—- ÖNEMLİ: Yazıyı yazdıktan sonra iki taraftan da gelen yorumlar eşiğinde yazımda düzeltme yaptım; ilk halinden çıkarttığım yerlerin üzerini çizdim ve yazının sonunda gerekli açıklamaları ekledim. Bilginize. —-
KTü de okumak gerçekten zor benim için. Fakat, çevremdeki yaşananları görürken ben de bazen ”neden ben de onlar gibi yapamıyorum?” diye kendime soruyorum. Çünkü, sınavlara girerken bazı öğrencilerdeki rahatlığını görmeniz lazım; elini kolunu sallayıp sınıfa girmeler ve 5 dk da sınavı yapıp dışarı çıkmalar. Durun, orada bitmiyor iş; asıl anlatmak istediğim ondan sonra başlıyor: sınıf kapısında nöbet tutmaya başlayan bu öğrenciler içerden çıkana kapan kurar misali tuzağın başında bekliyorlar ( genellikle bunu bayanlar yapıyor ) ve hemen sorularını soruyorlar: ”aklında kalan cevaplar var mı? emin olduğun cevaplar hangileri?” Bunu yaparken de ellerinde telefon, söylenen cevapları hemen teknolojik ortama aktarıyorlar ve GO seçeneği ile içeride cevapların gelmesini bekleyen muhtemel arkadaşlarına gönderiyorlar. İçeride neler yaşanıyor, kopyacı arkadaş nasıl bir cesaretle telefonu eline alıp yazılan mesajı okuyorlar ; orasını bilemiyorum… Ama beni asıl sinirlendiren nokta… ( Öğrenci arkadaşlar genellikle, öğrenci psikolojisiyle hareket edip öğrencinin tarafında yer alır ama burada mağdur olan öğrenci değil. Ve bu yaşananları anlattığım için lütfen kızmayın; kopya ile bazılarımızın hakkı bile yeniyor. Bunu da düşünün lütfen. )
Şimdi…
Kopya çekmek isteyebilirsin, bunu anlarım. Kopya çekmeyi başarabilirsin de, bunu da anlarım hatta tebrik bile ederim; cesaretine hayranım gibi sözlerde sarfedebilirim. Ama bütün bunları yapıp ( bunun argosunu kullanmayı çok isterdim! ama +18 ) sonra ben haklıyım, ben bilmişin önde gideniyim modunda takılıyorlar ya; beni sinirlendiren ve bu yazıyı yazmama neden olan bu durum işte!.
E be gereksiz insan… E be kendini öğrenci sanan insan…
Kılık kıyafetinin gereksizliği ve bu yüzden yediğin onca lafa aldırmıyorum bile hakediyorsun öncelikle bunu belirteyim içimde kalmasın; ama hakettiğin bir nokta daha var: Sınavda kopya çektiğin bir gerçek ve bu gerçeğe inanmamak uğruna her türlü yalanına rağmen gidip bir de hocayı mahkemeye veriyorsun! Bir de duvarında ki yorumları görseniz, bu insan hakkında vereceğiniz karar herhangi bir doktorun onun hakkında vereceği karardan farklı olamazdı, yazdığı aynen şu: ” Hocamız T.Y yasalarını bilmiyor, yasalardan bir haber… ” Bunu söylediği kişi, bir hukuk hocası; inanabiliyor musunuz?
Duvarında yasalardan felan o kadar bahsetmiş ki arkadaşımız; gören onu hukuk profesörü sanır. Bildiğim kadarıyla sınavlara telefonla girmek yasak; yasak olmasa bile her sınava girdiğimizde gözetmenler telefonların kapanması konusunda uyarı da bulunuyorlar. Hatta bazı sınavlarda eğer telefonunuz çalarsa hemen size kopya muamelesi yaptıkları da oluyor. Bu durumda, olayın kahramanı öğrenci arkadaşımızın telefonunun açık olması ve elinde tutması sizce bir kopya çekme teşebbüsü değil midir?
Yine duvarında mesajlarını kimsenin okuyamacağını vs. söylemiş; yine yönetmelikten pek emin olmadığımdan yanlış bir şey söylemek istemiyorum ama aklımda kaldığı kadarıyla sınav gözetmeni, o telefonla kopya çekildiğini gördüğünde olaya müdahil olan ‘cevapları yollayan kişi’ yi de tespit etmek zorundadır. Yani, kahramanımızın duvarında yazdığı gibi ‘telefonumu açıp, mesajlarıma baktı. özelimi ihlal etti’ gibi tepkileri yersizdir; hocanın kopya çekmeye teşebbüs eden diğer kişiyi bulması da gerekmektedir.
Duvarında, telefonda o an araya karışmış olan erkek arkadaşının mesajlarını da hocanın sorduğunu söyleyen kahramanımız ne kadar haklı bilemiyorum; olayı birebir yaşamadığım için bu konuda yorum yapamayacağım. Ama şu var; empati kuruyorum: o durumda başka biri olsa da, onu ezmek için hocanın yaptığını yapabilirdi. Bunu abartacak bir şey olarak görmüyorum. Ha, hocayı ilgilendirmezdi o mesajlar ama yine aldığım bir kaç duyuma göre hoca böyle bir şey yapmamış, tamamen kahramanımızın uydurmasıymış.
Komik olan durum ise; sınav sorularının resmini çeken bu kahramanımız bunu iyi niyetinden yapmış olması. :) ( duvarında öyle yazmış ) Çok güldüm buna; tüm öğrenciler sırf bu kelimeden dolayı onun arkasında olabilirler; kozunu iyi oynamış: akıllıymış biraz. :)
Bu iş, gereksiz uzadı, uzamaya da devam ediyor. Şimdi diyorsunuz ki; sanane? Sen bu olayın neresindesin? Cevaplayayım: ortasındayım. Çünkü bazı şeyleri biliyorum; mesela bunlardan biri de bu kahramanımızın bu bahsedilen kopya işlerini ve benzerlerini 4 yıldır yaptığını bilmemdir. Olay savcılığa intikal etmiş ama beni zerre kadar alakadar etmeyen bir durum bu. Yasalara güveniyorsak ( ki ben güvenmiyorum şahsen ) bu olayın galibi bellidir: hocamız! Ama, kahramanımızın iletisinde yazdığına göre rektör vs. bu konu hakkında hocamızı suçlamışlar, ayrıca bir kaç yerel gazete de bu konuda öğrenciyi savunan haberler yapmışlar. Keyifleri bilir; bana kalırsa asıl iyi niyeti hoca göstermiş! Kopya çektiğini kabul edip, özür dilemesi gereken öğrenci; hocanın bu kopya muamelesini kaydetmek için mesajların ekran görüntüsünü çekmesini ve kopyaya yardım eden kişiye ulaşmak için son arananlar kısmını bakmasını savcılığa bildirmiş. Hocanın iyi niyet göstergesi de işin bu raddeye geleceğini tahmin edememesinin eseridir bana göre. Ki bunun için dilekçe veren öğrenci, bana göre sonunu hazırlamıştır.
Hoca, bu işin bir şebeke işi olduğunun farkında; rektörlüğün böyle bir konuya müdahil olması ve daha mantıklı kararlar alması gerekirdi. Gün be gün tüm sınavlarda telefon yardımıyla kopyalar çekiliyor; öğrenciler bu durumun farkında ama bir çoğu öğrenci dayanışması yalanıyla sesini çıkarmıyor. Ki bence başkaları zarar görmedikçe istediklerini yapmakta özgürler; ama böyle komik bir duruma düşüp herkesin sevdiği bir hocayı böyle bir şeyle itham etmek ayıptan başka bir şey değil. Rektörlüğün taraf tutmak yerine bu tip olayları durduracak kararlar alması gerekirdi. Neyse ki ülkemizde önemli koltuklara işinin ehli kişiler oturmuyor; evet bazılarınızın dediği gibi: şuan o koltukta oturanlar oranın sahibi, sanane?
Ben olaya dahil değilim, kimliğimde gizli değil: bu kahraman eğer benim karşıma çıkıp, bunu neden yaptın sanane derse cevabım şu olacaktır: her sınav sonrası, bize soru soran ve bu soruları telefonuna kaydedip arkadaşına yollayan bir zihniyetin haklıyım diye böyle geçinmesi; çok ironik bir durum değil mi?. Eğer gerçekten haklıysan, insansan; bir de bunu böyle düşün! Yaptıkların yanına kâr mı kalacak sanıyordun? İşine gelmediğinden böyle yapıyorsun!
Yazımda hocanında, kahramanımızında ismini vermedim; kim oldukları ben de kalsın. Ama ses çıkarılmıyor diye ”istediğimizi yaparız, yasalardaki açıklıklardan faydalanırız, işime gelmeyen bir şey olursa hesabımı sorarım” gibi mantık dışı düşüncelerle hareket edenlerin kimseye faydası yok. Daha ağır konuşabilirdim bu konuda ama yeterli sanırım bu kadarı; çünkü enine boyuna yazmaya kalkarsak bu konuyu daha çok şey yazmamız gerekecek.
Ve son; konu beni ilgilendirmiyor. Farkındayım; ama özgür bir ülkedeyiz: ağzı olan konuşuyor ne yapalım? :)
Saygılar…
NOT: Yazımda da dedim; konuyu derinlemesine incelersek çok şey söyleyebiliriz. Gelen yorumlarda lütfen ‘sığ’ düşünelim. Sadece bu olayı değerlendirelim, özeti de yazının başındadır. Eğitim sistemi vs. olaya katarsak çok şey söylenir yani. :) Kopya çekmenin bahanesi yoktur, bunu da unutmayalım lütfen. Bahaneyi yaratan bizleriz. Sorun önce bizde; biz sorunumuzu çözdükten sonra diğer yanlışlara gözatarız.
23.01.2010 Tarihli Düzeltme aşağıdadır.
Olayın taraflarından hocamızın yorumu yazımın ekindedir; aşağıdaki yorumlar kısmında görebilirsiniz.
Benim numarama ulaşan öğrenci arkadaşımız, durumu başından tekrar anlattı. Resimlerin hocanın eline izinsiz geçtiğini söyledi ve bunları öğrenci dairesine şikayet ettiğini; savcılığa intikal eden bir durum olmadığını söyledi. Kopya çektiğini ve alacağı cezayı kabul ettiğini söyleyen arkadaşımız; olayın bu raddeye gelmesinin sebebinin hocanın kendisi hakkında özele müdahale etmesi ve hakkımda olur olmadık dedikoduların çıkmasına sebebiyet vermesi olduğunu söyledi.
Ben de yazımdaki bir kaç ‘aşırı’ cümlelerin üstünü bu yüzden çiziyorum; fakat hocayı dinlemeden kendisine bu konularda kesin cevaplar veremeyeceğimi ama söylediklerini yazıma ekleyebileceğimi söyledim. Kılık kıyafeti konusunda da iftira atmadığımı ve neden söylediğimi de kendisine açıkladım.
Bu konu hakkındaki son yorumum da bir hakim edasıyla şöyle olurdu herhalde: öğrenci, hocadan özür dilesin. Kopya muamelesi yüzünden gereken cezayı, en az şekilde alsın. Eğer dedikodular ve öğrencinin özel hayatına müdahale söz konusuysa ( Ki burada hocanın elde ettiği verileri nasıl elde ettiği önemlidir. Eğer delilleri karartma gibi bir tehlike düşüncesiyle tüm mesajları elde etmişse haklıdır. Şöyle empati kurulabilir: bir olay mahalline gelen bir polis, delillerin kararmasını engellemek için tüm bölgeyi kapattırabilir. ) hocanın gereken uyarıyı alması sağlanabilir.
İki tarafı dinledikten sonra olay konusundaki yorumları siz arkadaşlara bırakıyor; bu olay konusundaki son sözlerimi söylemiş oluyorum. Umarım her iki taraf açısından hayırlı bir sonuç olur.
Başlığı da biraz daha iyimser bir seviyeye indirdik. :)
Yazıdaki tüm yanlışlıklar, abartılar, yanlış bilgiler, eksik bilgiler tarafıma aittir, benim suçumdur. Mazur görüp, yazının genelini değerlendirmeyi deneyin. Karşınızdaki yazı, Kişisel bir blog yazısıdır.