Sinekritik: Kaçış Planı ( Escape Plan )

kaçış planıHollywood yapımları ülkemizde yayınlanırken bazen orijinal ismiyle alakasız öyle isimlerle anılıyor ki: şaşırıp kalıyorsunuz. Neyse ki; Escape Plan filmi için fazla isim düşünmemişler ve olanı kullanmışlar. Yine de sinemaseverlerin dikkat etmesi gereken bir konu var: Escape Plan filminin Türkçe ismiyle benzer bir film daha var ki başrolünde Russell Crowe oynuyor: bu iki filmine karıştırmayalım. Hollywood’un bir türlü emekli olamayan iki ünlü ve yaşlı oyuncusu Arnold Schwarzenegger ile Sylvester Stallone’nun bir arada oynadığı Escape Plan’da dünyanın en güvenli hapishanesinden kaçmak için ortak hareket eden karakterleri canlandırıyorlar.

Filmin kısaca konusunu anlatmak gerekirse; dünyanın en önemli güvenlik uzmanlarından biri olan Ray Breslin, işinde son derece tanınan bir güvenlik tasarımcısıdır. Bu konuda yaptığı çalışmalar ve kendi yazdığı ‘güvenlik’ konusundaki kitaplarından ilham alınıp, yepyeni bir hapishane tasarlanmasına sebep olur: ve gizli güçler, onu bir şekilde bu hapishaneye gönderir. Kalemi kırılmıştır; ne yapacağının farkında olan hapishane yönetimine karşı kapalı kaldığı hapishaneden kaçmak için çok şansı olmayan Ray, yüksek güvenlik engellerini bir bir aşarak firar etmeyi planlamaktadır. Bu yolda hapishanenin en saygı duyulan mahkûmlarından olan gizemli Emil ile anlaşır. İkili adım adım planlarını devreye sokarlar…

Bu filmi izlemeden önce popülaritesini hala koruyan prison break dizisi ile kesinlikle karşılaştırılacağını düşünmüştüm: bunda yanılmadım. Fakat kocaman bir dizi bir kenara böyle bir film yapmak gerçekten zor: çünkü kaçış filmlerinin sonunu genelde tahmin edebiliyoruz: geriye kalan ise sadece bize yaşattığı tarifi imkânsız gerilim, yakalanma dürtüsü hakkında kurduğumuz durdurulamaz duygudaşlık! Bunlar konusunda ne kadar uyumlu bir senaryo+yönetmen+oyuncu+kurgu birlikteliği sağlanırsa o kadar başarılı bir film ortaya çıkacaktı. Bunları Kaçış Planı filminde görüyor muyuz? Evet; çok güzel bir kurguya sahip ve senaryonun içerisinde gerçekten hem güldüren hem de bilgi gerektiren sahne ve cümleler yer almış: ama Ray sanki özel bir yeteneği olan, Kim 500 milyar programından geçerken hapishaneye uğramış gibi! Neredeyse kusursuz bir kaçış sanatçısı, hiç bir defosu yok, MacGyvervari’den başlayarak ‘yok artık’ dedirten çözüm süreçleri var ve analitik çözümlemelerden meteoroloji hakkında ansiklopedik bilgilere, inşaat mühendisliğinden okyanus bilimine kadar ne varsa -emin olun ki bunlar sadece örnekler- her şeye ama her şeye hâkim olması hem inandırıcı değil, hem de heyecan katsayısını baltalıyor. Ayaklı ansiklopedi mübarek! Tamam, film belki ama bir yere kadar değil mi? Yine de ağır hareket eden iki yaşlı oyuncunun eksikliğini aslında sağlam bir kurgu yerlerde sürünmekten kurtarıyor. Sürpriz ve komik sahneler ise izleyiciyi filmden koparmıyor. Bunların yanında eski aksiyon filmlerindeki siyahî karakterlerin yerini – görünen o ki bir süre kötü adam karakteri olarak Hollywood filmlerinde bunları göreceğiz – artık Müslümanların alacağını gösteren Javed (Faran Tahir) olmak üzere Jim Caviezel’in oynadığı sadist hapishane müdürü, büyük üstat Sam Neill’in doktor kompozisyonu, Vinnie Jones’un klasik pislik herifliği ve Vincent D’Onofrio’nun ikili oyunlarıyla yan karakterler konusunda da film pek sıkıntı yaşamıyor. Her şey hızlı, akıllı, gerilim dolu bir şekilde devam ediyor ve final kısmında ise bir sürprizle daha karşılaşıp, filmi sonlandırıyoruz.

Kurgu, oyunculuk ve senaryo açısından her şey tastamamdı: iki ünlü oyuncuyu da bir arada görmek sinemasever biri olarak iyiydi. Film için oluşturulan hapishane, mimari açıdan çok farklıydı. ” Her zaman bir B planı olmalı ” mattosu ise; insanın hayatında cepte taşıması gereken bir planı olması gerektiğini söyler nitelikteydi. Escape Plan son dönemde yapılan hapishane filmleri içerisinde en başarılı olanlardan biri olarak akıllarda kalacaktır.

İyi seyirler.

 

Yazı gezinmesi

Mobil sürümden çık