Kitap Yorum: İtiraflarım

İtiraflarım

Lev Nikolayeviç Tolstoy sadece Rus edebiyatının değil, dünya edebiyatının en önemli simalarından biri. İtiraflarım adlı bu eseri ise bir nevi denemeler niteliğinde. Kendi hayat hikayesinin ana damarlarından biri olan “inanç” etrafında kurguladığı, gözlemlerini anlattığı kısa bir eser. “Bugün, eskiden olduğu gibi, kişinin hayatına, davranışlarına bakıp o kişinin inançlı olup olmadığını söyleyebilmek mümkün değil.” (s. 6) Kısa dememe bakmayın; içerisinden ansiklopedilerce anlam çıkartılabilecek bir kitap.

İtiraflarım adlı eser ilk olarak 1882 yılında Rus Düşüncesi dergisinde tefrika edilmiş ancak yasaklanarak toplatılmıştır. Eserin ilk kitap baskısı ise 1886 yılında Almanca olarak yazarın denetiminden geçmiş haliyle yayımlanmıştır. Bu da bize aykırı düşüncelerin sadece bugün değil geçmişte de bazılarını korkuttuğunu ve dışlandıklarını gösteriyor. Bizi biz yapan farklılıklarımıza ne zaman müsamaha göstermeye alışacağız?

İtiraflarım kitabı hakkında

İtiraflarım adlı kitap yazarın çocukken şunu giydim, şuraya gittim, şu kişiyle şunu yaşadım, şöyle afacanlıklar yaptım şeklinde itiraflarını içeren basit ve sıradan bir eser değil. “Tüm deliler gibi, ben hariç herkesin deli olduğunu düşünüyorum.” (s. 13) Yazarın hayatının dönüm noktalarını değişimlerini anlattığı kapsamlı ve oldukça cesur içeriklere sahip bir kitap. “Kararlarım neyin doğru neyin yanlış olduğuna dayanmalıydı, insanların söylediklerine, yaptıklarına değil.” (s. 15)

İtiraflarım adlı eserin Karbon Kitaplar’dan satın aldım, çevirisi ideal, kapak tasarımı ve kağıt kalitesi de yeterli.

İtiraflarına çocukluk döneminden, ailesinin onu yetiştirdiği dönemden başlıyor. Çocukluk döneminde hayata bakış açısı ve sorgulayışlarını aktarıyor. Zaten bu sorgulamaları – eseri okuyunca anlayacaksınız – yaşamı boyunca bırakmıyor. Hep sorguluyor.Akıldışı bilgi inançtı, inanç kabul edemeyeceğim tek şeydi.” (s. 46) Bu sorgulamalar bize yazarın ruhsal olarak yaşadığı değişiklikleri de okuyucuya yansıtıyor. Tolstoy kendini o kadar iyi anlatıyor ki, kendi kaleminden onu tanımaya başlıyorsunuz bir süre sonra… Orta yaş bunalımları, yalnızlığı, girdiği cemiyetin samimiyetsizliği, din adamlarını eleştirmesi, sorgulamalarının onu çıkmaza sürüklemesi… Ve tekrar sorgulamalar, hurafelerden sıyrılmalar, sevgiye olan aşırı bağlılığı.

İtiraflarım adlı eser inanç vurgusunun oldukça sık vurgulandığı ve sorgulandığı bir eser. “Hayatın olduğu her yerde inanç vardı, inanç var olduğu ilk günden beri insanlığın yaşamasını mümkün hale getirmişti.” (s. 49) Kaldı ki yasaklanıp toplatılmasının ana nedenlerinden biri de bu olsa gerek. Yazarın abisinin oldukça dindar olması, din eğitimine ailesi tarafından yönlendirilmesi inancını sorgulamaya başlamasına neden oluyor.

Tolstoy kendini büyük düşünürlerle bir tutuyor

İlk başta sorgusuz sualsiz kabul ettiği dogmaları dindar abisinin genç yaşta ölmesi sonrası Tanrıyı sorgulamaya başlamasına neden oldu. Bu nedenle felsefecileri, büyük düşünürleri incelemeye, araştırmaya başlamış. Bir çoğunun görüşlerini benimseyerek hiçliği ve varoluşu anlamlandırmaya, kendi içinde sorgulamaya devam etmiş. Sokrates gibi ünlü düşünürlerin de benzer soruları sorduğunu ve cevap bulamadıklarını anlattıktan sonra kendisini de bu kişilerle yan yana koyuyor. “Güçlü akılların ifade ettiği şey, kendileri gibi milyonlarca insan tarafından düşünülüyor, hissediliyor; ben de bu şekilde düşünüyorum, hissediyorum.” (s. 37) Araştırmalarını derinleştirdikçe çıkmaza girerek, çıkış yolu bulamaz hale geliyor. Ara ara intiharı düşünüyor ama vazgeçiyor.

İnanca bakış açısı ve ahlaki olgunluğa ulaşmak isterken yaşadığı dönüşüm, onu dünyevi beklentileri de sorgulamaya itmiş. Yazar camiasında yaşadıkları, izlenimleri ile bu camianın yozlaşması karşısında kendisinde yaşanan değişimleri anlatarak iç muhasebesini de yapmaya devam etmiş. “Keyfini sürdüğümüz lüksler hayatı anlamamızı imkansız kılıyordu.” (s. 65) O dönemde para kazanmak için yazdığını açıkça itiraf eden yazarın bu eseri genel hatlarıyla inanç ekseninde devam ediyor.

Kendi iç dünyasının yansımalarını bize aktaran Tolstoy, bu eserinde dini inançlara yönelik insani bakış açısını yansıtıyor. Sokrates’in dediği gibi “Bildiğim bir şey varsa o da hiç bir şey bilmediğimdir.” İşte Tolstoy’da bu sorgulamaları sonucunda, benzer sonuca varıyor. Yazarı seviyorsanız, diğer eserlerine geçmeden önce onun iç dünyasını tanımak adına size faydalı olacaktır.

Yaklaşık olarak 100 sayfalık, iki saatte bitirebileceğiniz eser sizlere çok şey katacaktır.

İyi okumalar.

Kitaptan altını çizdiğim bazı diğer sözler;

  • Eğer kendi bakış açılarına göre inanç dünyevi kazançları elde etmenin bir yoluyla, bu insanlar en radikal inançsızlardır, çünkü ortada gerçekten de hiçbir inanç yoktur. (s. 7)
  • Genç bir adamı hiçbir şey düzgün bir kadınla irtibat kurmak kadar şekle sokamaz. (Fransızca, Ç.N. s. 9)
  • Kavuşmak istediğim önü, parayı elde edebilmek için yazıyordum, bunun için de iyi şeylerin üzerini kapatmak, kötü şeylerin havasını atmak gerekliydi. (s. 10)
  • Sadece hayatın bizi zehirlediği kadar yaşayabiliyoruz. (s. 21)
  • Tanrıyı bildiğim sürece, yaşıyorum; onu unuttuğumda, ona inanmadığımda, ölüyorum. (s. 63)

Yazı gezinmesi

Mobil sürümden çık