Indiana Jones ve Kader Kadranı, ilki 1981 yılında beyazperdeye gelen ve zaman içerisinde kült film mertebesine ulaşan, Lucas Film şirketinin en önemli yapımlarından biri olan serinin belki de son filmi. Indiana Jones serisi, Kutsal Hazine Avcıları ile çıktığı yolda zaman içerisinde oldukça fazla hayran kazandı. Devam filmlerinin çıkıp çıkmayacağı uzun süre konuşuldu ve son filmi 2008 yılında çekilen serinin devamı 2023 yılında ancak ekranlarda yer bulabildi. Bu kadar beklemeye değdi mi? Artık ‘sona’ geldi mi? Harrison Ford efsanesi devam edecek mi? Daha doğrusu Indiana Jones serisi devam edecek mi? Gelin bu sorulara cevap aramaya çalışalım.
Ünlü arkeolog Indiana Jones’un başında geçen aksiyon dolu olayların anlatıldığı serinin ilk filminin 1981 yılında beyazperdeye geldiğini ve çok beğenildiğini, zaman içerisinde kendini kült filmler arasında bulduğunu tekraren söylemek istiyorum, çünkü: serinin ilk 3 filminin sonuncusu ‘Son Macera’ adıyla yayımlanmış ve artık ‘sona geldi, tadında bıraktı’ denilerek defteri kapattı sanmıştık. Ancak sanırım “tamamen duygusal” sebeplerle 2008 yılında yeniden sinemaya geri dönen yapım yine aynı sebeplerle aradan geçen uzun zaman sonra yeniden ekranlarda yer buluyor. Senaristliğini James Mangold, John-Henry Butterworth ikilisinin yaptığı filmin yönetmen koltuğunda ise James Mangold yer alıyor.
Indiana Jones ve Kader Kadranı filminin konusundan kısaca bahsetmek gerekirse: 1944 yılında Nazilerin geri çekildiği dönemde Hitler’in tarihi eşyalarını taşıyan hazinelerle dolu tren Berlin’e doğru hareket edecektir ancak emanetler arasında İsa’nın kan izlerinin bulunduğu Longinus’un Mızrağı da bulunmaktadır. Bu tarihi eserin peşinde olan Jones, meslektaşı Basil Shaw ile birlikte trende daha büyük bir emanetin olduğunu fark eder: Arşimet’in zaman düzeneği olan Antikythera. İki meslektaş bu kadranı korumak için ellerinden geleni yaparlar ve öykü bir an da 1969 yılına atlar. New York’ta hayatına devam eden Dr. Jones, emekli olduğu günde vaftiz kızı Helena ile karşılaşır.
Helena’da kadranın hikayesini bilmektedir ve onu bulmak istemektedirler: her iki ikili peşlerinde Nazi kırıntıları ile birlikte ABD – Fas – Yunanistan ve son olarak Sicilya’ya uzanan zorlu bir serüvene yol alırlar.
Indiana Jones ve Kader Kadranı Sinema Eleştirisi
Indiana Jones ve Kader Kadranı ilk üçlemenin yönetmeni olan Steven Spielberg tarafından değil de bir başka popüler kültür ikonu olan Wolverine’nin hikayesine son noktayı koyan Logan filminin yönetmeni James Mangold tarafından beyazperdeye uyarlanmış: her ne kadar bu haliyle doğru bir isim gibi gözükse de bana göre serinin ruhunu tam olarak yansıtmakta başarılı olduğunu söylemek güç. Filmin oyuncu kadrosunda Harrison Ford, Mads Mikkelsen, Phoebe Waller-Bridge, Antonio Banderas, Toby Jones, Thomas Kretschmann, John Rhys-Davies, Boyd Holbrook gibi isimler yer alıyor. Bunlardan İspanyol oyuncu Antonio Banderas dikkatimi çekti ki filmde kısa da olsa İspanyol bir dalgıcı canlandırdı. Aksiyon ve Macera türünde nitelendirebileceğimiz filmin süresi ise yaklaşık 154 dakika.
Indiana Jones ve Kader Kadranı daha öncesinde olduğu gibi yine bol bol Nazilerin yer aldığı bir yapım. Film iki ayrı zaman diliminde geçiyor gibi gözükse de finale doğru başka bir döneme ait kısa bir görüntü de öyküye eklemleniyor. Bol efektlerin kullanıldığı ilk 25 dakikalık bölüm sonrası Soğuk Savaş döneminin zirveye ulaştığı 1969’lı yıllara geçiyoruz ve hikaye devam ediyor. Bir tarafta ABD’nin Ay’a çıkmasının izleyicinin gözüne ABD bayrakları ile sokulması, bir tarafta bunun arka planında Nazilerin olabileceği iması, bir tarafta Kapitalist sistemle alay eden diyaloglar dikkati çekiyor.
80 yaşına adım atan ünlü oyuncu Harrison Ford için bu filmin artık kaçınılmaz bir son olduğunu söylemek mümkün: ancak Kader Kadranı adı verilen son yapım hem heyecan verici bir veda olmaktan uzak, izleyici ile duygusal bir veda imkanını sonuna kadar kullanamayan ve içinde hatırlanmaya değer çok az şey barındıran bir yapım olarak göze çarpıyor. Filmin ilk sahnesi itibariyle (ki 1944’te geçiyor) Harrison Ford’un dijital kopyasıyla karşılaşıyoruz ki bunu bilerek izlemek, teknolojiye farklı bir gözle bakmamıza neden oluyor. Bu “gençleştirilmiş” sahneleri izlerken samimiyetsizlik, sahtelik bas bas bağırıyor: “izlediğimiz, bildiğimiz Ford değil” diyoruz ya o kötü.
Bu “makyaj” kokan sahnelerin neredeyse tamamı efektlerle oluşturulmuş ve bu da dijital bir oyunun sahneleri gibi geldi. Yani filmlerde efekt kullanılabilir, bu normal: beni şaşırtan tamamen böyle olması ve bunu bilerek izlemek.
Filmdeki baş karakterimiz Jones her zamanki gibi klasik oyununu sahneliyor. Ona eşlik eden Antonio Banderas ise belki de kariyerinin en kısa rollerinden birini oynamış gözüküyor. Danimarkalı oyuncu Mads Mikkelsen ise kötü rolünü en iyi, mimiklerini başarılı bir şekilde kullanarak yerine getiriyor. İngiliz oyuncu Phoebe Waller-Bridge ise ana karakterimiz Jones’in hem yoldaşı hem arkadaşı hem de vaftiz kızı olan Helena Shaw karakterini oynarken hikayeye ciddi bir renk katıyor ancak benim açımdan beklentimi karşılayan bir tipi yok düşüncesini hissettiriyor.
Bunun dışında filmde farklı mekanlar, atlama – zıplama – takip – kavga sekanslarını bol bol izliyoruz. Diyalogların çok başarılı olduğunu söylemeden edemeyeceğim: bazı eski filmlere göndermelerin yanında günümüzü yorumlayan sözlerin de olduğunu ekleyeyim.
Filmin kötü karakteri olan Jürgen Voller’in ABD’nin uzaya çıkmasını sağlayan bilim adamı olarak gösterilmesi de ilginç bir diğer detay: tarihi gerçeklere dayanan bu ayrıntıyı özellikle yazmak istiyorum. Çünkü Soğuk Savaş dönemi öncesinde Amerika, Paperclip (Ataş) Harekâtı ile Nazi Almanya’sında görev yapan bilim adamlarını ülke dışına çıkardığını biliyoruz. Özellikle roket ve nükleer fizik alanlarında uzmanların Almanya dışına çıkartılarak Sovyetlerin eline geçmemesi sağlanmış ve elde ettikleri bilgiler ile roket çalışmaları daha da ilerlemiştir. Bu isimlerden en önemlisi ise roketler üzerindeki çığır açan çalışmalarıyla tanınan Wernher von Braun’du. 1969’da Apollo II’nin aya inişinde önemli rol oynamıştır.
Peki bu kadar rastlantı ve Indiana Jones ve Kader Kadranı filmi ile uyumlu ayrıntılar dahilinde Jürgen Voller, Wernher von Braun’un kurgulanmış ya da gerçek bir versiyonu mudur? Bana göre bu operasyonu temsil eden genel bir kurgu karakter.
Indiana Jones ve Kader Kadranı filmine adını veren Antikitera düzeneği hakkında da ufak bir bilgi vereyim: 1900 yılında Yunanistan açıklarında Küçük Çuha adasındaki bir batıkta bulunan ve astronomik konumları hesaplamak için tasarlandığı düşünülen mekanik düzenektir. Ne işe yaradığı konusunda net bir açıklama bulamadım: ancak bilinen en eski çarklı düzenek olduğunu söyleyebiliriz. Hakkında bir çok makale yazıldığını Google araştırmaları sonucunda görüyoruz. Günümüzde bu düzeneğin aslı Atina Ulusal Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor. Tabii şuana kadar elde edilen bilimsel bulgular ve araştırmalar, Antikitera düzeneğinin filmdeki gibi bir işleve sahip olduğunu göstermiyor.
Indiana Jones ve Kader Kadranı filmi Amerika’da gösterimde kaldığı 7 hafta sonunda yaklaşık 173 milyon dolarlık gişe başarısı elde eden ve orijinal adı Indiana Jones and the Dial of Destiny olan filmin IMDB üzerinde bu yazıyı yazdığım dakikalarda yaklaşık 115 bin kişi tarafından oylandığını ve 6.7 puan aldığını ekleyeyim. Ülkemizdeki sinema sitelerinde ise daha yüksek oy aldığını da belirteyim. George Lucas tarafından sinemaya kazandırılan, Steven Spielberg tarafından beyazperdeye aktarılan Indiana Jones serisinin son yapımı hakkında benim kısa yorumum ise “eskiyi hatırlamak adına izlenebilir ancak eski filmlerinin çok uzağında, o ruhu ve aksiyonu çok iyi aktaramayan, tamamen ticari amaçlarla yapıldığı izlenimini bas bas bağıran, ailece izlenebilecek bir film olduğu” yönündedir.
İyi seyirler.
Indiana Jones ve Kader Kadranı filmi: Indy gençleştirme efektleri pek iyi durmasa da ilk üçlemenin nostaljisinden, düşmanlarından ve tarihi olaylarından beslenen ancak ilk üçlemenin gerisinde kalan, biraz teklese de finalde Jones'a vurulan yumruk sahnesi ile güzel bir final yapan film.