsatımız oldu. Soğuk bir havadan sımsıcak bir havaya çıkmanın kötü etkisi olsa da etraftaki insanların ilgisi ve hoş görüsü gerçekten mükemmeldi. Yalnız şunu belirtmek istiyorum: Okumuş ve zengin sayılabilecek insanlardan herhangi bir ilgi görmezken, hiç okumamış ve samimi olan insanların ilgisi daha fazlaydı. Bu beni çok şaşırttı. Köydeki okuma oranını tam bilemiyorum ama öğrenci sayısı 60 ın üzerinde. 3 adet yanyana minyatür tek katlı evlerin sınıfa dönüştürüldüğü ortamlarda soba nezaketinde dersler işleniyor. 1 ve 2. sınıflar bir sınıfta, 3. , 4. , 5. sınıflar bir diğer sınıfta ders görüyor. Beni şaşırtan ise anasınıfının olması. :) Onlara özel hediyelerde getirdik. Hatta bir arkadaşımızın getirdiği patlayan şekerler öğrenciler açısından ilginç bir deneyim oldu. :)

Yolculuk esnasında birbirinden güzel resimler çekmenin yanında ilginç şeylerle de karşılaştık. Tam 1 ay boyunca yaylasına ulaşmak için yürüyecek bir koyun sürüsünün saldırısına uğradık resmen!

Herkes mardinden ayrıldıktan sonra yorucu yolculuğu bir kenara bırakıp öğrencilerle yaşadıklarına yoğunlaştı bir an. Gerçekten o kadar yola ve emeğe değecek bir ortam olmuştu. Sus pus olmuştuk. Kafadaki sorular gitmişti. Ama yerini yeni sorular almıştı: Neden böyleyiz? Yardım kampanyası için yanımıza gelen bir çocuk sürekli ‘sanki biz onlara düşmanız gibi bir şey söylemişiz ya’ hep bana ‘halkların kardeşliğinden’ ve barıştan bahsedip durmaya başladı. Ne zamandır böyleydik? Malum örgüt ortaya çıktığından beri… Ama karşımda sürekli ‘kürt’ diye hakaret benzeri bir kelimeymiş gibi kullanılan bir halk isminin ete kemiğe bürünmüş hali vardı ve inanır mısınız: Türkçe bile bilmeyen bu insanların bir çoğu giderken ağzımızdan duaları, ağıtları eksik etmediler ve tekrar davet bile ettiler. Sevinmiştik. Ama benzer şey o yöre halkının eğitimi yüksek kesiminde ve zenginlerinde yok. Sanırım aramızda bir çıkar çatışması var ve işte biz böyle kampanyalar yaparak bunları yıkmaya çalışacağız! Tesadüfen yol üzerinde uğradığımız Batman Genç MUSİAD derneği başkanı da benzer şeyleri söylerken ekledi: ‘ Bizde en kısa zamanda Karadeniz gezisi düzenleyip o yöreleri göreceğiz. ‘ İşte bu şekilde bazı ön yargıları kırmanın ötesine geçebileceğiz diye düşünüyorum. Otobüste bizimle gelen midyatlı 3 arkadaş ise kampanyaya renk kattılar ve umarım onlar açısından da değişik bir deneyim olmuştur..

Velhasıl…

Yorucu bir yol.
Bitmeyen veya geçmeyen zaman.
Sıcak hava.
Koyun sürüsü.
Muhteşem ve yemyeşil uzayan ovalar.
Eğlenceli sohbetler.
İzlenilemeyen Fenerbahçe maçı.
Yepyeni arkadaşlıklar.
Önyargıların kırılması.

Ve daha fazlası…

Yastığımla olan randevuma ve ona olan özlemime rağmen bu yazıyı bir çırpıda yazmak istedim.
Ve eminim bir çok katılan arkadaş da benzer bir sonraki organizasyonu dört gözle bekliyor olacaklardır…

Diyalog..
Diyalog çok önemli ülkemizdeki husumetleri yıkmak adına…

Bu organizasyonda emeği geçen herkese ama herkese çok çok teşekkürler.
Umarım yakın zamanda Akil adamlar öğrencilerin bu çabalarını görür ve ona göre hareket ederler: bölge belediyeleri ve kaymakamları da bu çalışmaları daha yakından izlerler diye düşünüyorum.
Katılan kulüplere ve katılan öğrenci arkadaşlara da tabii ki çok teşekkürler…

 

Yazı gezinmesi

Mobil sürümden çık