Yahudi asıllı Stefan Zweig, son zamanların popüler yazarlarından bir tanesi. Yaşadığı dönemde oldukça popüler olan ve eserleri en çok tercüme edilen isimlerin başında geliyor Zweig. Kısa hikayeleri ile günümüzde de bir çok okuyucunun ilgisini çekiyor. Olağanüstü bir gece adlı eser taşınması kolay, okuması kısa sürecek eserlerden biri. (Zaten birçok eseri de bu şekilde). Avusturyalı bir subayın, savaş sırasında derlediği notlardan oluşturulan eserin olay kurgusu Zweig’e ait değil. Bunu zaten kitabın ilk sayfalarında görüyoruz. Peki Olağanüstü Bir Gece isimli eser nasıl? Okumalı mıyız? Haydi, blog yazısına…
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından basılan 69 sayfalık eser, kütüphaneme eklenmiş oldu. Olağanüstü Bir Gece, arka kapak yazısında da kısaca özetlendiği gibi ana karakterimiz olan Baron Friedrich Michael von R.’in hiç unutamadığı bir geceyi kaleme aldığı, ailesi tarafından edebi eser sanılan ama son gerece gerçek olan bir gününü yazdığı bir eser. Kısa kitapların okuyucu kitlesi daha fazladır ama aslında en uzun olanlar, kısa kitaplardır bir manada. Özellikle bu eser için bu önerme daha da geçerlidir. Çünkü birkaç saatte tamamlayacağınız bu eseri sindirmesi çok uzun sürecektir. Stefan Zweig bunu “Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan, bütün insanları anlar.” sözleriyle anlatır. Okurken karakterin bir günde yaşadığı duyguları sizde yaşayacak ve hayran kalacaksınız.
Olağanüstü Bir Gece Adlı Eser Hakkında
Her kısa eserinde, eserin boyutundan çok sizleri düşündüren Zweig yine basit ama anlaşılır bir eserle karşımızda. Ancak biçiminin yanında sindirmesi zor, düşüncel olarak emilmesi daha da zor olan bir eser ortaya çıkardı. Zweig Baron Friedrich Michael von R.’in başından geçen bu anlamlı geceye olağanüstü bir gece adını vermiş. Hepimizin böyle bir gecesi olabilir ya da olacaktır, zamanı gelmemiştir.
Oldukça fazla özlü söze, altı çizilecek aforizma cümlelere yer veren eser hakkında bir kaç alıntıyı aşağıda paylaşacağım. Örneğin “Soğuk bir kalemi sıcak, yaşayan elime alıp da kuru bir kâğıdın üstünde yaşıyor olduğumu anlatmaya çalışırken kendi göstermiş olduğum cüreti de anlıyorum.” sözü beni çok etkilemiştir. Belki de yazmayı ben de sevdiğimden bana öyle gelmiştir.
Özellikle kısa ama anlamlı klasik eserleri okumayı sevenlerin, listesine eklemesini tavsiye ederim. Otobüs yolculuğunda, trende, uçakta, stresli geçen günlerde tüm sıkıntısını alıp, götürecek cinsten bir eser.
Kitaptan altını çizdiğim bazı yerler;
- “ve şimdi biliyorum ki, kendiyle ilgili durumlar karşısında kayıtsızlaşan herkes (tek çare olarak) bir suç işleyecektir.” (s. 67)
- “Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar.” (s. 69)
iyi okumalar.