Kitap Yorum: Mossad’ın Gizli Tarihi ( Gideon’un Casusları )

mossad'ın gizli tarihiİstihbarat tarih boyunca önemini gitgide artıran bir olgu olmuştur ülkeler için; özellikle bu tip konuları irdeleyen filmleri de bizler severek izlemişizdir. Hatta bu yazıyı yazarken sinemalarda ünlü ajan James Bond’un son filmi olan Skyfall oynamaktaydı. Hala popülerliğini kaybetmeyen bu MI6 ajanının hikayesini izleyen milyonlar var. Bu kitapta ise dünyada özellikle 70 lerden sonra sesini sık sık duyuran ve bir çok karanlık olayın arkasında olduğu düşünülen küçük ama büyük ülke İsrail’in casusluk ve operasyon servisi Mossad kuruluşunun tarihini yazarın araştırmaları ve röportajları eşliğinde okuyacaksınız.

Sanal alemde mossad hakkında araştırma yapmak istediğinizde o kadar bilgi çıkıyor ki; hangisinin doğru, hangisinin yanlış olduğunu ayırt etmek gerçekten zorlaşıyor. Bu durumda ise devreye, o serviste çalışanların açıklamaları ile resmi belgeler giriyor. İşte bu kitap; bu belge ve araştırmaları, röportajları bir araya getirip siz okuyuculara yansıtıyor. Benim okuduğum kitap 2005 basımı idi ve daha önceki basımlardan farklı olarak eklemeler yapılmıştı. Sonrasında yeni bir basım yapıldı mı diye kontrol etmedim.

Kitabın yazarı gerçekten bir blog sitesinde yazı yazıyormuş gibiydi; yani yazdıklarını okumadı. Tarihler arasında yaşadığı gel-gitlere bizi de ortak etmesi güzeldi ama mesela 1950 de yaşanan olayı anlatırken birden 1970 lere gitmesi ve sonra tekrar geri dönmek isterken 1960 ları anlatması… Gerçekten bir krolojik sıra yapsa ve ona uygun yazılarını yazsa daha güzel olurdu diye düşünüyorum. Ki bu yüzden çoğu olayı tam olarak kavrayamama gibi bir durumla karşılaşabilirsiniz.

Kitapta Türk istihbarat servisi MİT’in ismi de geçiyor; ayrıca bizi yakından ilgilendiren bir isim olan Mehmet Ali Ağca‘nın Papa Suikastı konusuna da geniş yer verilmiş ve kitabın yazarı açık açık bu olayın arkasında İran olduğunu söylemiş. Bunun dışında bir çok olay konusunda hani haberlerde sıkça duyduğumuz ‘kesin Mossad‘ın işi’ denilen tabiri haksız çıkarma amaçlı bir sürü açıklama yapılmış. Zaten okurken yazarın taraflı olduğu hissine kapıldım; yani terorist diye tabir ettiği kesimin yaptıklarını gaddar bulurken servisin yaptıklarını basit bir çalışma olarak anlatması zoruma gitti; bir de sürekli Mossad’a gelen eleştirileri cevaplamak adına ayrıntılara dalması da kötüydü. Ayrıca kitapta Usame Bin Ladin‘in 11 Eylül saldırıları olayına detaylıca girmemesi de beni şaşırtan bir durumdu. Fakat Prenses Diana gibi bir konuyu etraflıca yazması da güzel bir durumdu.

Daha önce bu tür bir kitap okumamıştım; sıkıcı değildi. Her bölümde farklı bir konuya değindi yazar.

Geçmişte yaşananları hiç olmazsa röportajlarla desteklenen bir kitapta okumak iyi bir deneyim olabilir.

İyi okumalar.

 

 

Yazı gezinmesi

Mobil sürümden çık