Animasyon çizgi filmlere olan ilgim hat safhada; yapanların başarısından mı bilmiyorum ama: daha samimi geliyorlar bana… İşte buna örnek olabilecek bir animasyon film daha..
Asi bir genç olan Jim Hawkins, çocukluğundan beri uzay masalları okumayı sevmektedir; en sevdiği masal ise define gezegeniyle ilgili olandır. Her gece bu masalı tekrar tekrar okuyup ( aslında okumuyor, resmen izliyor! Güzel olmuş bu bölüm.. ) uykuya dalmaktadır. Ruhunda olan asilik, onu diğer işlerden alıkoymaktadır; fakat annesi bu durumda çok üzülmekte ve onun için her şeyi yapmaktadır. Fakat bizim ele avuca sığmaz çocuğumuz Jim Hawkins bir ara tam duruldu diye annesini de umutlandırmışken; yine polislere yakalanır ( Polis robotlar gerçekten komikti! ) Tam annesinden azar işittikten sonra bunalım takılmaya başlarken, kader ona güler: kimliği belirsiz bir adam ona bir emanet bırakıp son nefesini verir; bu emaneti aldığı sıra işlettikleri hana cyborg ve uzaylılar tarafından bir saldırı yapılır ve kaçmak zorunda kalırlar. Fakat eski aile dostlarının yanına gittiklerinde jim’e verilen emanetin define gezegenine giden yolu gösterdiğini anlarlar. Dostları bu iş için finansmanı sağlayacağına söz verir ve yolculuk başlar… Yolculuk boyunca bir çok şeye şahit olan Jim sonunda belki de isteklerine kavuşamaz ama yaşadığı sürece yapmak istediği macerayı tamamlamış olmanın rahatlığıyla tekrar annesiyle işinin başına döner!
Evet, güzl bir kurgusu var aslında; ama beni cezbeden ara sıra yaptıkları güzel espriler oldu. Bir de filmin yapımcıların hayal gücü gerçekten ilginç: uzayda bile gece/gündür olayını yaptılar ya helal olsun! ayrıca oksijen sorunu yok, dev yıldız patlamalarından kara deliklerden hiç etkilenmeden geçti kahramanlarımız! Ve neden yaptılar pek anlamadım ama maymunlar gezegeni filmini bilirsiniz; bu animasyon filmin ana karakterlerinden bazıları da insan değil: uzaylı mı diyelim, canavar mı diyelim bilmiyorum ama bizim dilimizi konuşuyorlar. Aynı maymunlar gezegeninde olduğu gibi. :)
Filmde bir canavar vardı, adamım o benim! ” Gazca ” konuşuyor. :) O bölüm sizi de güldürecektir.
Filmin kurgusu her ne kadar güzel olsa da ; bilindik aslında… Bir ana karakter: hayattan bezmiş, yapmak istediklerini yapamamanın verdiği eziklik. Ve gün gelir şans ona gülür: yapmak istediklerini bir bir yapar ve sonunda mutlu olur. Sinbad gibi filmlerde de gördüğümüz şeyler bunlar; fakat konusundan ziyade hayal gücü ilgimi çok çekti diyebilirim film için. Bir de ilginç karakterler vardı. O her şekle giren minik şeyden bir tane de benim olsa. :)
Filmin içeriğinde herkesin özünde ” insan ” olduğu vurgusu yapılıyor; kötü karakterin bile içinde bir vicdan taşıdığı gerçeği işleniyor. Belki de bu yüzden filmin sonu hakkında tahmininiz daha film bitmeden belli oluyor ve doğru çıkıyor. :)
Türkçe dublaj olarak izledim, gayet güzeldi. Zaten sinbad tarzı filmleri çok seviyorum; bir de bilgisayar efektleri kullanılmadan eski yoldan yapılan çizgi filmler daha samimi oluyor. Bilgisayarla yapılan ya da tamamen 3 boyutlu filmler gerçekçi gözükmüyor bana.
Filmden çok şey beklemeyin ama çocuk,genç, yaşlı herkesin boş vaktinde izleyebileceği, eğlenceli, zamanınızı iyi bir şekilde öldürebileceğiniz bir film… Benim puanım 7.5
Filmle ilgili bir kaç resim:
Filmin Fragmanı ( ingilizce )
Link: