Sinekritik: Kralın Kılıcı – Final Fantasy XV

ffxv_spvj

Hironobu Sakagachi tarafından ortaya çıkartılan Final Fantasy oyunu, her bölümü farklı bir hikayeye dayanan anime, manga karışımı bir video oyunuydu. Oyunun hikayesini anlatmak istiyorum: yapımcı firma Square Enix tam iflas ediceken “son kez bir oyun çıkaralım” demişler ve bu oyun ortaya çıkmış. Sonrasında gelsin paralar… Son zamanlarda bir çok oyunun filmleri yapıldı. HitmanWarcraft gibi kült oyunların filmlerini sinemalarda izlemeye başladık, devamları da gelecek. Bu filmlerin yanına Kralın Kılıcı Final Fantasy de eklenmiş oldu. Filmin senaryosu koltuğunda daha önce adını hiç duymadığım Takashi Hasegawa yer alırken, yönetmen koltuğunda daha önce Final Fantasy 7 filmini de yöneten Takeshi Nozue yer alıyor. Gerçekçi bir animasyon filmi olan Final Fantasy XV seslendirme kadrosunda ise Sean Bean, Lena Headey, Aaron Paul, Ayumi Fujimura, Adrian Bouchet gibi isimler yer alıyor.

Kralın Kılıcı Hakkında

 

Şunu belirteyim: daha önce Final Fantasy oyununu hiç oynamadım. Final Fantasy 15 ise tamamen tesadüf eseri karşıma çıktı ve hemen izledim. Bayıldım! Bilim kurgu ve animasyon çok iyi harmanlanmış; konusu da ilgi çekici. Animasyon kalitesinin de yerinde olduğunu söylemek gerek. İlk 10 dakika neler olduğunu anlamaya çalışarak geçerken sonrasında kendinizi aksiyon dolu bir maceraya kaptırıyorsunuz. Film başladığında bize kurgunun arka planını anlatıyor: Luna Freyanın ağzından Niflehimin neler yaptıgını ve nasıl bir ordu oldugunu öğreniyorsunuz. Ve sonrasında macera başlıyor.

Burada filmin konusunu yazmak gerek; “Eos, bir zamanlar sihirli kristallere sahip olmuş ulusların sınırlara saygı duyarak birlikte yaşadığı bir gezegen olagelmiştir. Ancak zamanla bu kristaller ortadan yokolmuş, sadece Lucis ulusu, kristalini saklamayı başarmıştır. Lucis krallığı Kutsal Kristal’in evidir; Bu kristalin gücü sayesinde işgalcilerden kendilerini korumayı başarmışlardır ama Niflheim imparatorluğu kristali çalmak ve ele geçirmek için krallığı tehdit eder. Son yıllarda müthiş bir silahlı güç oluşturan ve yayılmacı politikalar güden Niflheim, diğer ülkeleri teker teker topraklarına katmış ve gözlerini Lucis’e dikmiştir. Lucis Kralı Regis’in emri altında kralın büyü gücüyle donatılmış Nyx ve bir grup seçilmiş askerden oluşan Kingsglaive birliği yer almaktadır. Bu birlik canları pahasına Kral Regis’i korumakla görevlendirilmiştir. Fakat imparatorluğun askeri gücü krallıktan üstündür.

Kral Regis şimdi zor bir kararla karşı karşıyadır. Oğlu Prens Noctis ile Niflheim’ın tutsağı Tenebrae Prensesi Lunafreya’yı evlendirerek topraklarının hakimiyetini imparatorluğun emrine verecektir. Kralın pes etmesine rağmen kısa sürede imparatorluğun kötü emellerini gerçekleştirmesi için hiçbir şey uğruna durmayacağı belli olur. Şimdi Niflheim İmparatorluğu ve dünyanın hakimiyeti arasında duran tek engel Kingsglaive’dir. Niflheim ile şartları çok ağır bir ateşkes imzalamak zorunda kalan ve başkent Insomnia dışında tüm topraklarını kaybeden ülkenin kaderi o andan itibaren, Kingsglaive adıyla bilinen çok özel bir orduya ve bu ordunun seçkin askeri Nyx Ulric’e bağlıdır.”

Final Fantasy oyun serisinin 15. versiyonunun sinema uyarlaması olarak çekilen yapımın senaryosu tanıdık gelse de aksiyon kısmı ile iyi bir seyir zevkine ulaşıyorsunuz. Kurgunun devamında çoğu şey tahmin ediliyor; mesela Kinglsavein başının Nyx olacağı ayan beyan belli! Bir kaç ufak sürpriz olsa da özellikle Crow karakterinin ölmesine tüm seyirciler üzülecektir. Nyx karakteri çok ilginç; Sam Worthington – Tom Hardy karışımı bir yüzü var. Seslendirmesini Need For Speed filminden tanıdığımız Aaron Paul yapıyor. Kralın seslendirmesi ise Sean Bean’a ait fakat yine yüzü beowulf filmindeki karaktere çok benziyor. Tenebrae Prensesi Lunafreya’ın da Paris Hilton’a bir tek ben benzetmedim herhalde! Oyunun görsel kalitesinin iyi olduğunu, diyalog ve müziklerinde yerinde olduğunu belirteyim.

Yönetmenin Final Fantasy 7 filmini de izledim ve aradan geçen zamanda kendini çok geliştirdiğini ve teknolojiyi çok iyi kullandığını söylemeliyim! Filmin en heyecanlı yerleri general ile Nyx’in savaştığı ve canavarlar ile şehrin ulu krallarının dövüştüğü sahneler olsa gerek. Final bölümü ilginç bir yerde bitti; hem buruk hem de kafalarda soru işaretleri ile biten bir son: bu son ile filmin devamının geleceğini söylemek mümkün. “Bir erkeğin geçmişi onun onurudur” gibi kapak fotosu yapılacak sözlerin diyaloglarda olduğunu da ekleyeyim.

Yönetmenin tercihi mi yoksa senaryo ve kurgu buna mı itti bilmiyorum ama filmi izlerken çok başarılı bir oyunu izler gibi buldum kendimi. Yani sanki oyunu ben oynuyorum, ana karakter Nyx benim ve bölümleri geçiyorum. Sinemasal anlamda değil de aksiyon ve bilim kurgu öğeleri açısından başarılı bir yapım olabilir. Özellikle şehir yapılanmalarının çok ilginç olduğunu söylemek gerek. Hem büyü hem aksiyon hem günümüzde kullanılan araçlar, evler… Hepsi bir arada! Son tahlilde karşımıza bu zamana kadar perdeye yansıtılmış en iyi Final Fantasy uyarlaması duruyor diyebiliriz. Aksiyon sahnelerinin doyurucu olması, içerisinde barındırdığı samimiyet ve yer yer üzen sahnelerin olması, senaryoya olan inanç ce CGI buzlarını eriten karakterler, detaylı görsel işçilik izleyiciyi tatmin edecek cinsten.

Bilim kurgu ve oyun hayranlarının izlemesi gereken, 2016 yılında severek izlediğim filmlerden biri olduğunu söyleyerek sözlerimi tamamlayayım. Filmin sonunda ufak bir bölüm daha var, mutlaka izleyin; film bittiği gibi kapamayın yani!

İyi seyirler.

Yazı gezinmesi

Mobil sürümden çık