Kitap Yorum: Arı kovanına çomak sokan kız

Serinin bilinen son kitabı hediye olarak bana geldiğinde çok sevinmiştim, etrafımda arkadaşlar yaklaşık 800 sayfalık bu kitabı ne kadar sürede okuyabileceğimi tartışadururken ben bu kitabın acaba hangi süprizlere gebe olduğunu düşünüyordum. Bir önceki kitaplarında olduğu gibi yine ‘öven’ cümleler eklenmiş değişik kişilerin ve gazetelerin…

Kitaba isim bulmak konusunda sorun mu var bilemiyorum ama, sözlükleri az karıştırırken bir çok alay konusu cümle görmüştüm bu konuda. :) İlginç seçimlerdi isimler ama gerçekten kitap isimleri konuyla birebir uygun: arı kovanına resmen kızcağız öyle bir çomak soktu ki, her şeyi alaşağı etmeyi başardı. :)

Kitap, kaldığı yerden devam ediyor. Sonlarına doğru, ilk baştaki ayrıntı ve kurgu’nun olmadığını görüyorsunuz. Kitabın başında, her şey o kadar yavaş ve anlaşılır devam ediyor ki, sanki bir filmi sinema salonunda arkanıza yaslanmış büyük bir zevkle izliyorsunuz. Sonlara doğru ise, sanki bir an önce sona gelmek istemiş yazar… Yine her şey güzel, hoş ama ben de sanki aceleye gelmiş izlenimi verdi: mesela SAPO ajanlarına ne oldu, hükümet – basın ilişkisi nasıl gelişti vs. gibi bilgilerde eklenebilirdi. Ama direk sonuca ve kahramanımız lisbeth ile kardeşinin akıbetine kaydı olaylar. Ve o kısımda bir çırpıda bitti zaten.

Kitabı okurken, özellikle isveç isimlerine alışmak biraz zor geldi bana, bazı yerlerde karıştırmaya başladım. Çünkü hem isimleri akılda tutmak hem de özelliklerini hatırlamak zor geldi, isimler zaten zor. :) Keşke daha kolay veya ingilizce isimlerle kitap piyasaya çıksaydı. :)

Merakla beklediğim kitap, yine ‘kadın’ları ve kadın haklarını merkeze oturtarak gizlemiş, aslında sorguladığı sorunların demokrasi adı altında yöneticilerin kurdukları düzenle başkalarını etki altına almaları olmuş. Güzel bir konu, mükemmele yakın bir kurgu, harika bir eser… Ben 2 günde okudum ve bitirdim. :)

İyi okumalar.

Yazı gezinmesi

Mobil sürümden çık