Hz. Ali’den (ra) Devlet Adamlarına Öğütler

Hz. Ali'den (ra) Devlet Adamlarına Öğütler

Hz. Ali’den (ra) Devlet Adamlarına Öğütler adlı kitap Server Yayınları tarafından okuyucuyla buluşturulan, elimde Ağustos 2022 tarihli 1. baskısı bulunan, Araştırma – İnceleme ve Din (İslam) türünde nitelendirebileceğimiz küçük ama değerli bir eser. Değerli bir Milletvekilimiz tarafından hediye olarak gönderilen eseri (İngilizce adı: Advices of Ali (ra) for Statesmen) kısa sürede okuyup bitirdim, çünkü: her ne kadar hacim olarak küçük gözükse de (yaklaşık 80 sayfa ki bunun 19 sayfası Türkçe, geri kalanı Arapça ve İngilizce) içerdiği anlam açısından büyük bir kitap. Güvenilir kitap siteleri üzerinde bu yazıyı hazırladığım sıralarda yaklaşık 57 TL gibi bir fiyata satılan eseri özellikle devletin farklı kademelerinde görev yapan kişilerin okumasını öneriyorum.

Hz. Ali’den (ra) Devlet Adamlarına Öğütler adlı bir kitabın varlığından daha önce haberdardım ancak okuma fırsatım olmamıştı: zaten bugüne kadar defalarca basılan eserin farklı versiyonları farklı yayınevleri tarafından piyasaya sürülmüştü. Herhangi bir makamın sorumluluğu üstlenmiş herkesin ihtiyaç duyacağı önemli bilgileri ihtiva eden bu eserde, içerdiği güzel öğütlerin Türkçe – Arapça – İngilizce olarak 3 dilde okuyucunun istifadesine sunulduğunu görüyoruz.

Hz. Ali’den (ra) Devlet Adamlarına Öğütler Kitap İncelemesi

Kitap hakkında bilgi vermeden önce söz konusu kitabın oluşmasına vesile olan emirnameden bahsetmek gerek. Önsöz kısmında da yayınevi tarafından bahsedilen söz konusu emirname, Peygamberimizden sonra başa geçen dördüncü halife olan Hz. Ali’nin Mısır’a vali olarak atadığı Malik bin El Haris El Eşter’e gönderdiği Arapça metnin ta kendisi (aslında bir mektup ya da genelge olarak da nitelendirebiliriz ancak içeriği itibariyle emirname demek daha doğru). Aslı Arapça olan bu metnin ülkemizde ilk tercümesi aynı zamanda İstiklal Marşı’mızın yazarı olan Mehmet Akif Ersoy tarafından yapılmış ve yine ilk olarak 1959 yılında Diyanet İşleri Reisliği tarafından “Hz. Ali Diyor ki” adıyla basımı yapılmıştı (bu ayrıntılar önsözde var).

Ben, Hz. Ali’den (ra) Devlet Adamlarına Öğütler adlı bu kitabı yukarıda da belirttiğim gibi daha öncesinde büyüklerimizden, eski bürokratlarımızdan duymuştum: hatta bir dönem Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın kardeşinin bu kitabı döneminde görevde olan devlet adamlarına gönderdiğini de biliyorum. Zaten bu emirnamenin içeriği, özellikle devlet yönetiminin ilkeleri anlamında günümüzde – özellikle Müslümanlık ile yönetilen ülkelerde – temel referans kitabı olarak kullanılıyor. Yani bürokrasi dünyasında bilinen ancak ne kadar tatbik edildiği konusunda herhangi bir araştırma olmayan (ya da yapılan tahminler gereği olumsuz olan) bir eserden bahsediyoruz.

Bu arada kitap hakkında kısa bir bilgi: Yemenli bir Arap komutan Mâlik bin el-Hâris bin Abdiyağûs bin Mesleme el-Eşter, cephelerde gösterdiği başarılar sonucunda (Yermük Muharebesi’nde bir gözünü kaybettiği için ‘göz kapağı ters çevrilmiş’ anlamına gelen el-Eşter lakabıyla tanınmıştır) Hz. Ali tarafından Mısır’a vali tayin edilmişti. Ancak öğrendiğim kadarıyla görevine başlayamadan yolda konakladığı sırada zehirlenerek öldürülmüştür.

Hz. Ali’den (ra) Devlet Adamlarına Öğütler kitap içeriğinde yukarıda verdiğim bilgilerin bazılarının olmadığını belirteyim. Yine kitabın içindekiler kısmının oldukça ayrıntılı olduğunu, İngilizce başlıkların da içindekilere eklendiğini ancak Arapça kısmının eklenmediğini de ekleyelim. Bu arada yayınevi, önsöz kısmında yazdığı üzere kitabı hazırlarken daha önce yapılan Türkçe tercümelerin günümüzde daha iyi anlaşılması için gözden geçirildiğini, İngilizceye tercüme edilen başarılı bir metnin de kitaba eklendiğini, Arapça orijinal emirnamenin de kitabın sonuna eklediğini belirtiyor.

Gelelim kitabımıza: Hz. Ali’den (ra) Devlet Adamlarına Öğütler, çeşitli başlıklarda içerik ile başlık uyumu sağlanarak özelde atanan valiye, genelde tüm devlet adamlarına yol gösterici, istifade edici bilgileri biz değerli okuyucuların beğenisine sunuyor (eserde yer alan bu bilgileri Cumhurbaşkanımızın da bir dönem sıkça kullandığını ve konuşmalarında paylaştığını hatırlıyorum). Bunlardan bazı önemli bulduklarımı aşağıya eklemek istiyorum:

Hz. Ali’den (ra) Devlet Adamlarına Öğütler adlı kitapta altını çizdiğim önemli yerler

“Onun için biriktireceğin en güzel azık iyiliğe yönelik işlerin olsun.” (s. 10)

“İşlerinin içinden öylesini seçmelisin ki hak hususunda en ortası, adalet itibariyle en yaygını, sonra halkın çoğunluğunun rızasını da en çok sağlayanı olsun.” (s. 11)

“Halkın arasında yanına hiç yaklaştırmayacağın, kendisinden en çok nefret edeceğin kimseler ise, halkın ayıplarını en ziyade araştıranlar olmalıdır. … Evet sen halkının ayıbını gücün yettiği kadar ört ki Allah da senin halkından gizli kalmasını istediğin şeylerini örtsün.” (s. 12)

“İnsanlar hakkındaki bütün kin düğümlerini çöz; seni intikama doğru sürükleyecek iplerin hepsini kes. Sence açıklık kazanmayan şeylerin tümü hakkında anlamamış görün, şunu bunu gammazlayanın sözüne sakın çarçabuk inanma.” (s. 12)

“Zira alkışa ve yersiz övgüye müsamaha etmek insanı büyüklenmeğe sevk eder ve kibre yaklaştırır. Sakın insanların iyisi ile kötüsü, senin yanında bir olmasın.” (s. 13)

“Bu ümmetin ileri gelenleri tarafından işlenerek herkesin benimsediği ve halkın iyi bir şekilde tatbik ettiği güzel bir adeti sakın kaldırayım deme. Bu güzel adetlerin faydasını giderecek yeni bir şey oluşturmaya da asla kalkışma.” (s. 14)

“… alimler ve arifler ile sürekli olarak görüş ve danış.” (s. 14)

“Şerefli bir geçmiş, güzel bir itibar ve iyi hallere sahip ailelerin mensupları ile devamlı ve yakın bir şekilde ilgilen.” (s. 15)

“Hem sakın birinin hizmetini, başkasının hizmetiyle bir arada zikretme.” (s. 16)

“Sonra altından kalkamadığın hadiseleri kestirip atamadığın işleri Allah’a ve Resulüne gönder. … Allah’a gönderin demek, kitabındaki apaçık hükümlere sarılmak demektir. Resul’e göndermek demek, onun toplayıp, birleştiren ve tefrikaya meydan vermeyen sünnetine uymak demektir.” (s. 17)

“Sakın şahsi yakınlık veya tesir altında kalarak hiçbir kimseye vazife tevdi etme. Çünkü bencillik ve tarafgirlik zulüm ve hıyanete götüren iki sebeptir.” (s. 18)

“Sonra bunların icraatını da takip et, arkaları sıra (onları denetlemek için) vefa sahibi ve doğruluktan ayrılmayan gözcüler gönder. Zira onların işleri nasıl gördüklerini böylece gizlice öğrenmen onların emaneti muhafazalarına ve halka güzel bir şekilde muamelelerine sebep olur.” (s. 18)

“Kalkınma olmaksızın vergi toplamak isteyen kimse ülkeyi harabeye çevirir. Halkı helak eder defteri de pek kısa zaman içinde dürülüp kapanır.” (s. 19)

“… senden evvelki değerli valilere hizmet etmiş kimseleri araştırarak, halk arasında çok iyi bir nam bırakmış, özellikle güvenilirlikleri ile tanınmış olanlarını seç.” (s. 20)

“Şayet memurlarının hatasını görürde aldırmazsan kendin utanacak ve ayıplanacak bir duruma düşersin.” (s. 21)

“Bir de her günün işini o gün gör, çünkü diğer günlerin kendisine mahsus işi vardır.” (s. 23)

“… eğer has adamların (danışmanların/hususi memurların) ve yakınlarından biri yasalan çiğnemiş ise senin için ne kadar güç olursa olsun, cezasını eksiksiz icra et. Bu hususta sabır, sebat ve dikkat göster ve davranışın sonunu gözet. Çünkü bunun sonu hayırdır.” (s. 25)

“… barıştan sonra, düşmanından sakın ve hem de çok sakın. Öyle ya belki düşmanın seni gafil avlamak için sana yaklaşmak istemiştir.” (s. 26)

“Binaenaleyh sakın verdiğin sözden dönme; sakın ahdine hıyanet etme, sakın düşmanını aldatma.” (s. 26)

“Birde sakın kendini beğenme. Sakın, nefsinin sana hoş gelen cihetlerine güvenme. Sakın yüzüne karşı övülmeyi isteme. … Sonra sakın halkına yaptığın iyilikleri, onların başına kakma yahut yaptığın işleri mübalağalı gösterme yahut kendilerine verdiğin sözden dönme. Çünkü başa kakma, iyiliği bitirir; mübalağa hakikati söndürür, sözden dönme ise Allah Teala’nın da halkında nefretini celbeder.” (s. 27)

“Görevlendirdiğin kimselerin açığa çıkmış kötülüklerine karşı senden beklenen hareketten habersizmiş gibi davranma. Aksi takdirde başkasının yerine sen cezaya maruz kalırsın.” (s. 28)

“Hiddetine, gadabına (öfkene), eline ve diline hakim ol. Bunların hepsinden korunabilmek için de badirelerden (riskli durumlardan) geri durup şiddetini tehir et ki öfken geçsin de, iradene sahip olabilesin.” (s. 28)

(NOT: Hz. Ali’den (ra) Devlet Adamlarına Öğütler adlı kitabın içeriğinde – bazılarını yukarıya yazdım – yer alan cümlelerden birkaçının yayınevi tarafından özellikle koyu renkle yazıldığını fark ettim. En önemli kısımları sanırım yayınevi editör kadrosu kendilerince koyu renkle belirtmek istemişler, iyi de yapmışlar.)

Görüldüğü üzere Hz. Ali’nin devlet adamları, valiler, idareciler ve yöneten tüm kişiler için yayımladığı bu emirname, çağları aşan öğütleri ile dikkati çekiyor ve bu unvanlara sahip kişilere kullanmaları gereken yönetim ilkeleri açısından ışık tutuyor. Devrinin liderlerinin idareciliğe bakış açısını da gösteren emirname, içerisinde yukarıda bazı örneklerini de verdiğim üzere siyasi, idari, askeri, yargı, iktisadi ve sosyal konularda kısa öğütler verirken son cümlesinde hem kendi için hem vali için hem de Din-i İslam için dua ettiğini görüyoruz.

Hz. Ali’den (ra) Devlet Adamlarına Öğütler Özeti

Hz. Ali’den (ra) Devlet Adamlarına Öğütler adlı kitabın içeriğinde anlatılanları kısaca özetlersek;

  1. Yönetilen toplum içerisindeki herkes birbirine eşit haklara sahip olmalı, ayrıcalıklı sınıf olmamalıdır.
  2. Toplum içerisindeki herkes güvenliğinden endişe etmemeli, zulüm ve baskı yapılmadan huzurlu bir şekilde yaşamaları sağlanmalıdır. Ayrıca kesinlikle halkın malına dokunulmamalıdır.
  3. Toplum içerisine karışılmalı, öfkeyle değil merhametle, iyilikle ve sevgiyle onlara yaklaşılmalıdır. İdareciler her daim vatandaşla bir arada olmalı, yüz yüze konuşarak onları rahatlatmalı, halkın nabzını sokakta tutmalıdır. İnsanların farklı muamele görmeleri engellenmelidir.
  4. Devleti yönetenlerin cimri ve korkak olmamaları sağlanmalı, iyi ve kötü olanlar aynı kefeye koyulmamalıdır. İnsanlara karşı duygusal hareket edilmemeli, akıl ile hareket edilmelidir.
  5. Toplum bir bütün halinde hareket etmeli, böylelikle yönetim sağlıklı bir şekilde yürütülmelidir (toplum eşit ancak farklı uğraşlarla meşgul olanlar var, herkesin görevi farklı, bunlar uyum içinde olmalı).
  6. Devletin iki önemli ayağı olan ordu ve hazine üzerinde ciddiyetle durulmalıdır (en önemli şey ise adalet).
  7. Kurallara uygun bir şekilde çalışan esnaf ve sanatkarlar desteklenerek hazineyi desteklemelerinin karşılığı olarak önleri açılmalı, alışveriş için uygun ortam oluşturulmalıdır.
  8. Orduda görevli olanlar düşmana karşı cesur, zayıflara karşı şefkatli ve cömert olmalıdır. Ordu komutanları tıpkı anne – babalar gibi askerleri korumalı, savaşa hazırlamalı ve her daim hazır beklemelidirler.
  9. Devletin yönetim kademelerinde yer alacak kişilerin işten yılmayan, baskılara karşı dirençli, hatasını kabul eden kişiler arasından atanması elzemdir.
  10. Yönetimde adalet, bürokraside liyakat esas alınmalıdır.
  11. Hakimlerin adalet dağıtırken halka muhtaç edilmemesine özen gösterilerek bağımsız karar vermeleri için gerekli mali kaynak sağlanmalı, verdikleri kararlar da mutlaka denetlenmelidir.
  12. Halk iki kısımdır: Bir kısmı mümin insanlardır ki bunlar senin din kardeşlerindir. Halkın bir kısmı da zimmîlerdir ki bunlar da tıpkı senin gibi Allah’ın kullarıdır. Reaya (Halktan Müslüman olmayan kesim) ve beraya’nın (halkın vergi ve haraç vermeyen Müslüman ve hazır asker kısmı) alım gücü zorlanmamalıdır.
  13. Yardıma muhtaç olan herkes devlet tarafından korunmalıdır.
  14. Barış anlaşmalarında anlaşılan kurallara uygun hareket edilmeli, alınan karara sadık kalınmalı, barış teklifleri uygunsa geri çevrilmemelidir. Bu anlaşmalarda yoruma açık ifadeler kullanılmamalıdır.
  15. Yaşam hakkına saygı gösterilerek haksız yere idam kararı verilmemelidir (adam öldürülmemelidir).
  16. Yapılan iyilikler başa kakılmamalı, verilen sözler mutlaka tutulmalıdır. Devlet işleri aceleye getirilmemeli, zamanı gelince de gevşeklik gösterilmemelidir.
  17. Herkes eline, diline, beline ve öfkesine hâkim olmalı, hiç kimse rencide edilmemelidir.
  18. Geçmişte yaşananlardan ders alınarak bu tecrübelerden istifade edilmelidir.

Hz. Ali’den (ra) Devlet Adamlarına Öğütler adlı eserin her başlığında anlatılmak isteneni özet şeklinde yazmaya çalıştım. Değerli öğütlerin yer aldığı bu kitabı okurken, değişik düşüncelere de daldım: çünkü söylediği bazı öğütleri yaşamımızda ne kadar tatbik ettiğimizi de bir tartmak istedim. Umarım doğru yoldan, insanlara faydalı olacak her türlü işten hakkıyla çıkarız, çıkmaya devam ederiz diye düşündüm. Bu arada Hz. Ali’den (ra) Devlet Adamlarına Öğütler adlı kitabın internet üzerinde farklı tercümelerinin de mevcut (bir kaynakta yirmiden fazla şerhinin olduğunu okudum) olduğunu gördük. Ben buraya herhangi bir tercümeyi eklemedim ancak oldukça sadeleştirilen Server Yayınlarına ait bu eseri sizlere önerebilirim.

Hz. Ali’den (ra) Devlet Adamlarına Öğütler adlı eser günümüzden 14 asır önce bir idarecinin uyması ve hayatına/idareciliğine tatbik etmesi gerekenleri anlatan tavsiyeleri ile günümüzde de geçerliliğini koruyan bir eser. Her ne kadar devlet adamlarına hitap etse de aslında ailenin reisinden insan yönetimine talip olan, sorumluluk üstlenen herkesin ve her kesimin faydalanabileceği önemli bir bilgi hazinesi. Zaman ne kadar geçse de insanlığın bu tavsiyeler doğrultusunda yönetilmeye ihtiyacı olduğuna inanıyoruz ve görüyoruz. Umarım faydalanabilmişizdir.

İyi okumalar.

Hz. Ali’den (ra) Devlet Adamlarına Öğütler adlı kitapta anlamını hatırlayamadığım iki kelimeyi de not olarak yazımın sonuna ekliyorum:

Müstağni ne demek? Dilimize Arapçadan geçmiş olan müstağni kelimesi, istiğna sözcüğünden türetilmiştir. İstiğna zengin olmak ve tamah etmemek manasına gelirken, müstağni de elindekilerle yetinmesini bilen, daha fazlasını istemeyen, tok gözlü kimse demektir.

Hüccet ne demek? Sözlükte “delil, burhan, senet” anlamına gelen hüccet (çoğulu hücec) “bir davanın sıhhatine delâlet eden şey” demektir.

Yazı gezinmesi

Mobil sürümden çık