Stefan Zweig özellikle kalın ve uzun kitapları okumaktan sıkılanlar için anlamlı eserleri olan biri. Başarısını burada uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. Bu sıralar onun eserlerini birer birer tüketmeye devam ediyorum. 64 sayfalık Bir Kalbin Çöküşü eseri de bunlardan biri. Ünlü yazar bu eserinde Alman vatandaşı Salomonsohn isminde yaşlı bir adamın bir gün ansızın vücudunda bir ağrının başlamasıyla hayatında değişen ve gelişen olaylara yer veriyor.
Eserde yaşlı adamın kızı ve eşinin hastalığında onu ihmal etmesi, umursamaları psikolojik açıdan iyi irdelenmiş. “Yapayalnız ölüp gideceğim. Yapayalnız… Çünkü diğerleri için zaten çoktan öldüm…” (s. 37) Bir babanın/eşin ailesinin ona bakış açısı karşısında yüreğinin ezilmesi, içine kapanmasıyla ölüme gitmesi anlatılıyor. “Doktor yaşlı adamın kalbini kontrol ettiğinde kalbi artık Onu incitmeyi çoktan bırakmıştı.” (s. 52)
Bir Kalbin Çöküşü kitabı hakkında
Zweig, bu eserinde damardan girerek acıyı hissetmenizi sağlıyor. Genelde dram unsurlarına sıkça yer veren yazarın bu eserinde kendinizden daha fazla iz bularak, acıyı daha derin hissedebilirsiniz. Bir Kalbin Çöküşü isimli eserinde yazar, bütün ömrünü ailesi için çalışmakla geçen bir ebeveynin ailesi tarafından yaşadığı ihanet ve yapayalnızlığı anlatılıyor. Finalde yaşadığı buhran, yıkılışı ve sonu sizleri de düşündürüyor. Anlatımın basit sözcüklerle oldukça yalın olması da bir diğer dikkat çekici durum. Başrol karakterin yaşadığı fırtınaları, ruhunda ve benliğinde yaşadığı acıyı bu kadar mükemmel başka yazar anlatabilir miydi? Bilemiyorum. Zweig yine başarılı bir iş çıkarmış.
Eser, eksik kalan bir hikaye gibi olsa da okuyucuyu çeşitli olasılıklar içerisinde gezdirip kendi senaryolarını düşünmeye iten anlatım biçimi ve kurgusu ile dikkat çekiyor. Kısa ama anlamlı bir hikaye. Ebeveyn yönetimi, aile, gençlik, kadın ve aile yapısı konusunda sizleri oldukça kapsamlı düşüncelere itecektir. Günümüz dünyasında ailelerde yaşanan çöküntülerin duyarlı insanlar üzerinde oluşturacağı etkiyi de özetleyen bir yapıda olduğunu da eklemek gerek.
Sonuç olarak Stefan Zweig ortaya dramatik bir öykü çıkarken ihmal, umursamazlık, sevgisizlik gibi konular mükemmel bir şekilde aktarılmıştır. Yazarı severlerin mutlaka okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Özellikle uzun uzadıya eserlere başlayamayanların, otobüste, boş zamanlarda okunacak eser arayanlar için ideal. İçerik kısa olsa da düşündürdükleri ansiklopediler boyutunda…