Sinekritik: Ocean’s Thirteen

ocean's thirteen3 er yıl arayla çekilen serinin bu son filminde George Clooney, Brad Pitt, Matt Damon, Andy Garcia, Don Cheadle, Bernie Mac, Casey Affleck, Scott Caan, Eddie Jemison, Shaobo Qin, Carl Reiner ve Elliott Gould gibi birbirinden ünlü ve ödül sahibi oyuncuların arasında Al Pacino gibi bir dev oyuncu daha katılıyor. Catherine Zeta-Jones ile Julia Roberts bu filmde yer almayarak belki de filmin erkek hayranlarını üzdü ama isimleri daha doğrusu serinin diğer filmlerinde oynadıkları karakterlerin isimleri sadece serinin bu son filminin ilk sahnelerinde zikredildi o kadar… Serinin diğer filmlerinde daha az kullanılan teknolojik imkanlar bu film ile zirveye çıkıyor ve kurgu ilk iki filmden bağımsızbir yöne kaydırılmayarak al pacino ile ekibin karşılaşmasına sahne oluyor. Belki de bu yüzden bazıları ilk filmdeki kurguya geri dönüldüğünü düşünebilir, aslında öyle de oldu: Benedict’in yerini bu filmde Bank ismiyle Al Pacino alıyor bir nevi ve Benedict para kazandığı sektörde düşmanı olan bu karakter karşısında Ocean’s Thirteen ekibinin yanında yer almayı kabul ediyor ve o da kurguya ortak oluyor.

Ekibimiz tekrar ana vatanına geri dönüyor ve kumarhaneler cenneti olan Las Vegas da yani paranın asıl yerinde, soyguncuların cirit attığı yerde yeni bir planı gerçekleştirmek için toplanıyorlar. Bu sefer ekibin bir araya gelmesini sağlayan Bank ( Al Pacino ): ekibin ilk işini yapmasına parasal katkıda bulunan ve ekiple beraber çalışan Reuben Tishkoff’ı kandırıp tüm mal varlığını ele geçiriyor ve bu da ölüm döşeğinde olan arkadaşlarını tekrar hayata döndürmek için önlerinde sadece ‘intikam almak’ seçeneği kalan ekibi tekrar bir araya getiriyor. Bu da serinin ilk filminde yaşanan durumu tam tersine döndürüyor. İlk filmde av olan Andy Garcia bu filmde ekibi çok sevmiş olacak ki onların arasına katılıyor bir nevi. Karlı yatırımla çok fazla da para kazanıyor: tabii son dakika da yaptığı kurnazlık ona ününü farklı alanlarda kullanmasını sağlıyor ki bu da ekibin verdiği bir ders olarak kayıtlara geçiyor.

Teknoloji daha etkin demiştim bu filmde, devasa bir sanal beyin tarafından kontrol edin kumarhaneyi soymak gerçekten imkansızdır fakat bunu gerçekleştirmek isteyen ekibe parasal destek veren benedict daha fazlasını da istemektedir: kumarhanenin almış olduğu elmas ödüllerinin de çalınması şartıyı ortaya koyan benedict ekibin işini daha da zorlaştırmıştır. Fakat ekip için imkansız kavramı geçerli midir? Sadece laf da! Mükemmel bir plan uygulayıp bunu gerçekleştirmek için gerekli kaynağı da bulunca harekete geçerler ve Bank’a hiç unutamayacakları bir ders vererek ilk filmdeki zarardan kat be kat fazla zarar veriyorlar. Süper!

Ocean’s serisi bence devam etmeli aslına bakarsanız kurgu tüm filmlerde muhteşem ve yönetmen Steven Soderbergh sinemasal açıdan da ileri olanaklara sahip olma avantajını kullanmak yerine 1960 ların filmleri tadında daha çok zeka ve oyuncunun başarısına odaklı sahneler çekerek hem oyuncuların hem de izleyicilerin eğlenmesini sağlamaya çalışarak güzel bir yöntem çektiğini filmin elde ettiği başarıdan da görebiliyoruz. Bir tek Ocean’s Twelve filminde gördüğümüz o ‘paparazzi’ yaklaşımı dışında serinin tüm filmleri de gerçekten soygun filmleri arasında kendine en iyi yer bulan filmler oldu diyebiliriz.

Bu ekibi özleyeceğiz.

Benim puanım yine 8 olacak, serinin diğer filmlerine verdiğim puan gibi..

İyi seyirler.

Yazı gezinmesi

Mobil sürümden çık