İlk filmde kötü adam Gru, birbirinden tatlı 3 kızı evlatlık olarak almış ve kötü geçmişine bir son vermişti. Artık o bir babaydı. Kızlarını deli gibi seviyordu. Ki bu kıskançlığı ve sahiplenmesi; izlerken çok tatlı ve komik geliyor izleyiciye: filme olan ilginin bir sebebi de bu belki de… Gru, artık ticarete adım atmış, kötü işlerden kendini uzak tutuyordu. Ta ki çok gizli bir ilacın, üretildiği merkezle beraber çalınmasına kadar… İlk akla gelen kişi kendidir: çünkü dünyamızın uydusu ayı bile çalmayı başarabilen bir hırsızdır Gru! Fakat gizli örgütle işbirliğine gider ve bu ilacı alan kişiyi bulmaya koyulur. Tabii bu sırada arkadaşları ve daha çok da evlatlık edindiği kızları tarafından bir eş bulması için sürekli sıkıştırılır. Her ne kadar istemese de karşısına çok iyi bir fırsatın geldiğini de görmektedir. Artık onu kazanmak ve kızlarını güvende tutmak için kötü adamı bulmak ve yakalamak zorundadır.
2010 yılında Çılgın Hırsız filmi en iyi animasyonlardan biri olarak ön plana çıkmıştı; bunda tabii ki evlatlık kızların yanında Gru da yaşanan o inanılmaz değişim ile karakterinin büyük bir etkisi vardı. İkinci filmde Gru biraz daha bizden biri oldu: korkulan ya da dikkatle takip edilen birinden ziyade herkes gibi olmuştu. Bu belkide handikap ama insan doğası böyle değil mi? İyi olan pek dikkate alınmaz. Agnes’in sempatikliği ise herkesin sevgisini kazanacak cinsten. İlk film kadar başarılı olmasa da; animasyon sevenlerin ilgiyle izleyebileceği bir film olmuş. Özellikle minyon karakterini düşünen insanı kutlamak gerek: nereden geldi ki aklına? Gerçekten müthiş bir hayal dünyası olmalı!
Ama benim açımdan filmde eksi puan alan çok şey var: mesela sürekli çocukların yaşlarından büyük işlere soyunmaları sorunsalı! Bir çocuk filmi gözükse de ben bu tür filmlerin çocukların izlememesi gerektiğini düşünüyorum. 5 yaşındaki çocuktan çıkmak lafını duymak? Bu kadar düşmemeli. Daha toylar, sevgi nedir bilmezler, acı nedir bilmezler… Alttan alttan böyle bir şeyi küçük ve temiz beyinlere empoze etmek yanlış! Hayat okulunu ve hayatın acımasızlığını tatmamış bireyleri böyle yönlendirmek yanlış. Yetişkinler ilgiyle ve kahkaha atarak izleyebilirler ama çocukların izlememesi taraftarıyım. Arka planda çocuklar için çok iyi katkılar sağlayacağını düşünmüyorum.
Bu arada filmin seslendirme kadrosunda Al Pacino gibi ünlü isimlerde var. Türkçe dublajının da en az orjinali kadar başarılı olduğunu söylemeliyim. Agnes’i seslendireni de yakalayıp yanaklarını sıkmak gerek.
Puanım 10 üzerinden 5.
iyi seyirler.