Sinekritik: Ejder Kapanı

Daha önce benzer bir film hakkında yorumda bulunduğum için ” adalet ” konusunda bu film için konuşmak istemiyordum ama şunu belirtmekte fayda var: bazen adaleti kanunlar doğru bir şekilde sağlayamıyor; yetersiz kalıyor… ” Hiç kız kardeşin öldürüldü mü? ” gibi sorular artık cevaplanamaz düzeyde ve bu suçları işleyenlerin cezaları ortada…

Ki ülkemizde adam öldüren 2-3 yılda çıkarken baklava çalan çocuk 23 yıl ceza alabiliyor; bu mu adalet? Değil… Ama biz ne yapıyoruz bu durumda?. Hiç bir şey!

Filme dönecek olursak 22 ocak tarihli bu filmi ben de ilk günden izleme fırsatı buldum arkadaşım sayesinde… Aynı gün gösterimde olan başka filmlerde olsa hatta kutsal damacana 2 gibi bir başka tercih edilebilecek film olsa da yine de ejder kapanı niyetiyle sinemaya gittiğim için bu filmi seyrettik, eh memnunuz biz!

Filmin konusunu uzun süredir filmi merak edenler internetten okumuştur: kızkardeşi tecavüze uğrayan ensar’ın üzerinden polis teşkilatının yaşanan cinayetleri çözmek için sürdürdükleri çaba ve şaşırtıcı bir son!.

Filmi izlerken sizde şu tespitime katılacaksınız: filmin ilk molası verildiğinde sinema salonunda o an yer alan herkes aynı şeyi tekrarlıyordu ” sonu belli oldu daha 5. dk da, film hiç iyi ilerlemiyor. ” Evet, cidden o ana kadar çok sıradan gidiyordu film ve aslına bakarsanız bizi kapana düşürmeseydi yönetmen filmin sonuda dahil her şey belli olmuştu sanki… Bazı zorlama sahneler vardı, gereksiz sahneler… İlk yarı bittiğinde çok kişi sıkıldığını belli eder tavırlar sergilemeye başladı ki hatta ben de bir an olsun salondan çıkmak için ” su almaya gideyim mi? ” diye düşündüm ama çok kalabalıktı salon, kalkmadım.

Tarantino filmlerini izleyenler ya da adalet peşinde filmini izleyenler bu filmle aralarında çok bağlar kurabilirler; o yüzden belki de sıkılacaklardır bir ihtimal. Fakat en önemli farkı bu filmde biz ” katille – kötü adamla – adaleti sağlamaya çalışan adamla ” beraber her şeyi yaptığımızı sanıyoruz… Yani mesela adalet peşinde filminde çok zeki komplolar kuran ve bunları aniden yapan zeki bir baba ile birlikteyiz; fakat bu filmde biz ” gerçek katili ” filmin sonuna kadar tahmin bile edemiyoruz..

Yönetmen uğur yücel film için nerdeyse hep akşamları seçmiş, neden bilmiyorum… Sin city havası mı katmaya çalıştı ne? Ve yağmur çoğunlukla vardı. Herhalde kendisi için yağmur ve akşam çok anlam ifade ediyor =)

Oyuncu kadrosu güçlü bir film diyebiliriz; zaten nejat işler’e aslına bakarsanız fazla bir iş düşmemiş. Kenan İmirzalioğlu ile Uğur Yücel yeterli idi zaten; Ceyda Düvenci’ye pek iş düşmedi. Berrak Tüzünataç’a bence podyumlar daha yakışıyordu; film endüstrisinde iyi bir yer alması için daha çok ekmek yemesi lazım diyebilirim ama güzelliği bile film için yeterli bir unsurdu. Açıkcası filmi izlerken ben ilk başta filmin berrak üzerine kurulu olduğunu ve finali onun yapacağını çok düşündüm ama olmadı. Çünkü filmin başındaki ilk sahnede nejat işler bir kızı vurmamıştı ve bu kız berrak’a çok benziyordu; neden vurmadığını öğrenemediğimiz gibi sonuca da filme de etki etmeyen bir gereksiz sahne olmaktan öteye gidemedi bu sahne…

Kenan İmirzalioğlu filmde urfalı bir polisi canlandırdı ve benim izlediğim filmleri içerisinde kabadayı’dan sonra ikinci defa böyle bir rolde kendisini izledik; sonu da iki filmde de aynı oldu zaten =) Bıyıklı halini ise yandım ali’den sonra tekrar görmek güzeldi, yine sert bir delikanlıyı oynadı ama bu endamda bu yakışıklıkda birinin bu kadar amatör çapkın olması ne bileyim; imkansızdır herhalde ama o rolü bile hakkından gelerek oynadı diyebilirim: tabii finale doğru bombayı patlattı =) Şive yapmaya çalışılarak oynanan oyunlardan hoşlanmıyorum pek çünkü gerçekçi olmuyor; kenan’da da benzer durum oldu çok sırıtmasa da… Çünkü o güldüğü an tüm her şey insanın gözünde bitiyor… Gerçeği görüyorsun o zaman sanki =)

Filmin cinayet işleme sahneleri için yabancılarla çalışıldığı ortada sanki, bu konuda bilgim yok ama o sahneler gerçekten çok başarılı ve gerçekçi idi diyebilirim. Kaçış sahneleri olsun gerçekten kaliteli bir kadro ile çekildiğini ortaya seren nitelikte…

Ben filmden farklı şeyler bekliyordum açıkcası; şaşırdım diyebilirim. Hatta çoğu izleyende benim gibi düşünüyordur herhalde… Memnunum; fakat hollywood sinemasının yıllardır çektiği filmler gibi oldu diyebilirim: en son adalet peşinde filminde izlediğimiz kurgu gibi… Fakat şu açıdan iyi bir sonuç: biz de bu tip filmler yapabiliyoruz; hatta bir çok hollywood filmi kadar başarılı ve/veya daha başarılı diyebilirim film açısından…

Oyunculuk güzeldi, zaten uğur yücel ile kenan imirzalioğlu yeterli oldu. Dİğerleri göze batmadılar… Kurgu güzeldi, herkesi ters köşe ettiler diyebilirim. Türk sinemasında iyi bir gişe yapacağını düşünüyorum bu filmin…

Benim oyum, adalet peşinde filmine verdiğim oydan 0,5 puan düşük olcak: 7,5 puan veriyorum.

İyi seyirler.

Yazı gezinmesi

Mobil sürümden çık