Superman 1939 yılından beri bir çok insanın hayranı olduğu, olağanüstü güçlere sahip bir süper kahraman. 80 li yıllardaki 4 bölümlük sinema serisinden sonra kahramanımız 2006 yılında bir çok kişi tarafından başarısız bulunan bir filmle karşımıza çıkmıştı ve Superman’ımızı Yalnızlıklar Kalesi’ne uğurlamış olduk (kutuplardaki gizli sığınağı). Onu tekrar geriye çağıran ise dünyaca ünlü bir isim: Dark Knight serisiyle çizgi roman uyarlamalarına farklı bir bakış açısı getiren ve başarılı bulunan Christopher Nolan. Nolan, filmi yönetmek yerine Watchmen’le başarılı bir çizgi roman uyarlamasıyla sinemaseverleri etkileyen Zack Snyder ile beraber filmlerinin etkisini katlarca arttıran müzikleriyle Hans Zimmer’yi kadrosuna katarak kamera arkasını güçlendirdi. Oyuncu kadrosunda ise çok ünlü isimler yer aldı. Üç defa Oscar’a aday olmuş Amy Adams gazeteci Lois Lane’i canlandırmaya çalışmış(!) diyebiliriz: sadece gülümsemesi güzeldi onun dışında orjinal bildiğimiz senaryodaki kadar güçlü bir karakter olarak karşımıza çıkmadı diyebiliriz. Bir diğer oyuncu Oscar® adayı Laurence Fishburne de genel yayın yönetmeni Perry White’ı canlandırdı, onu hepimiz Matrix serisindeki başarılı oyunuyla hatırlıyoruz ama bu filmde pek bir şey yapmasına gerek kalmadı diyebiliriz. Kripton sahnelerinde kahramanımızın öz babasını canlandıran Russel Crowe ise gerçekten bu tip tarihi sayılabilecek karakterleri başarıyla canlandırıyor! Fakat ölümüyle sonlanmalıydı; ileri ki sahnelerde ‘zihin’ olarak karşımıza çıkması iyi olmadı. Clark Kent’in üvey ailesi Martha ve Jonathan Kent’i Oscar adayı Diane Lane ve Akademi ödüllü Kevin Costner (“Dances with Wolves”) canlandırıyorlar. Diane Lane bu role çok yakışmış ama bazı sahnelerde kendisini nedense Jennifer Lopez’e benzetirken buldum kendimi: mimikleri çok benzer. Henry Cavill, 80 lerdeki Superman karakterimize benzerliğinden dolayı mı seçildi bilmiyorum ama ben rolüne yüz olarak çok yakıştığını düşünüyorum; oyunculuk adına daha çok bilgisayar efektleri kullanıldığı için pek bir şey söylemeye gerek yok ama o ünlü Clark Kent gözlüğünü taktığında ” ı ıh olmamış! ” dediğimi de hatırlıyorum. :) Michael Shannon da çok iyi oynamasına rağmen Terence Stamp’ın General Zod performansına yaklaşamıyor. Ayrıca oyuncuyu öne çıkarmak için Zod’un iki yardımcısı olan Ursa ve Non karakterleri iyice geriye çekilmiş. Etkili oldu mu? Hayır! Çünkü seyirci bilim kurgu efektleriyle uğraşmaktan karakter tahliline pek vakit ayıramadı diyebiliriz! Zaten yönetmenin en büyük hatası da bu oldu; bir ara kendimi Transformers ya da Yenilmez adamlar filmini mi izliyorum acaba? sorusunu kendi kendime sorarken buldum! Yine de yönetmen özellikle uzay gemileri tasarımında çok değişik bir çizgi yakalamış. Bildiğimiz tasarımlardan uzaklaşarak, daha çok kabuklu böcekler tarzındaki uzay gemileri tasarımı ilginç ve değişik olmuş diyebilirim.
Man Of Steel filmi özellikle bilim kurgu efektlerini sevenleri tatmin edecek düzeyde. Fakat sinemasal anlamda çok fazla eksiklik var; yani film açısından göz boyama çok iyi seviye de ama gerçek sinema seyircisi bu hataya düşmeyecektir. Filmin başlangıç sahneleri olan Kripton gezegenindeki her şey neredeyse eksiksiz ve akılda sorular kalmadan ekrana yansıtıldı ama sonrası için her halde zaman yetersiz kaldı! Aceleye gidildi; 2 saati aşkın süren filmde süperman’ın çocukluğuna fazla değinilmedi, onu bir ‘dünyalı’ hale getiren süreç hızlıca geçildi; zamana yenildi film diyebiliriz bu yüzden!
Film de bir kaç şey dikkatimi çekti; birincisi ‘güneş’ biliyorsunuz kahramanımız için çok önemli ve asıl güç kaynağı! Çocukken kripton gezegeninin güneşin hemen arkasında kaldığını bilirdik çizgi filmi izlerken ama senaryoda yapılan değişiklikle çok uzak bir galaksi de olduğunu gördük. Onun dışında güneş biliyorsunuz yahudiler için çok önemli bir yıldız ve bu da yahudi düşmanlarının dikkatini çekecektir. :) Ki filmde bu kadarla kalmıyor: bir çok yahudi sembolünü görebilirsiniz. Özellikle final sahnelerinin geçtiği yerin yıkılan İkiz Kulelelerin olduğu Manhattan adası çevresi olması da ilginç geldi, o uçaklar kulelere vururken yerdeki insanların tepkilerine benzer bir hava oluşturulmaya çalışılmış. Bunun dışında Süperman’ın ‘iyi bir amerikalı’ olduğuna vurgu yapılması da çok dikkat çekici oldu; hollywood sineması eskiden sadece bayraklarla yetinirdi halbuki!
Filmi mutlaka yüksek kalitede izleyin. Türkçe seslendirmesinde ise Türklerin en büyük sinemasal kahramanı olan Polat Alemdar’ı seslendiren arkadaşımız yine başrolde. :) Filmin senaryosunda çok saçmalıklar bulabilirsiniz; mesela dağlara çarpmasına rağmen hiç bir kırığı olmayan bu güçlü karakterlerden biri olan General Zod’un boyun kırılmasıyla öldürülmesi kadar basit bir son düşünülemezdi! Yine de son Kriptonlu’nun yeni maceralarını, özellikle Doomsday’le olan kapışmasını izleyeceğim günü merakla bekliyorum.
Benim notum 10 üzerinden 7
İyi seyirler.