Sıkı bir David Baldacci hayranı oldum sanırım. Asıl gerçek kitabıyla beni çok etkilediğini söylemem gerek; diğer kitaplarının da kült olmasa da okuyucuyu okumaya iten, kendini sevdiren bir tarzı olduğunu da ekleyeyim. Fakat her güzelin kusuru olur ya; sanırım David Baldacci’nin şuana kadar okuduğum en kötü romanı Sadakatin Rengi olsa gerek. Kötü dediysem de: berbat bir roman demiyorum; aksine yazarın klasına yakışan bir roman olmadığını düşünüyorum. Hali hazırda bir çok benzeri yapıda roman olduğunu düşünürsek, Sadakatin Rengi romanının yazar için bir ‘idman’ türü bir yapıt olduğunu tahmin ediyorum.
Sadakatin Rengi ABD’de her yıl çekilen orta karar bir polisiye film tadında roman diyebiliriz. Karakterler her baldacci romanında olduğu gibi ince işlenmiş. 558 sayfalık romanın 400 sayfasını merak içerisinde okuyorsunuz: fakat baldacci’nin diğer romanlarına nazaran çoğu yerde sıkıldığımı söylemem gerek. Ayrıca mekan tasvirlerini de diğer romanlarına kıyasla aynı başarıyla aktaramadığını gördüm.
Sadakatin Rengi romanının konusuna gelirsek; (kitabın arkasındaki yazı) Kaçırılıp kötü bir komploya alet olmadan önce Mace, D.C. Polis Kuvvetleri’nde görev alan delifişek bir polistir. Bu talihsiz olayın ardından rozetini, kariyerini, her şeyini kaybeder ve iki yılını hapiste geçirmek zorunda kalır. Özgür kaldığında ise tek bir hedefi vardır; çok sevdiği mesleğini geri kazanmak. Bu uğurda ölümü bile göze alan Mace’i büyük tehlikeler beklemektedir.
Karakter analizleri:
Mace: Kendi bildiğini yapan bir kadın tipi. Polisliği çok seviyor. Tekrar polis olmak için hayatını riske atmaktan çekinmiyor. Ailesinden tek kalan olan ablasına olan bağlılığı had safhada ama yine bildiğini okuduğu anlar çok. Ablasına bir şey olmasından korkuyor. Babasını çok özlediği de açık. Babasının katilini bulma konusunu belki yazar başka romanda yazmıştır/yazacaktır. Roy’a karşı hislerinin aşk boyutunda olduğu belli. Polislik mesleğinin her türlü incesini bilen biri. Gözü kara. Gerçek adı Mason ama o hiç kullanmıyor. Annesini ise hiç sevmiyor.
Betty: Mace’nin ablası. ABD Başkanı’nında yaşadığı bölgenin polis şefi. Çok zeki. Kardeşini kendi çocuğu gibi seviyor. Erkekler konusunda şansız; kardeşi gibi bekar ama kardeşi kadar şanslı değil: bir ara ona da biri ‘yazacak’ diye bekledim açıkçası. Kardeşinin arkasında durması, onu koruması ve onun için yaptıkları karakterli bir profile sahip olduğunun göstergesi.
Roy: Avukat. Yaşananlar sonrası kendini iyi toparladı. Mace’ye olan ilgisini belli etmeye çalıştığı bölümler komikti.
Bunun dışında kitapta yer alan karakterlerin kurguya çok iyi monte edildiği açık: ABD istihbarat teşkilatında görevli olanlar, emekli ayyaş ve hafif deli asker, avukatlar, kötü kadın rolündeki savcı ve sokaklardaki gangsterler… Hepsi de ince işçilik eseri.
Romanda anlatılmak istenen şey ise aslında baldacci’nin çok sevdiği komplolardan biri: ABD istihbaratının, kendi çıkarlarına uygun bir şekilde teröristleri finanse etmesi ve onları yönlendirmesi sorunsalı. Fakat kitabın çok uzun olması, kopuklukların olması ve iyi bir finalle bitmemesi önemli eksiklikler.
Zaten ufak bir google araştırması yaptığımda kitap hakkında herhangi bir yazı yazanı görmedim: kitabın da muhtemelen marketlerde ucuz kitap bölümlerinde yer aldığı ve alan kişilerin de bir türlü okumayı bitiremediği de bir gerçek.
Ben okurken sıkıldım ama bitti: iyi ki bitti.
İyi okumalar.