KTÜ’de ‘birlikten kuvvet doğar’dan hareketle öğrencilere faydalı bir şeyler yapmak için ‘KTÜ Yardımlaşma Platformu’ adı altında kulüplerin bir araya gelmesi fikri ilk başta beni heyecanlandıran bir olaydı. Bu ‘imkânsız’ gibi bir şeydi. Çünkü bu tip bir hareketi KTÜ’de yapmak, başarmak Çin Seddi’ni aşmak kadar zordu ama biz Türkler bu konuda bir kez başarılı olduğumuz için yavaş yavaş kulüplerin bir araya gelmesini sevinçle karşıladım.
Fazla uzun sürmedi…
‘’ İnsanlarımız bir makama oturduklarında insanlara nasıl davranacaklarını bilmeden, tecrübe etmeden, hatalarından ders almadan o koltuğu işgal etmeyi nasıl beceriyorlar bilmiyorum. Bunun gelişmiş versiyonunu en son Erdoğan BAYRAKTAR olayında görmüştük hani… ‘’
KTÜ Yardımlaşma Platformu ve bu platforma ‘SÖZ’ verip katılan kulüplerle yardım kampanyası başlattık. Hani dedik ki: böyle başlasın, zamanla başkanlar kaynaşsın, daha büyük organizasyonlar yapalım. Biz kaynaştırıp gönülleri bir etmeye çalışırken aslında herkesin gerçek yüzünü göreceğimizi bilmiyorduk…
…
KTÜ İEK da platforma dâhil oldu. Başkanı da toplantılara ‘kişisel gelişim seminerleri’ düzenlemesine rağmen gelip en arka ücra köşelere geçerek katıldı ve yapmak istediğimiz programlara ‘ya yaparız’ , ‘sorun değil hallederim’ , ‘ tamam o iş ben de’ , ‘ ayarlarım ben’ gibi cevaplar vererek hiç olmazsa benim yine bu sayfada yazdığım ‘İEK başkalarıyla çalışmaz’ sözümü ekarte edici ama tatminkâr olmayan davranışlarda bulundu. Yine de tebrik ettim. Sonrasında KTÜ İEK Başkanını tam 4 defa aradık ve ‘tamam’ cevabıyla karşılaştık. En sonunda ben de aradım yine aynı cevabı aldım. Fakat tamam dediği şeyleri yapmadı. Kendisinin okey verdiği bir etkinliğe bir defa bile gelmedi. Kulübüyle – hiç olmazsa facebookda – bu programı paylaşmadı. Övdüğü ekibini göndermedi. ( Kendisine de bunları söyledim: yanlış anlaşılmasın. Sizlerin de bilmesini istiyorum. Görün diye… ) Telefonla bile arayıp, bunları ona söylediğimde bana sunduğu bahaneleri bize söylemedi. Sadece bir deyim vardır ‘pişmiş kelle gibi’ gülümsedi ve 4 kez aramamıza rağmen yine de ‘hatırlat’ deyip yoluna devam etti. Onunla konuştuğumuz gün acaba 23 Nisan mıydı? Tamam dedin de be adam, 4 kez de neden işim var demedin de tamam dedin? Bunu sorarlar adama. ( Kendisi meşgul olduğunu söylediğini söylemiş ama yok öyle bir şey. Yalana gerek yok. ) Niye hiç telefonla arayıp ‘arkadaşlar işim çıktı gelemiyorum’ diyemedin sonrasında? 3 tane telefonu peşinde taşımayı biliyorsun ama? Bu kadar mı saygılısın insanlara? Egon mu daha fazla saygın ve karakterin mi bunu bir sorsana kendine? İşi olup da 5 dk’lık mesafedeki kermes alanına onca ‘meşgul’ insan geldi, hocalar geldi de sen mi gelemedin? Utan, utan…
Şöyle düşünün: birini arıyorsunuz, 4 kez size tamam diyor ve yapmıyor. Ne düşünürsünüz?
Yıllardır yapılan eleştirilere her zaman ‘Biz KTÜ’nün en iyisiyiz’ , ‘Bir sürü komitemiz var.’ , ‘KTÜ’de kulüpçülüğün tanımını biz değiştirdik.’ , ‘Hocalarımız böyle istedi. ‘ gibi papağan misali cevaplar vererek paçayı kurtardılar. Eleştirdiğimde ise gülümsemeleri ne kadar acınası olduklarının da bir göstergesi. Sinirle yazmıyorum bunu: çok rahatım. Asıl sinirim SİZLERE…
Gösterişi seven bir milletiz. Pohpohlamanın olduğu yerlere gidip ego tatmin etmeye bayılırız. 80 TL’ye yapılabilecek ( ki bunu KTÜ İEK gibi biri daha ucuza da yapabilir ) bir baloya 110 TL verecek zeki arkadaşlarımızın davranışlarından anlıyoruz. Ve buz dağının görünen kısmını görmekle yetinen KTÜ öğrencisi işine gelmediğinde bas bas bağırırken bu tip konularda sessiz kalınca sinir oluyorum. Yahu manyak mısın? Bunu geçtim: uzun yıllardır gelmiş bir birikimin üstüne oturup etrafına gülücük saçan ve ‘biz yaptık’ diye etrafta artist artist dolaşanları nasıl takip edersiniz anlamıyorum. Sizde mi öyle olmak istiyorsunuz?
KTÜ İEK üniversitemizin en eski kulüplerinden biridir. KTÜ İEK rektörlüğün düzenleyeceği etkinliklerde kulüplerle iletişime geçilmesi gerektiğinde ilk akla gelecek kulüptür. KTÜ İEK bünyesinden çıkardığı öğrencilerin çalıştığı Forum Trabzon gibi büyük şirketler tarafından desteklenen, profesyonel olduğunu sananların bulunduğu bir kulüptür ve mali gücü buradan gelmektedir. KTÜ İEK büyük şirketlerin özellikle mali ve insan kaynakları konusunda ulaşabilecekleri İktisadi ve idari bilimler fakültelerinde ilk akla gelen – TR çapında da aynı – kulüplerden biridir. KTÜ İEK budur ve işte bundan dolayı onların kucaklarına geliyor projeler ve paralar. Ve bir şey yapıyoruz havasında sizlere sunuyorlar. Farkındalık yaratan çalışmaları neredeyse yok. Para kazandırmayan organizasyonların hiçbirinde yoklar. Sosyal sorumluluk projeleri yaptıkları projelerin hepsinin içerisinde bir kum tanesi kadar… Belki de hiç yok.
Başkanlığın da bir adabı vardır. Delikanlı olmanın bir adabı vardır. Eğer bir başkansan ve öğrencileri temsil ediyorsan: öğrencilerle karşılaştığında kaçmak yerine onlara daha çok yakınlaşmalısın. Gidip hal hatır sormalısın. Stant açtıysan onun başına gidip gelenlerle sen de ilgilenmelisin… gibi.
KTÜ’de ise kulüpçülük çok farklı. Tüzükleri bile demokratiklikten uzak ve şeffaflık yok. Koltuğa oturan başbakan gibi… Kulüpler profesyonel bir şekilde şirket gibi yönetilemez. Kulüpler gönüllü bir hizmettir ve öğrenciler için öğrenciler tarafından yönetilir. Hocaların ağzına bakılmaz. Amatör bir ruhla ekip çalışmasıyla işler yürütülür. Olması gereken budur ama…
KTÜ’de kulüpçülük geçmişim 2004 yıllarına dayanıyor, 2005 yılında kulüp kurmaya çalıştım, tüzük yazdım. 2007 de kulüplerin nasıl yönetildiği konusunda herşeyi öğrenmiş, bir kaç kulüpte de görev almıştım. Şuanda KTÜ’de bulunan kulüplerin yarısının başkanını veya yönetiminde aktif çalışanlarını tanıyorum. Yani kulüpçülük hakkında boş biri değilim.
Ben size söyleyeyim: 23 Nisan’da sanırım kulüp başkanları bu koltuklara oturtulmuşlar ve orada unutulmuşlar! Bu durumun bir başka açıklaması olamaz…
Vicdanlara sesleniyorum. KTÜ İEK’da çalışanlar bile o kulüp hakkında yazı yazdıktan sonra benim paylaşımlarımı beğenmemeye ve dışarda gördüklerinde suratları asılmaya, kaçmaya çalıştılar. Hakkımda olur olmadık söylentiler üretmeye çalıştılar. Üstlerindeki baskıyı ve eleştirilere verdikleri tepkiye bakar mısınız? Eğer o kulübün en iyi olmasını istiyorsanız gelen eleştirileri sahiplenmek yerine yol haritası olarak çözmeye çalışmak sizin kulüp çalışanı olarak göreviniz olmalıydı! Ama iek çalışanlarına göre en iyi zaten onlar ve onlar eleştirilemezler! Yapmayın arkadaşlar. Hepimiz öğrenciyiz.
Ses çıkarmazsanız, mesela bu yazıyı paylaşıp daha çok kişiye ulaştırmazsanız, eleştirmezseniz yanlışlar asla düzelmeyecek ve sistem yanlış kişilerin elinde durmaya devam edecek.. Unutmayın: Kulüpler öğrenciler için vardır ve onları değiştirecek olan yine öğrencilerdir. Kendisinin İEK gibi saygın bir kulübün başında durmasından utanmıyorum: onu oraya seçenler ve o demokratiklikten ( ısrarla bunu söylüyorum ama anlamıyor yine ) uzak tüzüklerini yazanlar utansın. Ve siz öğrenciler… Onu destekleyen öğrenciler utansın. Yine de öğrenci arkadaşlarımın tepki koyacağına ve gerekeni yapacağına inanıyorum.
İEK ile aramda bir kapışma yoktur. Bu olayları sosyal medyada paylaşmadan önce onunla zaten konuşuyoruz. Ama sizlerin de bilmesini, görmesini istiyorum. İEK’yı eleştirmek cebimi doldurmuyor, beni rahatlatmıyor. Ama haksızlıklara, yanlışlara bir dur demek lazım…
Her şey öğrenciler için…
Bu yazıyı neden mi yazdım?
Başlıkta dediğim gibi: Soran olursa KTÜ İEK yaptı dersiniz.
O kadar haklı bir yorum ki bir sene yönetim kurulunda olanlar seneye arkadaşlarını da katıyorlar oraya ilişki yasak deniyor herkes herkesle sevgili çirkin benmerkezci ve sadece yönetim kurulunun yararlanabildiği bir kulüp
Maalesef öyle.