Kaymakamlık – Kitap İncelemesi

Kaymakamlık Haktan Yücer Roman

Kaymakamlık adlı kitap, Haktan Yücer tarafından kaleme alınan, ilk baskısını Haziran 2021 tarihinde yapmış olan mesleki romanın adıdır. Perseus YayıneviElpis Yayınları tarafından okuyucuyla buluşturulan eser, yazarın – bulabildiğim kadarıyla – ilk ve tek kitabı olarak raflarda yerini aldı. Hakkında fazlaca bilgi bulamadığım romanı, tesadüf eseri, Kaymakamlık sınavı ile ilgili kitap ararken kitap sitelerinde görmüş ve satın almıştım. Uzun zamandır okuma sırasını bekleyen bu kitabı sonunda okudum. Keşke adı farklı bir şey olsaydı diye düşündüm. Bu yazıyı hazırladığım sıralarda söz konusu kitabı güvenilir kitap siteleri üzerinde yaklaşık 39 TL gibi bir fiyata satın alabiliyordunuz. Gelin, son dönemlerde kariyer meslekleri arasında oldukça revaç olan Kaymakamlık hakkında yazılan kitabı inceleyelim.

Öncelikle kitabın yazarı, Selçuk Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümünü okurken, Karaman kampüsünde yaşadıklarından dolayı okulu bitiremeyen ancak Kaymakamlık mesleğini icra etmeyi hayal eden biri olduğunu, önsöz kısmında ifade ediyor ve ekliyor: “Bende birazdan okuyacağınız bu eseri kaleme alırken bütün yaşadığımız olumsuzlukları düşünerek şayet mezun olup devletin hizmetinde bulunsa idik ‘NELER YAPAR, NELERLE KARŞILAŞIR ve NASIL DAVRANIRDIK?’ diye okuyucularımızın huzuruna sunduk.” (Önsöz). Tamamen kendinin kurguladığı eseri de Adnan Kahveci, Ali Gaffar Okan ve Muhammet Fatih Safitürk gibi önemli isimlere ithaf ederek romanına başlıyor.

Kaymakamlık Romanı Kitap İncelemesi

Romanımızdaki kaymakam karakterimizin adı Alparslan Kaşgarlıoğlu. Kendisinin ilk görev yeri olan Karaman’ın Ermenek ilçesine yolculuğu ile başlıyor roman… Kitaptaki kurgunun ise “2005 yılının şartlarına göre normal bile sayılır.” (s. 11) ifadelerinden anlaşılacağı üzere 2000’li yıllarında başında başladığı ve günümüze doğru ilerlediğini görülüyoruz. O dönem itibariyle Selçuk Üniversitesine bağlı bir fakülteden mezun olan yazarın, Karaman’ın ilçesinde karakteri görevine başlatması kendi adına güzel bir tercih. Günümüzde yazarın mezun olduğu fakülte 2007 yılında Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi oldu. Kitaptaki karakterimiz Karaman/Ermenek, Giresun/Tirebolu, Kastamonu Vali Yardımcılığı, Erzurum/Çat gibi ilçelerde görev yapan, görev yaptığı ilçeleri de kısa şekilde tanıtan, onun ağzından hikayeyi takip ettiğimiz bir kaymakamımızdı.

Yazarımız, kaymakamlık mesleğine belli ki gönül vermiş, hayaller kurmuş, hayallerini gerçekleştirememenin verdiği hüznü bu kitabı ortaya çıkartarak bir nebze olsun azaltmak istemişti. Azmini, isteğini kutluyorum; umarım bir gün hayallerine kavuşur. Tam olarak anlayamadığım sebeplerden ötürü okulunu bitirememiş ancak şu an ne yapar, nerededir; hakkında da herhangi bir bilgi yok.

Ancak yazarımız kitabında, kaymakamlık mesleğine giriş için yapılan düzenlemeleri “Fakat son dönemde iktisat ve işletme mezunlarının da kaymakam adayı olma ihtimali pek de hoş karşıladığım bir düzenleme değildi. Çünkü öğrenilen meslekler taban tabana tamamen zıttır. İşletmeciler ve iktisatçılar idari mevzuata ve onların doğasına istatiksel ve fayda artırıcı olarak baktıkları için hukuk sisteminin karlılık değil, halkın vicdanı ve adaleti, devletin merhametini ve gaffarlığını anlama yapılarına sahip olmamaktadırlar.” (s. 20) sözleriyle karakterin ağzından eleştirmekten geri kalmıyor.

Ancak yazarın mesleki anlamda bildiklerinin sadece teoride olduğu, pratikte yapılanları/yaşananları çok iyi bilmediği, mevzuata da tam olarak hakim olmadığını düşünüyorum. Bunun sebebi de bazı yerlerde kaymakamı bir savcı gibi göstermeye çalışması: “Seni şimdi gözaltına aldırıyorum, 72 saat gözaltında kalacaksın.” (s. 69) gibi. Bu cümleyi savcı söyleyebilir ancak kaymakam söyleyemez, kaymakamın gözaltına aldırma gibi bir yetkisi yoktur. Kaldı ki “… beklenen kararname elimize ulaştı. Mutlu bir haberdi, Kastamonu vali yardımcılığına terfi etmiştim.” (s. 71) cümlesinde gözüktüğü gibi vali yardımcılığı bir terfi değildir; vali yardımcıları da kaymakam gibidir, aslında vali yardımcılığı şeklinde bir düzenleme yasalarımız da yoktur, teamülle oluşmuştur, vali yardımcıları da zaten kaymakamın ta kendisidir. Sadece ilde valinin altında çalışırlar, valinin verdiği görevleri yaparlar. Hatta bazı kaymakamlar vali yardımcılığını istemez.

Kaymakamlık adlı romanımızda karakterimizin farklı şehirlerde yaşadıklarını, sorunlara karşı hamlelerini, vatandaşlarla olan diyaloglarını, projelerini, çözüm önerilerini okuyor, takip ediyoruz. Yer yer bürokrasi – siyasi ekseninde dönen olaylar hakkındaki yüzeysel yorumlarını da görüyoruz. Ancak 15 Temmuz’a kitapta adı geçmese de atıf vardı; yazılanlar da bu darbe girişiminden öncesini anlatıyor gibiydi: örneğin üniversiteye kayıt olmak isteyen bir gencin belirli örgütlerin yurdunda kalmasına kaymakam karakterimiz göz yummamış ve “Durumu fark eder etmez, yanımdaki koruma polisine şahısların gözaltına alınması, baba ve kızın yanıma getirilmesi yönünde emrimi verdim.” (s. 76) diyerek gencin ailesine yapmamaları gerektiğini söyleyip, örgüt yurdunun yetkililerini de gözaltına aldırmıştı (tabii gerçekte kaymakamın böyle bir yetkisi yok).

Yine kitabın sonuna doğru bir yıl içerisinde 3 kez görev yeri değişmesi sonrası “Birilerinin, yani daha önce devlete rağmen devlet kuran paralel bir yapının benimle uğraştığından emindim.” (s. 95) sözlerini kullanarak başına gelenlerin müsebbibi terör örgütünü işaret ederek kitabını sonlandırmıştı. Belki de üniversitede okurken başına gelenlerin sebebi de – gerçek hayatta – söz konusu bu örgüttü? diye aklıma gelmedi değil. Yine yazarın, karakterimizin davet ettiği sanatçılar üzerinden şikayet edilmesi ve soruşturma geçirmesi karşısında müfettişe “Cemal Safi, Bedirhan Gökçe, Fatih Kısaparmak, Esat Kabaklı ve Ozan Arif’i gecemize bizzat kendim davet ettim.” (s. 41) sözleriyle cevap vermesi; yazarın ve karakterin milliyetçi tandansta bir düşünceye sahip yapısı olduğunu görüntüsü de verdi.

Kaymakamlık Mesleğini Seviyor Ancak Tam Anlamıyla Bilmiyor

Yazar, kaymakamlık adlı romanımızın son satırlarında ise “İdealizm ve Realizm, siyaset bilimi var olduğundan beri çatışan iki ideoloji. Devletin iki idealist adamı Adnan Kahveci ve Gaffar Okkan. İkisinin de idealleri vardı fakat realist gerçeğin tetikçileri ideallerini söndürdüler, o gün bugündür kimse devlete güvenmiyor.” (s. 93) şeklinde bir cümle kullandı. Ne alaka? diyesim geldi: evet, saydığı isimler idealist isimlerdi ancak devlete neden güvenmeyelim ki? Devlet her daim yaşamaya, güven vermeye devam edecektir; böylesine ulvi bir mesleğe talip olan yazarın, bu şekilde bir cümle kurması yakışmadı diyebilirim.

Gelelim diğer eksikliklere: kitapta çoğu yerde virgüller eksikti, bazı yerlerde de nokta işareti kullanılmamıştı. Kaymakamlık adlı kitapta bulduğum imla hataları ise: “olarak” kelimesinin aynı cümle içerisinde iki kez kullanılması hatası (s. 11), “bunlara” yerine “bunlar” yazmalıydı (s. 17), “doğdu” yerine “doğru” olmalıydı (s. 19), “daha önce” yerine sadece “önce” yazması kafiydi (s. 20), “komutanın” yerine “komutanının” olmalıydı (s. 32), “olan” kelimesini bir cümlede 3 kez kullanmıştı (s. 38), “katımlını” yerine “katılımını” olmalıydı (s. 47), “bir önce” yerine “bir an önce” olmalıydı (s. 52), “zamanının” yerine “zamanını” olmalıydı (s. 63) şeklindeydi.

Ayrıca kitapta cümle düşüklükleri (örneğin; İlçe emniyet müdürünü makamıma davet kaçakçılığı yapan isimleri benimle paylaşmasını rica ettim, s. 16 veya s. 28), devrik cümlelerin varlığı (s. 36, s.39 gibi), aynı kişi için cümlede hem tutuklamış hem gözaltına alınmış ibaresi kullanılması hatalıydı (s. 38), “yollarda” kelimesi gereksiz yere kullanılmıştı, olmamalıydı (s. 50), “çıkmasından” kelimesinin cümle içinde iki kez kullanılması (s. 67), “bu” kelimesinin cümle içerisinde iki kez kullanılması hatası (s. 72) gibi anlatım bozukluğunu gösteren, okuma akıcılığını düşüren cümlelere de rastladık. Yani bu şunu gösteriyor: hem son okuma yapılmamış hem de yazar tarafından metin çok iyi kontrol edilmemişti.

Benim nazarımda kitabın kurgusu kadar yazım ve imla hataları da okuma kalitesi açısından önemliydi. Paragraflar ve konular arasında zaman zaman hızlı geçişler olması, konudan konuya atlanılması da bir diğer eksiydi.

Kaymakamlık adlı kitap, yazarın ilk eseri. Mesleğine olan sevgi ve saygısından dolayı, hayal ettiği Kaymakam karakterini yazıya döküp, anlatmak istedi; bunu elinden geldiğince de iyi yapmaya çalıştı. Eksiklikleri, yanlışlıkları mutlaka vardı: bu haliyle mesleği merak edenlerin okuyup değerlendirebileceği bir eser ortaya çıktı. Tabii ki günümüz gerçekliğini de yansıtan olaylar anlatıldı, bunun yanında sadece filmlerde olur diyebileceğimiz bölümlerde vardı. 95 sayfalık eseri kısa sürede okuyup bitirdim. Mesleği merak edenler mutlaka okumalı, yazara bir şans vermeli ancak daha iyisi yapılabilirdi diye de ekleyeyim…

İyi okumalar.

Yazı gezinmesi

Mobil sürümden çık