Hulk aslında ‘sanat sanat için midir yoksa toplum için midir?’ sorusunu hiç sormadan direkt olarak ‘sanat para kazanmak içindir.’ amacıyla sinemaya aktarılmış bir yapım gibi gözüktü bana. İlgimi çeken şeyler çok azdı; mesela Brezilya’nın o enteresan gecekondu mahallelerinin helikopter ile yüksekten çekildiği sahneler akılda kalıcıydı sadece. Onun dışında ne bir replik ne bir sahne… Tamamen boş bir senaryo, içi doldurulmamış bir kurgu, aksiyona sırtını dayayan bir yönetmen… Bu kadar! Hulk’u çocukken izleyenler bilirler aslında; gama ışını, sinirlenince yeşil bir deve dönüşmesi, kendini kontrol etme çabası, sevdikleri vs. vs. Olay bu. Bu temelin üzerine bir şey kurma çabası güdülmemiş filmde: Bruce’un nasıl Hulk’a dönüştüğü filmde çok yüzeysel geçilmiş; neredeyse daha film başlamadan bütün hikaye anlatıldı diyebilirim. Sadece bu değil; film boyunca bir acelecilik hissine kapıldım: neredeyse her şey çok hızlı bir şekilde geçi(ştiri)ldi.
Edward Norton, Hulk rolü için doğru bir isim değil. Liv Tyler ise devasa bir süper kahramanın sevdiği kadın tiplemesinde değil. Oyuncu seçimlerinin de yanlış olduğunu söylemek gerek bu yüzden. Hulk’a dişe diş bir rakip oluşturma çabası farklılık açısından doğru bir hamle olsa da yetersiz kalmış. Aksiyon dolu, tempolu bir film olsa da bir an da başladı ve bitti. Görsel anlamda dönemini de hesaba katarsak: iyiydi. Senaryonun basitliği de eksi bir puan.
Özellikle son dönemde ortaya çıkan Marvel karakterlerinin sinemaya peşi sıra yansıtılması projesi içerisinde; Hulk’un daha önceki yapımlarını özellikle hayranlarının izlemesi gerektiğini düşünüyorum. Yine de The Incredible Hulk un aksiyon dışında tüm seçeneklerden eksi puanı hanesine yazdıran bir film olduğunu söylemek gerek. Ben açıkçası aksiyon açısından yeterli fakat genel itibariyle çok kötü bir yapım olarak gördüm. Yaklaşık 1.5 saatlik bir kayıp.
İyi seyirler yine de…