Rahatladı. Artık güvendeydi, kurtarılmışlardı ve bu yatakhaneye getirilmişlerdi. Artık endişelenmeyecekti. Izdırap Verenler yoktu. Ölüm yoktu. (Kitaptan bir alıntı, sayfa 7)
Ölümcül Kaçış’ta, Kayranlılar bir çok arkadaşlarını kaybetmelerine rağmen labirentten kurtuluyor vegüvenli (!) ellere teslim oluyorlardı. Thomas’ın kayıpları muazzam dereceydi: arkadaşı Chuck artık yoktu mesela. Fakat güvenli sandıkları yatakhanede uyandıklarında yine ilginç olaylar peşi sıra ortaya çıkmaya başlayınca yine ekip halinde hareket etmeye başladılar. Ve artık bir gerçeği öğrenmişlerdi; fare suratlı bir adam diye tabir edilen görevli ile İSYAN’ın yeni bir Deney’inin parçası olduklarını öğreniyorlar. Bu deneyin adı ise: Alev Deneyleri.
Kitabın arka kapak yazısı ise aksiyon dolu, heyecanlı bir kitabın habercisi gibi zaten: Labirent bulmacası çözülünce her şeyin sona ermesi gerekiyordu… Thomas, Labirent’ten kaçışın tüm Kayranlılar için özgürlük anlamına geldiğini düşünmektedir. Fakat İsyan’ın işi henüz bitmemiştir. İkinci Aşama daha yeni başlamıştır: Alev Deneyleri. Kural yok. Yardım yok. Ya başarırsın ya ölürsün. Güneş ışınlarından en fazla etkilenen bölge olan Alev’i geçmek için iki haftaları vardır ve İsyan, işlerini zorlaştırmak için karşılarına binbir türlü tehlike çıkarmaya hazırdır. Arkadaşlıklar sınanacak. Sadakat sorgulanacak. Hiçbir şey kesin değil! Kayranlılar önlerine çıkan tüm tehlikelerle yüzleşmeye hazır olsalar da kurtuluşun tek yolu diğerlerini yok etmekten geçiyor olabilir.
Alev Deneyleri adlı romanda, ilk kitapta kaybettiğimiz karakterlerin yerlerini doldurmak ve kurgunun devamı için eklenen karakterler var: Jorge gibi, Brenda gibi ve Aris gibi. İsyan, bu deney süresince Thomas’a liderlik vermiyor, bunun yerine Minho daha ön planda başlıyor. Deney süresince 2 haftalık süreleri var ve bu süre sonucunda kuzeyde kalan güvenli bölgeye ulaşmaları gerekiyor. Tabii deney olduğu için İsyan’ın hazırladığı zihinsel, fiziksel ve ruhsal bir çok sürprizler var. Izdırap verenlerin yerini alacak canavarın nasıl olacağı da merak konusuydu; buna kitabın son satırlarında cevap buluyoruz. İSYAN hareketinden beklenmeyecek hareketleri de görüyoruz. ‘Deliler’ adlı yeni bir grup ile beraber ‘neden sadece erkekler ve tek kız var ki kayranda?’ sorusunu ekarte edecek şekilde, Kayranlılarla benzer bir deneyden geçen kızlar ekibinin katılımıyla kurgu daha da zengin bir hal alıyor diyebiliriz. Deliler adlı insanların ise Işıl ile beraber ‘kafayı yemek üzere olan’ tipler olduğunu ve ‘zombivari’ bir halde tasvir edildiklerini söylemek mümkün. Genel anlamda dispotik seri, serinin hayranlarını tatmin edecek düzeyde…
Karakterler içerisinde özellikle ilk kitabın ön planda olan isimlerinden Jack’in çok az gözükmesi ve kurgudan defedilmesini çok doğru bulmadım. Jorge’nin kurguya katkısını son kitapta daha net göreceğiz, Brenda ise sır küpü: sürprizlerle dolu olduğu aşikar. Thomas ilk kitaba nazaran daha ön planda fakat Minho karakterini de uzun süre lider olarak takip ettik. Diyaloglar sıradan olsa da esprilerin daha iyi olduğunu söylemek gerek.
Alev Deneylerini okurken her sayfada ‘bir eksiklik’ hissine kapıldım. Heyecan var, diyaloglar ilkine göre daha fazla ve oturaklı fakat kurguda bir sorun var gibi… Yani okurken hep şunu söyledim: bu kitap yerine direk son kitabı yazsaydı keşke. Gereksiz bir uzatma dakikaları gibiydi Alev Deneyleri. Bir romandan çok, sinema senaryosunu okuduk sanki. Bölümler arası kopukluk hissi de cabası. Gerilim dolu sahnelerin ise hiç ‘germediğini’ söylemem mümkün. Bütün bunlar yüzünden ilki kadar sevemedim ama açıkçası serinin sonuna olan merakım daha da arttı.
The Maze Runner serisi, genel anlamda çok uçlarda gezen fakat kurguyu çok iyi harmanlamayı başaramayan, başarılı bir aksiyon ve başarısız bir gerilimi içerisinde barındıran ilginç bir distopik seri. Sonucu tahmin etmek hala zor. Bu yüzden Alev Deneyleri sonrası, son kitabı okumak artık şart oldu.
İyi okumalar.