Ortaokul sıralarından sonra adım attığımız lise de artık peşimizden gelen ergenliğinde katkısıyla ele avuca sığmıyorduk; ama artık çocuksu hayallerimizin yanında gerçekçi düşüncelerimizde vardı. Bunlar belki de biraz siyasi konular, biraz da sportif konulardı ama kendi gücümüzün farkına da varıyorduk git gide…
Üniversiteye adım atıldığında bazıları üzerindeki liseli ergen çocuk elbisesini atamamış oluyorlardı; ki bundan dolayı askeri hiyerarşi gibi çömez damgasını yiyorlardı. Ama onlarda işin kurnazlıklarını ve bir o kadar da zor olan dersleri görünce, kendilerine bir yol seçmek zorunda kalıyorlardı. Aslında bu yolu kendileri değil, oluşmasına izin verdikleri şartlar onlara seçtiriyordu. Durmak bir şey kazandırmayacağı için ve çokça izledikleri dizilerde yer alan ‘sonunu düşünmeme’ olgusunu içlerinde büyüttükleri için bir yola giriyorlar ve devam ediyorlardı…
Peki ya sonuç?
Sınavların yaklaştığını haber veren sınav takvimine ilk baktıklarında, hafızalarına kazıdıkları tek şey ‘ben bu işi başarırım’ ile ‘bu dersten kesin kalırım’ düşünceleridir. Başarırım dedikleri konu ise; sınava hazırlanma sürecidir. Ki çoğu öğrenci buna uymaz, sınav zamanı gelene kadar hep ‘bugün çalışamadım, yarın çalışırım’ modunda takılır. Bu dersten kesin kalırım konusu ise, ne kadar ileri görüşlü olduklarını göstermez aslında: işin farkında olduklarını gösterir. Ve zaten o dersten kalınır, hatta sınavlara bile gidilmez.
Sınavlara lotolarda hiç bir zaman tutmayan şanslarıyla girer öğrenci bazen; inekler ve öküzler bu kapsamda sayılmaz. Onlar bir çok öğrenciye göre yüksek sayılan notları aldıklarında bile üzülürler; ki sıradaki küfür genellikle bundan dolayı söylenir onlara. Ama bir çok öğrenci, sınavdan sonra ‘daha dün yediğimi bile hatırlamıyorum’ moduna geçer ve ne yaptığını bile bilmez.
Bir de sınav sonrası, içerideki arkadaşlarına yardımcı olmak isteyen tembel öğrenciler vardır; güya telefonla doğruları onlara yollayacak ve yüksek not almalarını sağlayacaklardır. Yapabiliyorlar mı, yüksek not alabiliyorlar mı bilemiyorum; ama büyük ihtimal dışarı çıktıklarında ‘bildiğin soru var mı?’ diye soru sordukları tembel öğrencilerden oluşacaktır: çünkü sınavdan ilk loto oynayanlar çıkar!
Öğrencilik işte…
Kiminin siyasi düşünce etrafında yaptıklarıyla geçer, kimi karikatürler çekip yönetmen olma hayali kurar, kimi ‘elimi sallasam ellisi’ modunda takılır, kimi de hangi kızı düşürsem acaba? sorusuyla gününe gün katar…
Ama bir şekilde okul biter…
Bitirilir…
Elbet birgün.