Sinekritik: Kod Adı Kılıçbalığı ( Swordfish )

Kod adı kılıçbalığı swordfishBaşrollerinde ünlü oyuncular John Travolta ( CIA Ajanını canlandırıyor ), Hugh Jackman ( Bir hackeri canlandırıyor ) ve Halle Berry’nin ( Bir ajanı canlandırıyor ) yer aldığı Amerikan yapımı bu film; hacker ve bilgisayar terimlerinin yeni yeni duyulduğu bir zamanda tam da 11 Eylül öncesi sinemalarda yerini almış ve yayınlandıktan tam 2 hafta sonra 11 Eylül olayları olduğu için Amerika’da gösterimi yasaklanmış bir film olarak karşımıza çıkıyor: uzun bir süre film arşivimde yer alan Kod Adı Kılıçbalığı filmini sonunda izleyebildim.

Filmin konusuna gelince; Kara hücre adlı gizli bir anti-terör örgütünün lideri olan karizmatik Gabriel Shear; ABD’nin dış ülkelerdeki çıkarlarını canı pahasına korumak konusunda takıntılı bir yapıya sahiptir. Amaçlarına ulaşmak için her yolu denemeye hazırdır; bu yüzden devlet bankalarında uzun süredir tutulan ve faiz nedeniyle yaklaşık 9,5 milyar USD’yi bulan parayı çalmayı planlamaktadır. Bu paraya ulaşmak için özel bir güvenlik kodunu kırmak zorundadır; bilgisayar dahisi Stanley’i kendisiyle çalışmaya zorlar: tek amacı kızına tekrar kavuşmak olan ve dünyanın en ünlü hackeri olan tanınan Stanley’in başka şansı da yoktur.

Film; Kalifornia adlı sinema filmiydi ( ki bu filmde Brad Pitt de oynamıştır ) sinema dünyasına başarılı bir giriş yapan yönetmen Dominic Sena’nın uzunca bir aradan sonra çevirdiği bir film olarak karşımıza çıkıyor ki yönetmen bu filmden sonra şuana kadar herhangi bir filmde yönetmenlik koltuğuna oturmadı! Bunun arkasında ne var? Açıkcası bilmiyorum: ama 11 Eylül saldırılarından 2 hafta önce yayınlanan bu film sonrasında apar topar sinemalarda yasaklanarak olay olmuştu. ABD’nin kirli çamaşırlarını ortaya döken ilginç filmlerden biri olması açısından bunu düşünmek gerek; çünkü: ABD’nin uyuşturucu ve terör örgütlerini finanse edip bunlardan kazandığı paraları sakladığı bankalarda faiz neticesinde elde edilen gelirin büyüklüğü şaşırtıcı! Bu parayla neler yapılabileceğini düşünün? İşte zaten film; bu tür işler sonucunda ele geçirilen paralarla neler yapılabileceği sorusunun cevabıyla sonlanıyor ki: günümüzde yaşanan bir çok gerçek olay hakkında düşünmenizi sağlıyor. Zaten yoksa neden böyle bir film yasaklansın değil mi? :)

Swordfish filminde bir dakika bile sıkılacağınız sahne yok; her sahne hareketli ve müziklerde güzel bir şekilde eşlik ediyor. Döneminin tüm imkanları neredeyse kullanılmış ama özellikle yönetmenin tercihleri gerçekten ilgi çekici: tuvalette yakalandıklarında direk birbirlerine yapışmaları, ünlü hacker Stanley’in işe alınma aşamasında İçişleri Bakanlığı şifresini kırarken sarışın kızla yaşadığı o an ve porno endüstrisine yapılan atıflar: ve tabii ki ‘iyi polis’ rolündeki insanların konuşmaları. Hepsi güzeldi; tabii ki filmin başında yaşanan diyalog gerçekten müthiş ve anlamlıydı. Tekrar izleme gereği duydum o sahneyi; nokta atışı cümleler kurulmuştu. Zaten filmi izlerken de bunu anlıyorsunuz.

Filmde kurguyu yavaşlatacak, bölecek aşk hikayeleri, büyük duygu patlamaları yok. Istediğimiz pahalı arabalar, güzel kadınlar, karizmatik erkekler, şaşalı bilgisayar sistemleri, silahlı çatışmalar, patlamalar ve bunların hepsi 99 dakika boyunca bizlere fazlasıyla sunuluyor. Müzikler ise son günlerde macera – aksiyon filmlerinde moda olduğu üzere ünlü bir DJ’in, Paul Oakenfold’un, imzasını taşıyor. Oyuncu ekibinin fiziksel güzelliği, karizması ve birbiriyle uyumu tartışılmaz şekilde üst düzeyde. John Travolta, Broken Arrow’da canlandırdığı kötü adam portresine çok yakın bir oyun çıkarıyor. Hugh Jackman şu an piyasada bulunan en çekici erkeklerden biri olduğunu bir kez daha gösteriyor. Filmin karakterlerini derinlemesine tanıtmaya soyunduğu, örneğin kızı ile olan ilişkisinin irdelendiği sahnelerde eli yüzü düzgün bir performans sergiliyor. Eski USA Miss Teen ve dünyanın en güzel insanları arasında gösterilen Halle Berry, bu ünvanı ve övgüleri boş yere almadığını fazlasıyla gösteriyor bizlere filmde. Senaryo gereği kendisinden beklenen “iyi görünmek” eylemini dört dörtlük şekilde yerine getiriyor. Yakın dönemin yükselen zenci değeri Don Cheadle ve Wimbledon futbol takımının eski defans oyuncusu, yeni sinema oyuncusu Vinnie Jones oyuncu kadrosunu tamamlayanlar.

2000li yılların başında hackerliğin yeni yeni ortaya çıktığı bir dönemde Abd’de ki derin yapılanmayı anlatan film; aksiyon ve hız tutkunları ile bu tür derin konuları işleyen filmleri sevenler için bulunmaz bir film: ayrıca oyuncu kadrosunun mükemmel oluşunu da söylemeye gerek yok değil mi?

İzlemeye değer. :)
İyi seyirler

Yazı gezinmesi

Mobil sürümden çık