Sinekritik: Ali

will-smith-ali-movie

O Cassius Clay olarak doğdu. Nam-ı diğer Muhammed Ali. Tüm dünya onu Muhammed Ali olarak tanıdı. Efsanevi boksörün ölümü sonrası, hayatıyla ilgili bir çok video ve belgesel izleme şansım oldu; bunlardan bir tanesi de birçok dalda ödül kazanmış olup, MTV Film Ödüllerinde Will Smith’e En İyi Erkek Oyuncu ödülü kazandıran “Ali” adlı yapımdı. 60’lı yıllardan itibaren ringlerde fırtına gibi esen ve otoriteler tarafından gelmiş geçmiş en iyi boksör olarak nitelendirilen Muhammed Ali’nin sinemaya aktarılan biyografi tarzı filminin, çok başarılı olmadığını fakat Will Smith’in “Ali” karakterini canlandıracak yegane insan olduğunu gördüğüm bir yapım vardı karşımda…

Ali filminin konusuna gelince; 1960’lı yıllarda ringlerde fırtına gibi eserek, otoriteler tarafından gelmiş geçmiş en iyi boksör olarak nitelendirildi. Yıl 1964… Cassius Clay azılı rakibi Sonny Liston’ı yener ve boksta dünyanın en iyisi olma ünvanını kazanır. Ardından gelen on yıl boyunca ünlü boksör tüm dünya tarafından tanınan efsane bir kişilik haline gelir. Tüm dünya tarafından ilgiyle takip edilen efsane boksçu müslümanlığı seçerek bir kez daha tüm ilgiyi üzerine çeker. O artık Muhammet Ali’dir ve halen daha boks evreninde mucizeler yaratmaktadır, ta ki Vietnam Savaşı’na katılmayı reddedene kadar… Vietnam Savaşı’na gitmeyi red ettiği için elinden alınan şampiyonluğunu tekrar geri kazandı. Müslümanlığı seçerek Muhammed Ali adını aldı. Medyanın ve kadınların sevgilisi oldu. Film, yapımcısına 2001’in sonu ve 2002’nin başında beyazperde de kaldığı süre boyunca $50 061 000 dolar gişe geliri sağlayan bir yapım.

Muhammed Ali, islami yönüyle de tanınan bunun yanında özgürlüklere karşı olan bir insan olarak bilinir, bilindi. Fakat bu yapımda daha çok “kadınlarla olan ilişkisi” üzerinde duruldu. Nerede Ali’nin o ünlü sözleri? Nerede islam için, hak ve özgürlükler için olan mücadelesi? Araya 1 – 2 tane serpiştirilmiş, onun dışında “kadınları” nasıl tavlamış hep onu izledik. Ya boks sahneleri? Rezalet! Zaten filmin yarısının Malcolm X ile olan ilişkisini anlattığını da eklemek gerek; bütün bunlar bir araya getirildiğinde, Ali’yi övmek için mi yoksa yermek, yerin dibine sokmak için mi bu filmi çektiler, düşünmedim değil! Filmde Muhammed Ali’nin dünya görüşlerine yeteri kadar yer verilmediğini düşünüyorum. dövüş boks sahneleri çok yapmacık bunun yanında senaryo metni de acizdi. Böyle bir oyuncu kadrosu varken efsanevi ağır siklet boks şampiyonu Muhammed Ali’nin hayatı iç edilmemeliydi!

Onun filmde de yer alan o ünlü sözlerini sizlerle paylaşmak istiyorum: “Asker kaçağı değilim. Ne bayrağımızı yakıyorum ne de Kanada’ya kaçıyorum. Burada kalacağım. Beni hapse mi tıkmak istiyorsunuz? Olur, istediğinizi yapabilirsiniz. 400 yıldır zaten hapisteyim. Üç beş yıl daha yatacakmışım ne çıkar. Ama katillere yardım edip fakirleri öldürmek için 15,000 km’lik bir mesafe katetmeyeceğim. Ölmek istesem, burada ölürüm. Şimdi, sizinle kapışarak ölürüm. Benim düşmanım sizlersiniz. Çinliler, Vietkonglar veya Japonlar değil. Özgürlüğümü istediğim zaman bana karşı çıktınız. Hakkımı aradığımda bana karşı çıktınız. Eşitlik istediğimde bana karşı çıktınız. Benden bir yere gidip sizlerin uğruna savaşmamı mı istiyorsunuz? Ben haklarımı ve dinî özgürlüğümü elde etmeye çalışırken sizler bana Amerika’da bile destek vermediniz. Kendi memleketimizde bile beni savunmadınız. “(Muhammed Ali)

Filmin iyi noktalarına gelirsek; will smith ve jamie foxx gerçekten rollerinin hakkını vermişler diyebiliriz. Biyografi zor bir iştir; herkes üstesinden gelemez. Bir kişinin bilmem kaç yıl süren hayatını 2-3 saate sığdırmak o kişiyle sanki bir iki saat sohbet edip tanımaya çalışmaya benzer. Bu kadar farklı ve dolu bir hayatı 2,5 saate sığdırmaya çalışmayı yönetmen başaramayıp, vasat sularda kalıyor ne yazık ki. Gandhi veya filmde de yer alan Malcolm X’in hayatının anlatıldığı film, iyi biyografi örnekleriydi; fakat Ali kesinlikle öyle değil.

İyi bir yönetmen, iyi bir oyuncu ve iyi bir hikaye. Fakat Kötü bir senaryo, kötü bir kurgu, kötü dövüş çekimleri ve de kötü (hatta berbat ) müzikler. Yüzyılın sporcusunun hayatı böyle çekilmemeliydi. Film çok gereksiz bir şekilde fazla uzatılmış. Eğer bu film bu kadar uzatılacaksa çok daha fazla ayrıntıya girilebilirdi. Fakat ayrıntılara hiç yer verilmemiş. Konu yüzeysel, sığ ve de sıkıcı anlatılmış. 

Efsanevi ismin hayatına yakışır efsanevi bir filmin çekilmesi dileğiyle…

Belki de hayatı efsaneydi, beyaz perde de değil, canlı olarak yaşandı?

Kim bilir…

İyi seyirler.

Yazı gezinmesi

Mobil sürümden çık