Elizabeth Peters’in daha önce ” Firavunların Laneti ” adlı kitabını okumuş ve siteye kitap hakkındaki yorumumu yazmıştım. Polisiye romanları sevmemde katkısı olan yazarın bu ” Amelia Peabody ” adlı polisiye roman serisini okumam artık benim için bir gereklilik olmuştu. Yazar hakkında istediğim bilgilere türkçe olarak internette ulaşamadım, bir de bu serinin doğru sıralamasını bulamadım. =) Fazla da araştırmadım gerçi ama internette türkçe kitap sitelerine baktığımda serinin bazı kitapları aynı tarihte çıkmış! Bu yüzden seriye uymadan ( ki aslında buna gerek yok, yazar biri bitince diğerine başlıyor gibi ama bu hissi size fazla yansıtmıyor, iyi birşey yani! ) kitapları okumaya karar verdim.
Bu durum içerisinde iken yine kaliteli bir roman okuma isteği yüzünden kitaplığımın yanına gittim ve önümde 3 adet roman duruyordu: Julian Sırrı, Empati ve mumya Sandukası. Julian Sırrı, pegasus sırrı adlı kitabın devamı niteliğinde idi ve Dan Brown dan daha kaliteli yazdığını iddaa eden ( ya da kitapevi tarafından bu cümle ile lanse edildi ) bir yazar tarafından yazılmıştı. İlk kitabını okumuş ve siteye yazmıştım. ilk kitapda yaşadığımhayal kırıklığı yüzünden serinin devamı olan bu kitabı okumak istemedim. Empati ise Adam Fawer’in yeni kitabı idi ve çok kalındı. En son bitirdiğim kitaptan sonra bu kadar uzun bir kitabı okumak gözümü korkuttu. Mumya Sandukası Elizabeth Peters’in polisiye amelia peabody serisinin devamı idi ve kitap siparişleri verirken öylesine almıştım, fakat şuan önümde okuyabileceğim tek kitap olarak duruyordu. 2 günde bitirdim tabii =)
Mumya Sandukası, serinin diğer okuduğum firavunların laneti kitabından çok bağımsızdı bir kaç yer dışında. En önemli farkı ise artık büyüyen bir Ramses vardı karşımızda ( çocukları ). Polisiye roman olmasına rağmen kitapta bir kaç yerde polis geçiyor kelimesi geçiyor esprisini ilk kitapta olduğu gibi bu kitap içinde söyleyebilirim. Kendini doktorculuk konusunda da oldukça geliştiren baş kahramanımız amelia peabody ve diğer kahramanlarımızın mısır’da başlarından geçen ve yine sizi ” acaba katil kim ” diye bir o kişiye bir bu kişiye yönlendiren bir anlatım ile karşılaşıyoruz kitapta. Bir çok kitapta olduğu gibi mantıksız veya kitapta değinilmeyen bir konuyla bağlantılı bir şekilde bitmeyişi ( yani kötü bir süprizle ) ne kadar gerçekçi bir kitap olduğunun göstergelerinden biri olsa gerek.
Kitapta Ramses karakterini daha sık görüyoruz ve gerçekten kitaba bir ahenk katmış. herkes bilir, mumya filmini hatırlar. Orda da serinin devam filminde bir çocuk çıkmıştı ortaya ve filme güzel uymuştu, eğlenceliydi. işte bu kitapta da benzer bir kurgu söylenebilir ve gerçekten hoş oldu. Kitabın finalini de yine çocuğun belirlemesi hoşuma gitti. İnanın, tek başınıza okurken sinemada arkanıza yaslanmış bu tip bir filmi izliyor hissine kapılacaksınız.
Kitabın türkçe tercümesi gerçekten süper, zaten diyaloglar vs. de çok güzel yazılmış. Kitaptan hiç kopma yaşanmıyor, her saniyesi sizi mutlu ederek geçiyor diyebilirim.
Eğer bu kitaba oy verebilseydim 10 üzerinden 8 veya 9 verirdim.
gerçekten güzel okunması gereken bir kitap ve seri..
bence bunun filmi çıkmalı…daha iyi olursa görsel efektleri filan reyting rekorları kırar.
bence bunun filmi çıkmalı…daha iyi olursa görsel efektleri filan reyting rekorları kırar.