Millennium serisinin 2. kitabı olan Ateşle Oynayan Kız da kaldığımız yerden devam ederken, millennium şaşaalı günlerinin avantajını kullanıyor. Ekonomik olarak kendilerini düzlüğe çıkarmalarına rağmen, her zaman istikrar önemlidir anlayışı ile kitaba yeni karakterlerin girmesine vesile oluyorlar ve bu da kitabın yani serinin devam etmesini sağlıyor. Bu kitapta dergi ile bir kitap çıkartma konusunda anlaşan serbest gazetecimizin elindeki dosyanın ucunun – kadere bakın ki – herkesi ilgilendirecek konulara değinerek bir çok kişi – deşmesi – neticesinde çıkan olaylar irdeleniyor. Bunu yaparken, artık ilk kitaptaki gibi vanger ve mikael ile değil artık salander ile daha fazla arkadaşlık kuruyoruz: çünkü artık kitapta onun ismi daha çok geçiyor ve ilk kitapta onun hakkında bilmediğimiz, öğrenemediğimiz bir çok – soru işaretlerinin – cevaplarını buluyoruz.
Her ne kadar seri polisiye roman olsa da , ilk kitapta bu daha çok bir den çok konunun olduğu roman şeklindeydi. Bu kitapta işte tam anlamıyla polisiye romanla tanışıyoruz. Olaya yeni kahramanlar ve artık resmi olarak devlette karışıyordu. Gizli planlar, saklı kalmış gerçekler, salanderin geçmişi, mikaelin dostluğu ve daha fazlası…
Bu kitap, arkasındaki yazılanlarla ilk kitaptan daha olduğunu iddia ediyor. Açıkcası ben pek fark göremedim; fakat özellikle salanderi daha iyi tanımak için elimize geçen bir fırsattı. Bu kitabı bitirdiğinizde onu daha iyi tanıyacak, adalet konusundaki düşünceleri yüzünden kendinizi bir an düşüncelere kaptıracaksınız…
Ve tabii ki; yine güzel bir sonla bitiyor ve serinin bilinen son kitabını okumak için insanı heveslendiriyor.
Keyifli okumalar…