Amerikan filmlerinin bir çoğunda, kendi topraklarında yaptıkları insanlık dışı hareketleri eleştirip finalde yine bir arada yaşayabilecekleri izlenimi verdikleri sahneler revaçta olur. ‘Zenci’ tartışmalarının yaşandığı ikinci dünya savaşı sonrasını anlatan filmde, Amerika da belkide dünya ile benzeşmeyen şekilde aşırı sevilen Beyzbol liginde ilk defa oynayan bir siyahinin başına gelenleri izliyoruz. Harrison Ford Dodger’ın yenilikçi genel müdürü olan ve Robinson’u ilk defa ligle tanıştıran ve yükselmesine yardımcı olan Branch Rickey’i – ki bunu başarıyla gerçekleştiriyor. Biraz X-Men’deki Magneto’yu andıran bir yüz ifadesi olsa da rolünü mükemmel oynuyor. Kendisini ünlü eden İndiana Jones veya Star Wars’taki oyunculuklarından çok farklı olan bu roldeki oyunuyla bana göre Oscarı hak ediyor. – Chadwick Boseman ise büyük liglerdeki renk engelini aşan ilk siyahi adamı yani Robinson’u – biraz acemi olsa da rolünün altından başarıyla kalkıyor. – canlandırıyor. Özel hayata pek girmeden; bu renk ayrımının tribünlerden veya yerel halktan ziyade takım ile ligin bütününe nasıl adapte olduğunu izliyoruz film boyunca…
” Dolar ne siyah ne beyazdır; yeşildir. ” sözü çok anlamlı geldi bana. Ayrıca Robinson’un isminde yer alan ” Roosevelt ” ikinci adı da aklıma kötü kokular getirdi. Wikipedia’da ise oyuncu hakkında türkçe bir kaynağın olmaması eksiklikti. Hayatını daha derinden okumak isterdim. Yine de ekranda canlı kanlı olayları takip etmek değişik bir duygu. Kendisi hakkında bazı extra bilgilere film bittikten sonra ulaşabiliyoruz: 42 numaralı formasının – ki filmin ismi giydiği formanın numarasından geliyor anlaşıldığı üzere – emekliye ve doğal olarak müzeye kaldırılması, 6 kez all star kadrosuna seçilmesi, ulusal onur listesine yazdırılması gibi bir çok şey var ama en ilginci ve hoşuma gideni ise bir vakıf aracılığıyla öğrencilere yardımda bulunması oldu. :)
Fazla aksiyonun olmadığı, sıkıcı ve bir o kadar da durağan bir film ama filmde seneler çabucak geçiyor; filme kendinizi kaptırdığınızdan zamanın nasıl geçtiğini anlamayabilirsiniz. Bu arada filmde olmayan çok enteresan bir bilgiyi sizinle paylaşıyorum: Jackie Robinson‘un gerçek anlaşmasında şu madde varmış; “Eğer insanlar sana tükürürse şikayet etmeyeceksin.” Ve bir bilgi daha: Lucas Black’ı Hızlı ve Öfkeli filminden sonra ilk defa bir filmde tekrar izleme fırsatım oldu. Üstüne pek görev düşmedi ama onu görmek de iyiydi yine de… :)
Benim puanım 10 üzerinden 7. İyi seyirler.