Taken – 96 Saat – Sinekritik

” İşte bu ” dedirten filmlerden biri daha.. uzun zamandır abuk subuk ( crank 2 ) gibi bol aksiyonlu fakat amaçsız, yersiz, gereksiz, saçma filmleri izlereduran bizlere böyle kaliteli bir aksiyon filmi gerekliydi zaten..

Bu sahne filmde yok.

 

liam neeson’u bir çoğunuz daha önce duymuşsunuzdur; bir çok filmde rol alan hollywood dışı filmlerde de rol alan bu oyuncu aslında bana göre bir kç ünlü aktörün özelliklerini üstünde toplamayı başaran biri.. Nell filmindeki rolüyle dram filmlerin altından başarı ile kalkan oyuncunun, aşk – aksiyon – komdi – çizgi tarzda bir çok filmde rol aldığını görünce; bu düşüncemin doğru olduğuna daha iyi inanır oldum.

filmin konusuna gelince; Canından çok sevdiği kızı Kim’in kaçırılışını, cep telefonu bağlantısında çaresiz ve hiçbir şey yapamadan, dinleyen bir babanın durumundan daha kötü ne olabilir? Kabus gibi bu durum, eski bir gizli ajan olan Bryan’ın başına gelir. Genç kadınları satmakta uzmanlaşmış bir çetenin elinden biricik kızını kurtarmak için önünde çok kısa bir zaman dilimi vardır. Ancak Bryan’ın önünde çözülmesi gereken ilk sorun, kendisinin Los Angeles’te, kaçırılan kızının ise Paris’te olmasıdır.Bu büyük mesafe engelini nasıl aşacaktır? Zamana karşı yarışın galibi olabilecek midir?

özellikle yazımın başında belirttiğim gibi, abuk subuk gereksiz aksiyon filmlerinden sıkılanların imdadına yetişen kaliteli bir film. Filmde giriş – gelişme ve sonuç bölümlerinde 3 farklı konu anlatılmış diyebilirim; giriş bölümünde kızından karısından ayrılmış bir babanın kızını kazanmak için yaptıkları, onun hakkındaki düşünceleri ve onu çok sevmesini; gelişme bölümünde kaçırıldıktan sonra yaptıklarını ve sonuçta aslında giriş ile sonuç bölümünü birbirine bağlayan kızına verdiği o maddi değeri ödenemeyecek hediyesi..

Filmin başında yer alan bir sahne beni düşündürdü.. Kız babasına, ” beyonce yi tanıyormusun ” diye sorduğunda; hayır tanımıyor diye şakayla söyledi. Fakat ilerleyen bölümde beyonceye benzeyen filmdeki adı da beyonce olduğunu varsaydığımız kişi ile çalışması ve ondan bir dilekte bulunması ilgincime gitti. acaba, beyonceye oynaması için teklifte bulunulmuşmuydu?.

Filmde, X-men den hatırlayacağımız anne ile baba arasındaki konuşmalar, bilmediğimiz fakat filmlerde çok rastladığımız anne – baba ilişkisini çok iyi özetler nitelikte; aralarındaki diyaloglar ve yaşananlar gerçekten güzel derlenmiş.  X-men den tanıdığımız annemizin kızı hakkında söylediği ” artık kızımız 18 yaşında, her istedğini kendi yapabilir. kendi karar verebilir ” cümlesine babanın verdiği ” ama o bizim çocuğumuz ” benzeri cevabı gerçekten herşeyi özetler nitelikte idi. Yani, 18 yaş sınırı neden vardır ki? herşeyi neden çocuk daha hayata o an atıldığında doğru karar verebilir diye düşünmeye iten ne? Bunları anlamlandırmaya çalışırken, annenin çocuğuyla söylediği yalan sonucu avrupaya giden kızın kadın ticareti yapan arnavutlar tarafından kaçırılması ile devam eden filmin bu bölümündeki sahnede gençlere çok büyük bir mesaj veriyordu bana göre: her önüne gelenle tanışma, yabancı bir toğrağa bastığında iki kez düşün, herkese güvenme!. Haberlerde araştırmadım ama bana göre gerçek bir konudan alınan bu bölümde, avrupaya gelen genç ve güzel kızları zorla fuhuş ticaretine zorlayan şebekenin ağına düşen kızını kurtarmaya çalışan ana karakterimiz bu bölümde bizdeki kara murat misali önüne geleni yenmesi ile belkide biraz abartıya kaçıyor diye düşünebilirdik ama unutmayalım: o bir eski ajan!. Bu bölümde tek eksik yer bana göre araba sahnesi idi; bu bölümde takip ederken yan yana olduklarında bile 2 metre ötesindeki adamı taramalı tüfek ile vuramaması iyi olmadı. Tek kırık bölüm burası idi.

Herkesin izleyebileceği, aksiyon yüklü bu filmi genç kızların öncelikle izlemesini rica ediyorum. kendine güvenin sonucu bu işte! Bir babanın kızı içine neler yapabileceğini anlatan u filmin başında ünlü şarkıcıyla yaşanan sahnesi bile aslında neler yapabileceğini özetler nitelikteydi.

Kesinlikle izleyin!. Umarım böyle kaliteli filmler yapılmaya devam edilir.

İMDB puanı 7.9 olan film için benim oyum 8.5

iyi seyirler.

Yazı gezinmesi

Mobil sürümden çık