Uzun zamandır dizi izlemiyorum televizyonda diyebilirim, kurtlar vadisi ve deli yürekten sonra… Aslına bakarsanız dizi izlemekten çok televizyondan kendimi çok soyutlamıştım zaten; sürekli reklamlar, alakasız programlar ( ramazanda oruç konusunu mankenlerin tartışması, oryantal show gibi saçma programları niye izleyeyim ki? ) gereksiz mesajlar… Televizyon öylesine kirlenmişti ki ben sadece maç olduğunda ( türkiye yada fenerbahçe ) geçiyordum karşısına…
Ta ki, ezel dizisiyle tanışana kadar…
Ezel dizisinde zaten deli yürekten aşina olduğum ve oyunculuğunu gün be gün artırdığını oynadığı filmlerden görebildiğimiz Kenan İmirzalioğlu oynuyordu. Bu zaten dizinin ilk başta izlenmesi açısından büyük bir artıydı, sanırım ilk başta izleyenlerde benzer şekilde biziye adapte olmuşlardır. Cansu Dere’de mankenlikten sonra oynadığı dizilerde yüksek başarı oranı yakaladı bana göre, gerçi ben halen onun oyunculuğunu çok ” utangaç ” bulsam da işini iyi yapıyor… Ve rolüne gerçekten yakıştı bu dizi de..
Ezel dizisini izlemeyenler ” ne buluyorsun ” dizi de sorusunu sorabilirler, cevabı hemen vereyim: heyecan, entrika, macera, anlamlı sözler, intikam… Filmde yok yok…
Aslına bakarsanız benim bu yazıyı yazmama sebebiyet veren olay gazetede okuduğum Ali Atıf Bir’e ait söylemlerin yer aldığı bir yazı idi. Ali Atıf Bir hocayı herkes tanır, ben de hiç sevmediğim mynet.com sitesindeki yazılarından sonra onu tanımıştım. Hatta bir çok yazısına eleştirisel cevaplar göndermiştim, tabii hiç birine cevap alamadım. Kendisi reklam ve iletişim konusunda uzman biri, bu konuda eğitimler veriyor ( ki bildiğim kadarıyla profesör(!) zaten ). Bir gazeteci kendi köşesinde hocamızın şu söylemlerini, kendi gözlemlerini de katarak paylaşmış:
“Ezel dizisini izliyor musunuz?” diye soruyor öğrencilerine…
Onlar da “izliyoruz” diyor açık yüreklilikle…
Atıf Hoca, bu kez “Monte Kristo Kontu gibi işin orijinali varken yine onun çakmasını mı izliyorsunuz?” diye bir soru daha yöneltiyor karşısındakilere…
Öğrencilerin hiçbiri, “Hocam yanılıyorsunuz… Ezel dizisinin, Alexandre Dumas’ın başyapıtından sinemaya aktarılan Monte Kristo Kontu ile alakası yok” demiyor, diyemiyor…
Ali Atıf Bir böyle yaparak öğrencilerine ders içinde ders veriyor aslında…
Birinci ders şu:
Siz siz olun, reklamcılığa başlayınca başkalarının fikrini çalıp kendi fikrinizmiş gibi satmayın…
İkinci ders:
Bir işin aslı varken, kopyasına prim tanımayın.
Atıf Hoca’dan bir mesaj da “Ezel” dizisini çekenlere:
“Üniversitede reklam ve rekabet dersi veren bir öğretim üyesi olarak Ezel’i hazırlarken hangi projeden esinlendiğinizi atladım sanmayın… İşin farkındayım.”
Hocamızın daha önceki yazılarını da okuduktan sonra yüzümde beliren o gülümseme bu yazıyı okuduktan sonra tekrar geri geldi… Bu kadar üst seviyede bir insan bu yorumu nasıl yaparın sorusunu kendi kendime sormadım değil… Bugüne kadar ortaya bir eser sunan herkes, birşeyden etkilenmemişmidir aslında? ve merak ediyorum, hocamız bu kitabı neresiyle okumuş?. Yani dizide yer alan olaylar bir tek o kitaptami yaşanmış ve yaşanmış olarak kalacak?
Monte Kristo Kontu ile ezel dizisi arasında o kadar fark var ki, çakması olduğunu söylemek için çinlilerin yaptığı mercedes ile gerçek mercedesi karşılaştırmayı bilmek gerek!.
Bir kere monte kristo kontu kitabında, yaşlı adam ölüyor… şuan ki gibi her daim ezelin yanında ona akıl hocalığı yapmıyor… hem onlar hapisten kitapta tünel ile kaçmaya çalışırlarken, filmde bu böyle değil: yüzünü değiştirtiyorlar bir kere… Bunu görünce de kurtlar vadisinin çakması mı demiştir acaba!
Çakma olduğunu söylemek, çok büyük ayıp olur… Esinlendi demekte fazla aslında, çünkü bir çok şeyden esinlenilmiş olunabilir…
He, unutmadan: Ezel dizisinin avukatı benim!
gerçekten harika bir dizi devamında dahada güzel olacagına inanıyorum