Hollywood sinema endüstrisi son zamanlar da bir şeyin farkına vardı: çizgi sinema. Bu sektörde son zamanlarda özellikle pixar film stüdyolarının önderliğinde bir çok film çekildi, bir çoğu sinemada hatırı sayılır gişe yaptı ve sonraki filmlerin çekilmesine sebebiyet oldular. Zaten bir sürü benzer filmin dolaştığı sinema piyasasında çeşitlilik arz etmesi açısından da önemli saydığım bu filmlerin bir çoğunu ben de izledim; hatta içlerinde wall-i gibi beğendiğim yapımlarda oldu. Bundan dolayı bu tip filmleri takip ediyorum.
Bu gün hem eğlenmek, hem de zaman geçirmek için izlediğim canavarlar yaratıklara karşı adlı film, gerçekten kendi adıma güzel bir seçim oldu diyebilirim.
özelikle bu tip filmlerde gerçek hayatta yaşanan olaylara yapılan göndermeler hoşuma gidiyor. Örneğin, filmde ABD yine herşeyi çözen, dünyayı kurtaran ülke konumunda! bunu aslında belirtmeye gerek yok hollywood sinemasının senelerce yaptığı bir kurgu zaten. ABD başkanının yaratıklarla barış görüşmesinde konuşma yerine müzik ile hitap etmesi gerçekten güzel bir anlam ifade ediyordu aslında. Burada mesajı gerçek başkan aldımı bilinmez ama silaha silahla cevap vermeniz manasız olduğunu belirtmesi ve çözüm için seçeneklerin olduğunu göstermesi, çok ince bir mesaj idi.
Filmdeki tek ince mesajlar bunlar değildi; örnek vermeye devam edecek olursak Tokyo’yu bir canavarın yokettiği sahne gösterilebilirdi. Burada japonların kendi ürettikleri film canavarlarına gönderme yapılırken ayrıca ” nükleer reaksiyon sonucu devleşen kurttcuğun yokettiği tokyo ” cümlesi ile nükleer silahlanmanınsonucunda oluşabilecek yıkımlara da gönderme yapılıyordu. Ayrıca, kötü kılıklı balık adamımızın 20 bin yıl sonra dünyaya ayak bastığında ” hava sıcak, dünya ısınmayamı başladı ” cümlesini de boş geçmemek gerekir. Bu kadar ince mesajlar verirken, dünyaya en fazla karbondioksit salınımı yapan ülke konumunda olan ABB’nin tekelinde olan hollywood’un nasıl olur da kendiyle tezat eden senaryolarla izleyici karşısına çıktığını bende anlayamıyorum fakat burada senaristlerin artık abd hükümetiylemi, hollywood endüstrisinin tepesindekilerle mi alay ettikleri bilinmez.
Film, evlendiği gün dünyaya çarpan evrenin en değerli madeninin hışmına uğraya Kaydet n gelin adayı Susan’ın bir canavara dönüşmesi ve diğer canavarlarla beraber dünyayı kurtarmaları eğlenceli bir dil ile anlatılıyor. Özellikle, gizli bölgeye giriş yaparken, şifre algoritmasında el,bacak,göz,dil gibi organların koyulması ve sonrasındaki replikler gerçekten müthişti!. Bu kadar fazla önleme ne ihtiyaç vardı dedirten bu saniyeler, beni çok güldürdü diyebilirim.
Eğlenceli bir film izleyecekler için birebir olan bu film, kitapdan sinemaya uyarlanmış. Karakterler gerçekten eğlendirici. Diyaloglar güzel, özellikle ingilizce olarak izlerseniz Susan’ın ” baba ” demesine çok hayran kaldım. O kadar içten diyordu ki anlatamam =)
Ben izledim, memnunum; beyazperde.com sitesinde 10 üzerinden 8 oy alan filme bende 8 verdim. Animasyon – 3D teknolojisi ile ortaya çıkan bu filmi özellikle bu tür filmleri sevenler ile eğlenceli dakikalar geçirmek isteyenler tek başlarına, filmden kopmadan izleyebilirler; önerimdir.
iyi seyirler =)