Blood Father / Kan Bağı, Mel Gibson’un 2016 yılı yapımı aksiyon ve gerilim türü filmi olarak şuanda sinemalarda boy gösteriyor. Mel Gibson’u uzun süredir beyazperde de göremiyorduk zaten; çok değişik bir tipi var: ilginç, ilgi çekici, sert ve bazen de komik. Sakallı hali korkunçtu! Yine de ismini film afişinde görünce “gözüm kapalı” girdim salona diyebilirim. Beklentiyi yüksek tutmamaya çalıştım ama film gerçekten çok sıradan, klişe ve boştu diyebilirim. Aksiyon filmi diye lanse edilse de pek aksiyon göremedik nedense: dram ve fedakarlığın yüksek olduğu, durağan ve benzer filmlere nazaran daha gerçekçi bir Gibson filmi olmuş.
Blood Father Sinekritik
Çöl, yalnız adamlar, punkerlar… Mad Max’tan nasıl nemalanırız diye düşünen yapımcılar, Hollywood’un en iyi oyuncularından Mel Gibson’lu kadrosuyla karşımıza çıkıyor. Çok başarılı olamamış ki; internet üzerinden de film paylaşılmaya başlandı bile. Daha ülkemizde gösterime girmeden, forumlarda izlenilmeye başlanmıştı. Oldukça klasikleşen bir konu işlenmiş. Hadi konu klişe, farklı ele alınmış mı: hayır. Televizyon filmi kalitesinde bir yapım olmuş. Bruce Willis de son zamanlarda bu hikayeler üzerinden çekilen yapımlarla karşımıza çıkmış, bol bol eksi puan almıştı! Yine de Gibson’un oyunculuğuna diyecek yoktu filmde… Hakkını vermek lazım!
Kan Bağı, içerisinde oldukça “ironik” göndermenin yer aldığı bir yapım. Daha filmin ilk sahnesindeki 17 yaşındaki bir kızın mermi alırken sorun yaşamaması ama sigarayı kimlik göstererek alması sahnesi; ABD’de açısından çok güzel bir özet niteliğinde. Bazı repliklerde ilginçti; mesela “havva’nın (hz. havva’dan bahsediyor) beyaz olmadığı iddiası mesela… “Cennet bahçelerinin Norveç’te olduğunu mu sanıyorsun” diye devam ediyor bu cümleler. Bunun yanında özlü söz olarak akılda kalabilecek olan “hayatını birine borçluysan, hayatının geri kalanını iyi yaşamak zorundasın” türü cümleler. Bunlar senaryonun iyi yönleri. Yine de Amerika aile yapısının ne kadar dandik olduğunu tekrar tekrar gösteren bir yapım olmuş. Filmde öne çıkan bir diğer isim de Erin Moriarty. 94 doğumlu oyuncu Gibson’un gölgesinde kalmış doğal olarak. Jessica Jones dizisinde de oynadığını belirteyim.
Kan Bağı’nın konusuna gelince; “Eski bir mahkum olan John Link (Mel Gibson) yaşamını tek başına bir karavanda sürdürmekte, dövmecilik yaparak geçinmektedir. Tek akrabası olan 16 yaşındaki kızı Lydia’yla (Erin Moriarty) yıllardır görüşmemiştir. Ancak kızı, erkek arkadaşının yüzünden başını uyuşturucu çeteleriyle belaya sokmuştur. Yıllar önce yaptığı hataları düzeltme şansı Link’in eline geçmiştir, artık kızını öldürmeye çalışan uyuşturucu satıcılarına karşı onu ne pahasına olursa olsun koruyacaktır.” şeklinde özetlenebilir. (sinemalar.com alıntı)
Kan Bağı, Mel’in hatrına izlenebilecek bir yapım.
Evinizde, ailecek izleyebilirsiniz.