Üniversite öğrencisinin okul bitirme gibi tek derdi yok; asıl işler ondan sonra başlıyor. KPSS , ALES, Diğer sınavlar ve sonunda çağrıldığınız mülakatlar… Bu mülakatlarda çeşitli sorular sorulduğu gibi bu soruları önceden bilme şansımız maalesef yok.
Fakat, ben başımdan geçen bir olayı anlattıktan sonra; sizlere bu mülakatların genelinde sorulan soruları yazacağım:
Bir bankanın sınavında öncelikle KPSS ve bankanın kendi yaptığı sınav sonucunda aldığınız puan neticesinde mülakata çağrılıyorsunuz. Bu mülakatta tek olarak değil bir grup ile oturumu yönetecek kişinin karşısına çıkıyorsunuz. Görevli bir soru ortaya atıyor ve sizden bu soruyu tartışmanızı istiyor: süre 12 dk. Süre sonucunda ” sizinle iletişim kuracağız ” cümlesini duyduktan sonra gerisin geri evinize gideceksiniz…
Soru şu: ” Türkiye’de resmi eğitim dili İngilizce olmalı mı? “
8erli grup halinde girdiğinizden herkese en az 1,5 dk düşüyor ama bu sürenizi sizden çalabilecek 7 kişi daha var! Burada mantıklı düşünüp, doğru şeyler söylemeniz gerekecek. kafanızda bu soruyu okuduğunuzda neler geldi az çok tahmin edebiliyorum; zaten bu düşündükleriniz bu tür mülakatlarda bir çok kişi tarafından ya heyecandan, ya acelelikten gözden kaçan ince detaylar yüzünden yanlış cevaplar verilebiliyor: aslında sorunun bir ” doğru cevabı ” da yoktur; önemli olan sorunlara yaklaşımınızdır herhalde..
Bir çok kişi bu soruya, ingilizcenin faydalı ve dünya dili olduğundan hareketle bir çok benzer cevaplar verdi. Fakat mantıklı cevap soruyu dikkatli okuyanlar için hemen ortaya atılır zaten: ülkemiz ingiltere değil, türkiye’dir; türk insanının bildiği dil de türkçedir. Fakat bu dil hakkında bir çok bilinmeyen küçükten itibaren başlar; önemli ve öncelikli olan bu dilin insanımıza en iyi şekilde öğretilmesidir. İngilizce dili ileriki yaşlarda ek derslerle dünyaya adapte olma adına insanlarımıza öğretilebilir.
Öğrendiğim kadarıyla sonda verdiğim cevabı verenler bu banka tarafından işe alınmış…
Ve sıkça sorular 8 soru aşağıda:
Her mülakat birbirinden farklı olsa da istatistikler, bazı soruların kesin çıkacağını, bunlara hazırlıklı olanların öne geçtiğini söylüyor.
İşte en sık sorulan 8 mülakat sorusu ve bunlara iyi yanıt vermeniz için uzmanlardan öneriler…
Her şeyin başı, görüşmenize hazırlanmak için yeterli zamanı ayırmak. İyi hazırlanmış olmak sizi rahatlatacak, heyecanınızı azaltacak. Uzmanlar bu hazırlık sürecinde sıkça sorulan sorular için cevaplarınızı hazırlamanızı ve mülakata gitmeden önce yüksek sesle bu soruları cevaplamanızı öneriyor.
‘Bana kendinizden bahsedin’
Kolay bir soru gibi görünse de, cevaplanması aslında zor çünkü alanı çok geniş. Önemli olan şu, görüşme yaptığınız kişi sizin hafta sonları ne yaptığınızı öğrenmekten çok sizi kişisel olarak tanımak istiyor. Kendinizle ilgili birkaç nokta belirleyin, profesyonel deneyimlerinizden, kariyer hedeflerinizden bahsedin ve bu konulara bağlı kalın. Konuyu toparlayıp sonucu o şirkette çalışmak istediğinize getirin.
‘Sizi neden işe alalım?’
İşte kendinizi tanıtmanız için bir fırsat. Güçlü yönlerinizi, özelliklerinizi, yapabileceklerinizi kısa ve öz bir şekilde ortaya koymanızın tamzamanı. Yalnız bu soruyu çok genel olarak cevaplamaktan kaçının. Herkes çok çalıştığını ve dürüst olduğunu söyler. Fark yaratmak için kişisel yanıtlar verin.
‘Neden burada çalışmak istiyorsunuz?’
Bu, hazırlıklı gelip gelmediğiniz anlamak için sorulan bir sorudur. Şirket ve sektör hakkında bilgi edinmeden bir görüşmeye katılmayın. Eğer sağlıklı bir araştırma yaptıysanız, bu soru deneyimlerinizi ve özelliklerinizin işe uygunluğunu anlatmak için de bir fırsat.
‘En zayıf yönünüz nedir?’
Bu soruyu cevaplamanın sırrı, zayıflığınız konusunda dürüst olmanız ancak bunu nasıl avantaja çevirdiğinizden bahsetmektir. Örneğin, geçmişteki bir işinizde problemyaşadıysanız, bunu çözmek ve kendinizimotive etmek için ne gibi adımlar attığınızdan bahsedin. Bu, kendinizi tanıdığınızı ve daha iyi hale gelmek için ne yaptığınızı gösterecektir. Bu soruya vermemeniz gereken tek cevapsa “Zayıf bir yönüm yok” olacaktır.
‘Son işinizden neden ayrıldınız?’
Son işinizden kötü ayrıldıysanız da bu soruyu negatif bir şekilde cevaplamaktan kaçının. Politik olun. Eğer eski işinizin kötü yönlerinden bahsediyorsanız, birkaç iyi yönünden bahsetmeye de özen gösterin. Eski şirketiniz hakkında durmadan şikâyet etmeniz, davranışlarınız hakkında karşı tarafa çok da iyi bir fikir vermeyecektir.
‘Karşılaştığınız zor bir durumu ve problemi nasıl çözdüğünüzü anlatın’
Bazen bu soruya bir karşılık bulmak zor olabilir. Özellikle yeni mezunsanız ve çok fazla iş deneyiminiz yoksa… Ama unutmayın; görüşmeciler, konu ne olursa olsun sizin eleştirel bir şekilde düşünebildiğinizi ve çözüm üretebildiğinizi görmek isterler.
‘Gurur duyduğunuz en büyük başarınız nedir?’
Bu sorunun sırrı, net olmak ve pozisyonla en çok ilgili başarınızı seçmektir. En büyük başarınız lisede okulun şampiyon basket takımında yer almaksa, daha uygun profesyonel bir başarı seçin. Şirketin aradığı özellikleri düşünün ve şirketin ihtiyaçlarına uygunluğunuzu gösterecek bir örnek geliştirin.
‘Düşündüğünüz maaş nedir?’
Bu özellikle iş deneyimi az olanlar için çok zor yanıtlanacak bir soru. Görüşmeye gitmeden önce, piyasayla ilgili bir araştırma yapın ve bu işten ne kadar para almanız gerektiğini öğrenin. İş teklifini almadan önce maaş konusunu konuşmaktan uzak durun. Görüşmeciye, anlaştığınız takdirde adil bir maaş belirlenmesi konusunda konuşmaya açık olduğunuzu bildirin. Eğer bir cevap vermeniz konusunda ısrar ediliyorsa, kesin bir sayı vermektense bir aralık vermeyi tercih edin.
Yazının kaynağı, Haberturk ( Sadece sorular siteden alınmıştır, yorumlar ve açıklamalar bana aittir. )
Bu yazım blog dergisinin 9.sayısında yayınlandı.
http://www.blogdergisi.com