William Joyce‘un ünlü çocuk kitapları serisinden uyarlanan filmin konusuna gelince; ‘Kara’ adıyla tanınan kötü bir ruh insanlığın umutlarını ve inandığı değerleri yok ederek dünyaya hakim olmak için harekete geçince, Kuzey (Noel Baba), Diş Perisi, Uyku Perisi, Paskalya Tavşanı ve Jack Froust’tan oluşan ölümsüz bekçiler de ona karşı güçlerini birleştirme kararı alırlar. Kara, dünyamızı çepeçevre sarıp insanlığa korku yaymaya başladığında, dünyadaki tüm çocukların umutları, inançları ve hayalleri Efsane Beşli’ye bağlıdır. Rus Kazak askeri Kuzey, doğa bekçisi Avustralyalı Paskalya Tavşanı, yarı insan, yarı sinek kuşu olan Diş Perisi, güzel rüyaların yaratıcısı Uyku Perisi ve ölümsüz Jack Frost sadece çocukları değil büyükleri de peşlerinden sürükleyecek bir maceraya doğru atılacaklardır…
Film çok karmaşık ve benim bakış açımdan gençliği çok farklı şekilde yönlendirip, özünü ve gelenek-göreneklerini sorgulayacakları boyutta karşılarına çıkıyor. Bu da beni filmi izleyen Türk izleyiciler açısından açıkcası endişelendirdi. Modern misyonerlik bu olsa gerek! Bizim çocuklara ancak sömestr tatili eğlenceliği olarak sunulan Efsane Beşli (Rise of the Guardians) aslında bir Noel filmi. Hristiyan geleneğinde çocuklara anlatılan her türlü hayali kahraman ve batıl itikattan besleniyor temel olarak. Noel Baba, Diş Perisi, Paskalya Tavşanı (Easter Bunny) ve Uyku Perisi (Sandman), her biri kendi görevini yerine getirmek suretiyle çocukları mutlu eden dört muhafız bu filmin dünyasında. Bu görevler de Noel’de hediyeler getirmek, düşen dişleri yastık altından almak, paskalya yumurtalarını saklamak ve çocukların gözlerine kum serperek güzel rüyalara dalmalarını sağlamak. Bütün çocuklar, onlara inanarak büyüyor. Ve sanki bütün Hıristiyan çocukların mutluluğu, huzuru ve hatta geleceği bu inancın muhafaza edilmesine bağlı. Herhalde bizdeki öcünün karşılığı olan Pitch (Black) çocukların inandığı her şeyi tek tek yok etmeye başlayınca, bir tür tanrı figürü olan Aydaki Adam ekibe beşinci bir isim eklenmesine karar veriyor. Beşliyi tamamlayan, Jack Frost. Kışı temsil eden, soğuk ve buzlanmayla beraber gelen bir başka Hristiyan miti yani… Bu zoraki beşlinin zifiri karanlığa, yani Pitch Black’e karşı mücadelesi, renkli ve oyuncaklı bir macera filminin konusu.
Bir KUNGFU PANDA, bir SHREK veya bir BUZ DEVRİ kadar olmasa da son zamanların en iddialı animasyon filmlerinden biri olduğu kesin. Kurgusu iyi; 200 milyon dolarlık bir yapımdan söz ediyoruz sonuçta. Filmlere emek açısından bakarsak, fazlasıyla övgüyü hak eden bir animasyon: tabii ki filmi çeken veya romanı yazanın düşüncelerini barındırması kadar doğal bir şey yok ama sinema sadece belirli bir kesime hitap etmiyor, işte bu yüzden eleştiriler bu noktada başlıyor. Paskalya? Noel? Bunlar bana saçmalık olarak gelen şeyler: benim çocuklarım bunları izleyip neden kafası karışsın ki? Çocuk bu… Ağaç yaş iken eğilir hesabı, böyle bir yapılanmayı ben modern misyonerlik çalışması olarak görüyorum…
Yapılan bir emek var, çok iddialı bir kadrosu var, senaryo ve kurgu çok güzel ama eleştirdiğim noktalar nedeniyle hoşuma gitmedi. Bir amerikalı olsam tamam: 10 üzerinden 8 puanı hak eden bir yapım olabilirdi. Ama bu şekilde en fazla puan 6 puanımı alacak. :)
Çocuklara izletmeyin ama her şeyin farkında olan ‘siz’ tabii ki eğlenceli bir zaman geçirmek için izleyebilirsiniz veya filmi çocuğunuzla izlerken ona gerçekleri anlatarak bilgilenmesini de sağlayabilirsiniz.
İyi seyirler.