Teşkilat’ın Silahşoru Yakup Cemil

Teşkilat'ın Silahşoru Yakup Cemil

Yakup Cemil, Osmanlı İmparatorluğunun son dönemine tanıklık eden, tarihi bir şahsiyet olması hasebiyle tarihçilerimizin dikkatini çeken ancak hakkında daha çok ‘efsanelerin‘ duyulduğu önemli bir Osmanlı subayıdır. Kendisi için yazar “Bir döneme mührünü vuran bir idealist” diyor kitabın arka kapağında. Kitaptan bahsetmek gerekirse: İlyas KARA tarafından kaleme alınan eser Kum Saati Yayınları tarafından basıldı. Kitabın her ne kadar kapağında sadece Yakup Cemil (aslında doğrusu Yakub Cemil olmalıydı) ifadesi yer alsa da iç kapakta kitabın isminin “Teşkilat’ın Silahşoru Yakup Cemil” olduğunu görüyoruz ve sosyal medyada yaptığım araştırmada kitabın da bu isimle anıldığını anlıyoruz.

İlk baskısını 2005 yılında yapan eserin elimdeki baskı tarihi ise 2014 (kaçıncı baskı olduğu yazmıyor). Eser yaklaşık 255 sayfa ve bu yazıyı yazdığım sıralarda internette bir çok sitede satışının olmadığını gördüm. Kitabın içindekiler kısmı gayet kapsamlı: önsöz ile başlayan eserde neredeyse her bölüme ayrı bir başlık verilmiş ve bu başlıklar genelde gazete haberlerine atılan başlıklar gibi. Önsöz kısmında ye alan “şeref levhaları ile süslü şanlı tarihimizi kaç çocuğumuza anlatabildik sahi?” cümlesini kullanan yazar, kitabı yazma amacını aslında bizlere ifade ediyor ki iyi ki etti: çünkü – en son da söyleyeceğimi şimdi söyleyeyim – kitap kesinlikle çocuklara hitap eden bir kitap ve aşırı masal kokan, gerçekliğinden şüphe ettiren cümlelere ve afaki ayrıntılara sahip.

Yakup Cemil hakkında bir roman

Yazar, Yakup Cemil konusuna kendisini o kadar kaptırmış ki, internette yaptığım araştırma sonucunda 2013 yılında “Osmanlı’nın Derin Adamı Yakup Cemil” adıyla da bir kitabını yayımladığını gördüm. Yani bu durum artık kitap yazmaktan çok – belki niyet okuma olacak ama – ticarete dönmüş diyebilirim: zaten karakterimizin medyaya yansıyan imajı da bunun yapılmasına ön açıyor dersek yalan olmaz. Çünkü hatırlayan var mı bilmiyorum ama: eski Cumhurbaşkanı Demirel’in, Abdullah Çatlı için Yakup Cemil benzetmesi; Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Danıştay saldırısı için Yakup Cemil’in Bâb-ı Âli Baskını gibi benzetmesini kullanması, Yakup Cemil’in usta bir silahşor olması nedeniyle bir çok benzetme ve spekülasyonlara sebep olması gibi konular bu duruma sebebiyet veriyor belki de.

Yakup Cemil, önemli bir şahsiyet: orası kesin (Kurtlar Vadisi’nde bile sanırım hakkında yazılan başka bir kitap gösterilmişti). Hakkında yüksek lisans tezi yazılacak kadar önemli biri (internette bir kaç yüksek lisans tezine rastlayınca belirtmek istedim). Ancak yukarı örnek verdiğim şekilde tanınması veya hakkında efsanelerin olması onu yanlış tanıtmak için bir sebep mi? Değil tabii ki. “Peki kimdir Yakup Cemil? Ama Yakup Cemil konusuna girmeden önce 19. yüzyıl Osmanlı’sının son çeyreğine değinmek istiyoruz ki bu aykırı adamı ve onun kişiliğini şekillendiren etmenleri iyice görebilelim.” (s. 13) diyor yazar ve hayat hikayesini uzun uzadıya anlatmadan önce dönemin tarihini akademik dille değil sübjektif yorumlarla bizlere aktarmaya çalışıyor ve sonrasında karakterimizin başından geçen olayları yine sübjektif bir yorum ve diyaloglarla okuyoruz.

Kitabın tamamında karakterimizin Meşrutiyetin İlanından, Bab-ı Âli baskınına kadar etkisi, Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşları, Kafkas ve Irak cephelerindeki mücadeleleri, yaşanan siyasi entrikalar ve bunlar karşısında tutumu, kendisinin siyasi tecrübesizliği ve bunun hayatına etkisi ile mektubuna arkadaşları tarafından cevap verilmemesi sonrası kurşuna dizilerek sona eren bir yaşamı okuyoruz. Yakup Cemil’in kaynakça kısmına baktığımızda 62 farklı kaynaktan yararlanıldığı, 8 adet dergi veya ansiklopediden de faydalanıldığını anlıyoruz: kaynakça çok geniş ama o kısma yazar kendi ismini de büyük puntolarla yazmalıydı, çünkü öznel düşüncesini kitaba olması gerekenden kat be kat yansıtmıştı.

Peki, gerçek Yakup Cemil kimdir?

Kitapta oldukça fazla imla hatası, kelime hatası, devrik cümle vardı. “ğ” harfi bilerek mi yoksa klavyeleri mi (!) bozuktu bilmiyorum ama örneğin 19. sayfada kullanılması gerekirken hiç kullanılmadı. Bunun yanında noktadan sonra büyük harfle başlanması gerekirken başlanılmadı. Yine başlıkların bazılarında harf hataları/fazlalıkları vardı. Bazı yerlerde kelimeler ergen gibi büyük harf küçük harf şeklinde yazıldı veya oldukça fazla imla hatası (s. 119 gibi) kitabın akıcılığını bozdu (aslında öyle bir akıcılık hiç yoktu). Yazar, Yakup Cemil’i överken aşırı öznel davrandı ve bazı yerlerde o dönem yaşayan diğer tarihi şahsiyetlere (örneğin Enver Paşa, Sultan Abdülhamit vs. gibi) gereksiz yere açık açık suçlamalarda bulunan ifadeler kullanmaktan da geri durmadı. Diyaloglar ise oldukça kötüydü.

Bu kadar ayrıntılı yazmam bile aslında kitabın yazarının emeğine olan saygımı göstermeli diye düşünüyorum. Çünkü bu kitap, benim için bir hayal kırıklığı oldu: anlatımı yüzeysel ve sıkıcıydı. Böylesine önemli birini basit bir üslupla yüceltmiş ve abartmanın cılkını çıkarmış diyebilirim: bu abartının bir sanatsal ya da edebi yanı olmadığını da söylemek gerek! Tarihi kişilikler ile ilgili özellikle kahramanlarla ilgili daha nitelikli eserlerin ortaya koyulması taraftarıyım. Yakup Cemil özelinde Teşkilat-ı Mahsusa ve o dönem yaşayan bazı önemli şahsiyetler için yanlış düşüncelere sevk edecek öznel yorumların olması da önemli bir eksiklik.

Yakup Cemil için “Ölüme bile gülerek giden, teşkilatın en cevval adamı” diyor yazar: peki, bu eser onu daha iyi anlamamızı sağladı mı? Sanırım hayır, daha çok masalsı bir kahramanın hikayesini okuduk gibi, roman desen değil, tarihi bir metin desen o da değil. Çünkü yazar bir destan yazma niyetinde, Yakup Cemil’e olan hayranlığı okuyucuyu bıktıran, kitabın akıcılığını yok edecek kadar bariz. İttihat ve Terakki ile birlikte Yakup Cemil’i göklere çıkarmak için oldukça fazla debelenmiş. Buna gerek yoktu: vatan sevgisini irdelemeye hakkımız yok ama bu kadar da abartılı anlatılmayı hak etmiyor diye düşünüyorum.

Ben kitabı elime aldığımda teşkilatın bu en önemli isimlerinden biri olan Yakup Cemil’i çok iyi bir araştırma sonucu elde edilen bilgiler ile bize anlatmasını bekledim. Yani “Yakup Cemil kimdir?” desem, bu kitapta onu tanımak için çok sağlam bilgiler bulurum diye düşündüm. Ama olmadı. Ayrıca “Derin, şifre, gizem” gibi kelimelerin tarihi kitapların içinde bu kadar hor kullanılmasına da tahammül edemedim. Yine de emeğe sağlık diyoruz.

Yazı gezinmesi

Mobil sürümden çık