Sinekritik: Terminatör 4 Kurtuluş

terminator-4-kurtulus
terminator-4-kurtulusTerminatör 4 Kurtuluş (Salvation) filmi, ünlü bilim kurgu serisinin 2009 da çekilen son halkası. Serinin yeni bir üçleme ile tekrar sinemaseverlerin karşısına geleceğini biliyoruz. Terminatör serisinin 3. filminde önce ünlü yönetmen James Cameron koltuğunu başkasına devretti, Sarah Connor gibi bir karakteri canlandıran Linda Hamilton’u da artık göremez olduk derken; serinin 4. filminde Arnold Schwarzenegger’i de kadroda görmemek büyük bir handikap oldu diyebilirim. Şöyle denilebilir: Arnold suz terminatör yumurtasız menemen gibidir. Terminatör denince, insanın kafasından Arnold canlanıyor; Rambo denince Stallone’nin akla gelmesi gibi… Böylesine büyük handikap içerisinde filmin kadrosunda iki usta isim Christian Bale ve Sam Worthington yer alıyor. John Connor karakteri için seçilen Christian Bale’in filme hiç hazırlanmadığı bariz belli iken profesyonelce elinden geleni yaptığını söyleyebiliriz. Sam Worthington’ın ise bu film sonrası yüksek bütçeli yapımlarda yer aldığını eklemek gerek. Yönetmen koltuğunda ise yine farklı bir isim; Joseph McGinty Nichol, bilinen adıyla McG yer alıyor. Kadrodaki diğer oyuncular ise Helena Bonham Carter ve Bryce Dallas.

Terminatör 4 2018 yılında geçiyor. Mahşer Günü gelip, modern uygarlığı yıkarak geçti. Bir Terminatör ordusu kıyamet sonrası dünyada kol geziyor, terk edilmiş şehirlerde ve çöllerde saklanan insanları öldürüyor ya da yakalıyor. Ama hayatta kalan insanlardan oluşan küçük grupların organize olarak kurduğu Direniş hareketi, yeraltı sığınaklarında saklanıyor ve fırsat bulduğunda kendilerinden sayıca çok üstün düşman kuvvetlerine vuruyor. Dünya şimdi Connor’un hayatı boyunca uyarıldığı geleceğin eşiğinde. Ama yepyeni bir şey, insanlığın bu savaşta bir şansı olduğuna dair inancını sarstı: bu garip, yeni dünyada uyanmadan önce son hatırladığı, idam sırasını beklemek olan Marcus Wright’ın (Sam Worthington) ortaya çıkışı. Connor, Marcus’un güvenilir biri olup olmadığına karar vermek zorundadır. Kabaca serinin 2. ve 3. filminde gördüğümüz ‘robotlar iyi olabilir mi?’ bakış açısının kurgunun ana fikri olduğunu ve bir ara ‘ Ben Robot ‘ filmini andıran sahnelerin yer aldığını görmek artık serinin o mükemmel felsefesi ve kurgusundan uzaklaştığının ve/veya kopyacı hareket edildiğinin birer göstergesi adeta. Arnold’un filmde 1-2 dk lık da olsa bilgisayar efekti ile ‘ilk yapıldığı anın’ gösterilmesi, serinin diğer filmlerini izleyenlerin beklentisi karşılamak için de yeterli olmamış. Gelecekte makineler ve direnişçiler arasında savaşı anlatacak hayal ettiğimiz film maalesef bu değil. Serinin 1. ve 2. filmlerinde kısa anlarda gösterilen ‘ gelecek sahneleri ‘ , bu yapımdan daha iyiydi diyebilirim görsellik dışında. Bu yüzden geriye bir tek efektler ve aksiyon sahneleri kalıyor ki bunlar için izlenilebilir dedirtiyor. Kısaca; benim gelecekteki olayları anlatacak Terminatör filmim bu değil! Benim filmimde çaresizlik, gece boyu süren ışın silahlarla cıv cıv makine – insan savaşı, Arnould’un o efsanevi bakışı – silahlarla dalması vardı. Hiç birini göremedik! Bale’ye verilen diyalogların azlığı, serinin genelinden koparak yanlış bir fikir sonucu tüm yükün Sam Worthington ve oynadığı karakterin üzerine yıkılmaya çalışılması gibi seçimler film için önemli handikaplar olarak göze çarpıyor.

Seriyi tamamlamak adına izlemek gerek diye düşünüyorum; keza seriye hiç göz atmamış birinin, sadece bu filmi izleyerek de aksiyon açısından beğeneceği bir yapım olmuş. Ben robot filmini andıran sahneleri, serinin geneline olan ihaneti, önemli karakterlerin olmaması, Connor’un etkisiz oluşu, yarım yamalak insan robot aşkı denemesi gibi bir çok eksikliğin yanında serinin tamamında akılda kalan soruların neredeyse hiç birine cevap verememesi de en önemli eksiklikti.

İyi seyirler.

Yazı gezinmesi

Mobil sürümden çık