Doğum günümde gelen ilk hediye kitabı okumaya başladığım sırada bir sürü daha hediye kitap daha gelmişti ama bu kitabı okurken zaman nasıl geçiyor anlamadım yine ve bir çırpıda bitirdim. Sebebi ise basit: Son zamanlarda özellikle roman dünyasında insanları korkutan vampir ve özel güçleri olan türden kitaplar ile dini kitapların eski efsanelerindeki karakterleri şekillendirip, kurgulayarak yapılan kitaplar sırf ‘merak’ için bile okunabiliyordu. İşte bu türden bir kitabı anlatmaya çalışacağım sizlere..
Fısıltı aslında hush hush serisinin ilk kitabı. Bize serinin ipuçlarını ‘fısıldıyor’ resmen. Kitabı okurken bazı yerlerde yazarın konuyu gereksiz uzattığını ve ‘artık bağla şu konuyu ve bilmemiz gereken ipuçlarını ver kadın!’ diye bağırmak istiyorsunuz kitabın ortalarında… Belki de tek eksisi buydu; 4 kitap yerine 3 kitap çıkartarak da bu seriyi tamamlardı düşüncesi beliriyor aklımda bunları yazarken…
Alacakaranlık serisi tüm dünyayı kasıp kavurduktan ve milyonlarca hayran edindikten sonra vampir türünde yazılan kitap sayısı hayli artmıştı; fakat buna benzer bir tür olan ‘düşmüş melekler’ konusunda yazılan romanlarda bestseller listesinde yer bulmaya başladı son zamanlarda. İşte bu listenin en üstünde yer alan fısıltı kitabında düşmüş melek Patch ile diğer baş karakter Nora ve Vee’nin başından geçenleri okuyoruz.
İlk kitap bize serinin ipuçlarını fısıldıyor demiştim; ilginç bir kapağı var kitabın. Romanın karakterleri ise gerçekten başarılı betimlenmişler; düşmüş melek patch karakteri biraz ‘kurgusal’ ve ‘efsanevi’ olsa da onun karşısında Nora ile Vee’nin yaşadıkları hiç inandırıcılıktan uzak değiller. Bağlı oldukları kültür içerisinde inandırıcı ve samimi birer portre çiziyor karakterler. Nora kendine has özellikleri, duygusal zekası ve olaylara bakış açısı ile ön plana çıkarken Vee Sky ise çoğumuzun sahip olmak isteyeceği türden bir dost; daima Nora’yı destekleyen ve yanında olan ve macerasında ona eşlik eden bir karakter olarak karşımıza çıkıyor.. Vee’nin tek olumsuz özelliği, belki de erkekler – özellikle yakışıklı erkekler – söz konusu olduğunda değişkenlik gösteren tavırlarıdır. Neticede, bu tavırlar bazen başa bela olabiliyor. Kitapta, “iyi kızların kötü çocuklara tutulması” geleneği sürdürülerek, Nora’nın karşısına Patch çıkartılıyor. Patch ukala, vurdumduymaz serseri halleriyle Nora’yı yorsa da dış görünüşüyle sürekli kendisine çekiyor. Herşey bir yana, Nora gizeme bayılıyor ve Patch de bir anda ortaya çıkmaları ve hakkında kaydadeğer bir bilgi edinemediği boş okul dosyasıyla son derece gizemli bir profil çiziyor. Kaderin de yardımıyla Nora kendisini hergün biraz daha Patch’in bu gizemli ve çekici varlığına kaptırıyor. Belki de günümüz kızlarının en büyük sorunu bu ha ne dersiniz!!?? Nefiller, insanlar, melekler, düşmüş melekler… Bazı sahneler – düşmüş meleğin başkasının aklını okuması gibi mesela – Alacakaranlık’ı hatırlatsa da Patch’imiz Edward kadar uysal bir genç değil. Oldukça ukala ve delişmen, ayrıca çekici… Tam bir serseri… Çoğu erkeğin olmak istediği türden…
Eğer ilk defa ‘fallen angel’ yani ‘düşmüş melek‘ temasını işleyen bir kitap okuyacaksanız, kesinlikle tercihinizi bu kitaptan yana kullanmalısınız. Zira, roman verdiği İncil referansları ve geçmişle şimdiki zamanı harmanlayan plot örgüsüyle sizi pişman etmeyecektir. Beklentinin yüksek olmaması sizin faydanıza; zira aksiyonu yüksek bir kitap olmaktan öte aşkı harmanlayan, duyguları uzunca anlatan ve diyalogların çok sık olduğu, ne durağan ne de yüksek tempolu olmayan bir kitap olacak elinizde…
Sıkılmadan okursunuz umarım. :)
iyi okumalar.