Korna sesleri ve zaman
  1. Anasayfa
  2. Hikayeler

Korna sesleri ve zaman

0

Korna sesleri.
Tik, tak, tik, tak…
İnsan sesleri.
Tik, tak, tik, tak…
Bağrışmalar, bebek sesleri.
Tik, tak, tik, tak…

Meydandaki eski saat kulesinin altında oturmuş, gelip geçenleri seyrederken duyduğu tek ses aslında o eski ve zamana meydan okuyan saatin sesiydi. Dış dünyanın gürültüsünden kendini soyutlamış, yine kendi dünyasının içerisinde belki de onlarca ‘kendi’ ile fısıldaşıyordu kimse duymadan. Arkadaşlarıyla buluşmadan önce, kafasında geçmişi irdeliyordu…

Geçmişi hiç bir zaman sevmezdi; fakat işte o sevmediği geçmiş, her zaman ona yardımcı olmuştu…

Hayatı boyunca kendinden başka kimseye güvenmeyen bu adam, burada şimdi ‘geçmişinde kalan’ arkadaşlarıyla buluşacağı zamanı bekliyordu. Küçükken bu saatin altında buluşurlardı; hafiften gülümsedi: tıpkı eski zamanlardaki gibi diye düşündü. Onları hep sevmişti, onlara hep öğüt vermişti: ama biraz sonra karşılaşacağı insanların öğütlerine uymayıp, bitik bir şekilde karşısına çıkacaklarını bilmek onu hem üzüyor hem de kendine kızmasına neden oluyordu…

Daha başarılı olabilirdi…

Arkadaşlarından Berk, grubun yakışıklısı yani damat feritiydi. Her gün bir başka kıza teklif eder, teklifini kabul eden kızlara vazgeçtim sizden cevabını büyük bir zevkle verirdi: tabii arada kendisi kalırdı hep: çünkü bu teklifleri berk adına hep o götürmüştü. Yaşları kemale erdiğinde Berke, tek şey söylemişti: ” kadınlarla iyi vakit geçirdin; onlarla alay ettiğini bilmelerine rağmen en salak halleriyle yine peşinden koştular. Ama bir gün gelecek, bir kadın hayatını mahvedecek. Ve dostum o gün yanında ne yazık ki olmayacağım. ”

Ve o kadın bir gün gelmiş, berk ile ardanın arasını bozmuştu…

Arda… Grubun sessiz ve sakin tipiydi. Hiç kimseyle konuşmaz, sadece işine bakardı. Bir kaç kez ilişkisi olmuş fakat hiç etkilenmemişe benziyordu. Ona da bir gün şunu söylemişti: ” Sen de farklı bir şey var arda; kadınlar olsun veya olmasın pek umursamıyorsun. Ama bir gün bir kadın olacak. Ve o gün lütfen doğru kadını seç, sakın ısrar etme. Şimdi nasılsan, o zaman da öyle ol… ” Ama o da dinlememişti; berk’in de işin içinde olmasına rağmen ısrarcı olmuş, kızdan kopamamıştı…

Ve son arkadaşı; Bekir. 13 yıl boyunca bir kadına aşık olduğunu sanmış, onunla evlenme hayalleri kurmuştu. Ona güvendiği kadar kimseye güvenmiyor, ondan başkasını gözü görmüyordu. Onu da uyarmıştı: ” Dostum, kadın namustur. Senin düşüncelerinle ters olan bu sevgilini bu kadar boş bırakma. Her istediğini yapmasına izin verme. Nefsin ne demek olduğunu bilmiyorsun. Bir gün başına kötü bir iş gelecek. Onu zorla demiyorum ama doğruları ona söylemen gerek ” Bekir de dinlememişti. ‘O beni seviyor’ deyip, gülümsemiş ve birlikte içmeye devam etmişlerdi o gece… İçkiyi yudumlarken, en yakın dostlarından birinin böyle düşünmesine şaşmıştı: kız arkadaşı inanç olarak sıfır olmasının yanında, kendi aralarında bile en açık şekilde dolaşıyor, istediği erkekle gezmelere gidebiliyordu. Korktuğu da başına geldi; 3 arkadaş gittikleri balık avından erken döndüklerinde, kız arkadaşını başka bir erkekle yakaladılar. Bu olayda çok üzücüydü….

Berk ile arda… Derin bir nefes daha aldı adam. Kadınların şeytan ruhlu olduklarına inanırdı; işte bu iki can dostunu can evinden vuran kadın tam da buna uygundu. Kadınla ilk tanıştıklarında ağzından hep ‘doğru erkeği’ arıyorum lafı çıkıyor, en namuslu kadınların kullanacağı türden kelimeler ile kendini ifade ediyor, arkadaş grubu içinde iyi bir imaj yaratıyordu. Berk ile arda, ikisi de kadına aşık olmuş fakat söyleyemiyorlardı. Adam ise kadına güvenemiyor fakat arkadaşlarının mutlu hallerini gördükçe hem üzülüyor, hem seviniyordu: peki ilerisi için ne olacaktı?

Kendi aralarında yaptıkları sohbetlerde hep ‘doğru kadın nasıl olmalı’ sorusunu cevaplardı. Hepsi de benzer cevaplar ile başlıyordu: ” Kapalı olsun, evine ve eşine sahip çıksın, dışarda ve para pulda gözü olmasın. ” gibi şeyler söyleniyordu klasik olarak. Haklı isteklerdi ama sonra hepsi başlarını öne eğiyor, hangi zamanda yaşadıklarını anladıklarında ne kadar zor bir istekte bulunduklarını anlıyorlardı. O ise hep aynı cevabı veriyordu: ” Nasıl olduğu önemli değil; duvağını açtığımda gözlerimin içine bakarken gördüklerimi ölürken yine göreyim yeter… O an gülümserken ve benim gözlerimden yaşlar dökülürken ki gamzesini son nefesimde de göreyim yeter… ” der, arkadaşlarına biraz daha sokulurdu: sigara içmiyordu ama pasif içicilik işte bu zamanlarda işe yarıyordu!

Arda ile berkin yan yana çekilmiş fotoğraflarına baktı; gençliklerinde ne kadar da içtendiler. Ama bir kadın bunu mahvetti. Kadın, kendi aralarındaki sohbetlerde namuslu kadın imajını korumak adına hep ‘kaçamak’ oynuyor, bu durum onu şüpheye düşürüyordu. Hem ilgilenip, hem ben istemezükçülükte neyin nesiydi? 2 tane genç delikanlı… Birini seçmeliydi. Seçti… Ama başkasını…

Bunu ilk o keşfetmişti. Aşık olan iki arkadaşının, kadının geçmişini sorgulamaması hep kafasını kurcalamıştı. Bir gün tanıştığı yeni bir bayana kadını sordu. Duydukları onu üzmüştü ama bir şey olmadan arkadaşlarının kurtulmasına seviniyordu da…

Kadın…
Kadın, nefsinin esiri bir varlıktı. Herkesle aynı şekilde tanışıyordu: ” Ben ciddi bir ilişki istiyorum! ” Ufacık yaşına rağmen onlarca erkekle flört etmiş, sevgilisinden ayrıldıktan sonra bir kaç kişiyle de çıkmıştı. Ve tesadüf ya gelip onların arkadaş grubuna katılmıştı bir parti çıkışı ve arda ile berk ona aşık olmuşlardı.

Adam, bunu onlara nasıl anlatacağını hiç düşünmedi. Direk, gitti söyledi. Neden değerli vakitlerini kaybetsinler ki? Ama ikisine söylediğinde, birbirinden habersiz gizli aşk yaşayan iki arkadaş bu gerçeği de öğrendiler. Birbirlerini suçlayıp, mahalleden uzaklaştılar. İşte grup böyle dağılmıştı; zaten bitkin ve harap olan bekirde pek ortalıkta gözükmüyordu.

Saat 12:00 ile gelen ‘donk’ sesiyle irkildi düşüncelerinden. Arkadaşları birazdan gelirdi. Bozulan arkadaşlıklarını yeniden tamir edemeyecekleri ortadaydı ama yine de onları tekrar görmek güzel olacaktı…

…..

Onlarla karşılaştıktan sonra…

…..

Gelen demli çayların buharı havaya karışırken, 3 arkadaş karşılarında yan yana oturmuş ona bakıyorlardı. Söyleyecek çok şey vardı belki de ama saçı sakalı birbirine karışmış bekir ilk soruyu sordu: ” Hacı, bunca sene seni kadınlarla bir arada görmedik. Bunun sırrı nedir? ”

Önce gülümsedi, sonra cevapladı: ” Ben de erkeğim, kendi basit yöntemlerim var ( Burada hepsi güldü ) ama bir kadınla beraber olmadım. Bir sebebi yok. ” dedi. Arda dayanamayıp sordu: ” Olm öyle ama hep bize kadınları kötüledin, durdun. Onlardan nasıl uzak durdun ki? ” Adam derin bir nefes alıp cevapladı: ” tavşanlar neden korkmaz bilir misiniz? ” Hepsi şapşal şapşal bakarken cevabı yine kendi verdi:

” Çünkü panterden daha akıllıdır da ondan… ”

  • 0
    alk_lad_m
    Alkışladım
  • 3
    sevdim
    Sevdim
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    be_enmedim
    Beğenmedim
Paylaş
İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir