Kitap Yorum: Bıçak Sırtı

bicak-sirti

Polisiye gerilim türünün kraliçesi olarak lanse edilen Tess Gerrıtsen‘in Siliniş adlı romanını bir çırpıda okumuş, bloguma da yazısını yazmıştım. Polisiye gerilim türüne aşkı büyük bir ustalıkla serpiştirdiğini siliniş romanında görmüştüm; Bıçak Sırtı ile bu konuda seviye atladığını söylemem gerek! Cinayetleri bir kenara atarsak; çok iyi bir aşk romanı olacakmış hissi uyandırıyor insanda! Yine de Kate adlı doktorumuzun başına gelenler ışığında ortaya çıkan cinayetler ile beraber gerilimi yüksek bir kitap okuduğumu söylemem gerek.

Hangisi daha korkunç? Sevdiğiniz birini kaybetme mi, yoksa uğruna her şeyden vazgeçmeye hazır olduğunuz hayalleriniz mi? Bu matto ile karşımıza çıkan kitap, genç ve güzel bir kadın olan anestezi uzmanı Kate Chesne’in masada kalan hastasının ölümüne sebebiyet verilmesiyle suçlanması ve sonrasında başına gelen olayları konu alıyor. “Under the Knife” orijinal adını taşıyan ve Martı Yayınları’ndan çıkan roman Gerritsen’in alışkın olduğumuz tarzında yine tıbbi bir gerilim ve polisiye tarzıyla karşımıza çıkıyor. Konu çok değişik gibi gelmeyebilir; ancak macera, avukat (hukuk) ve polis teşkilatı öğelerini de başarıyla içinde barındırıp aşk ile harmanlıyor: işleyiş ve içindeki sürprizler de çok heyecan vericiydi.

Bıçak Sırtı aslında bir çok okurun gözlemlediğim kadarıyla çok başarılı bulduğu bir roman: fakat bana göre durağan ve basit bir konusu var. Gerilime mi odaklanalım, aşka mı odaklanalım derken: sürekli olası ‘katil’ adaylarını aklayıp sonuca ulaşma çabası içerisine çarçabuk girme telaşı okurken sinirlerimi bozdu diyebilirim! :) Fakat bu olumsuzluklara rağmen kalın bir kitabın kısa sürede bitmesi ise şaşırtıcı geldi. Hiç aç değilken dopdolu bir sofrayı bitirmeniz ve kendinizi durduramamanız gibi bir şey bu aslında! Bir ara yazarın aşk romanı yazma gibi bir düşüncesi vardı da yine en iyi olduğu tarzda aşkı da birleştirerek yazmaya karar verdi diye düşünmedim değil! Neden bu kadar aşka kaydı; bilemiyorum: ama betimlemeleri, diyalogları: çok yerindeydi. Keyifle okuyorsunuz; iki aşığın baş başa kaldığı sahnelerde ‘hadi yapabilirsin’ diye kendinizi destekçi konumunda bulabilirsiniz! Doktorları yenmeye and içmiş bir avukat aracılığıyla avukatlığın ne kadar dürüstlükten uzak, paraya mahkum yapıda olduğunu görebilirsiniz. Doktorluğun ne kadar zor ve dikkat isteyen bir meslek olduğunu okuyabilirsiniz. Bunları keyifle okumak ama ‘muhteşemdi’ diyememek üzücü.

Tess Gerritsen’i seviyorsanız ve henüz bu romanını okumadıysanız iyi bir tercih olabilir. Stephen King’in “Tess Gerritsen hepimizin başucu yazarlarından biri.” dediği kitap için aslında fazla söze de gerek yok. :)

İyi okumalar.

Altı çizili cümleler:

”Zaman alıyor…

İyileşmek, unutmak zaman alıyor.”
Bense şöyle diyorum onlara :
Bu iyileşme kayıtsızlık ve unutkanlıkta yatmaz
Onun yattığı yer Senin hatıralarındır.
Denizin tenindeki kokusudur;
Kumda bıraktığın küçük,
kusursuz ayak izlerindir.
Sona eriş diye bir şeyin olmadığının anımsanmasıdır.
Ve sen burada,
Şimdi ve her zaman,
Denizin yanı başında yatarsın.
Aç gözlerini.
Dokun bana.
Güneş parmaklarının ucunda.
İşte iyileştim.
İyileştim.

Yazı gezinmesi

Mobil sürümden çık