Şanlı Nusret Mayın Gemisi Şanlı Kaptanı
  1. Anasayfa
  2. Kitap İncelemesi

Şanlı Nusret Mayın Gemisi Şanlı Kaptanı

0

Şanlı Nusret Mayın Gemisi Şanlı Kaptanı adli kitap, bu konuya gönül vermiş, amatör bir bakış açısıyla konuyu irdelemiş Mustafa YAZICI isimli yazarımıza ait, bir araştırma – otobiyografi eseri. Elimde 2019 yılı baskısı olan eseri yazarın kendisinin basımını yaptırdığını da ekleyelim. Google üzerinde yaptığım araştırmada kitabın nadir kitap gibi internetteki en büyük sahaf sitelerinde bile satışının olmadığını gördüm. Kitabın arka kapağında her ne kadar yazarın internet sitesinden bahsedilse de söz konusu sitede açılmıyor. Yani kitabı satın almanız şu anlık mümkün gözükmüyor. Yaklaşık 138 sayfa olan kitabı ancak benim gibi bir şekilde temin edebilenler okumuş olacak gibi gözüküyor.

İnternet üzerinde kitaba konu olaylar ve yazar hakkında araştırma yaparken, yazarın Trabzon’un tanınmış tarihçi ve eğitimcilerinden biri olduğunu öğreniyoruz. Kitabın kurgusundan tutun da tüm aşamalarına kadar yazarın ilgilendiğini çok belli – ki kendi de kitabında bundan bahsediyor – ve kapak resmi her ne kadar konuyla alakalı olsa da kitap kapak renginin çok uyumsuz olduğunu söylemek mümkün. Yazar, aceleyle mi bu kitabı yazdı yoksa üzerinde çok emek harcadığı bu konu hakkında yazımsal olarak çok kıymet vermedi mi tam anlamadım ancak kitabın başlığı bile yanlış: Şanlı Nusret Mayın Gemisi Şanlı Kaptanı. Halbuki doğrusu Şanlı Nusret Mayın Gemisinin Şanlı Kaptanı veya Şanlı Nusret Mayın Gemisi Şanlı Kaptan şeklinde olmalıydı.

Şanlı Nusret Mayın Gemisi Şanlı Kaptanı

Şanlı Nusret Mayın Gemisi Şanlı Kaptanı (yanlış yazılan başlığı ben yazı boyunca kitapta kullanıldığı şekliyle kullanmaya devam edeceğim) adlı kitap ilk sayfalarında bizleri yazarın kendisinin yazdığı Şanlı Kaptan – Şanlı Gemi adlı bir şiir ile karşılıyor. Sonrasında ayrıntılı bir içindekiler kısmı yer alıyor. Önsöz kısmında ise kitabın yayımlandığı dönemde Akçaabat Kaymakamı olan, bu yazıyı hazırladığım dönemde ise Bayrampaşa Kaymakamı olan Soner ŞENEL tarafından bir yazı yer alıyor. Yazarın da “Bu kitaba Önsöz yazan Akçaabat Kaymakamı ve hemşerimiz Sn. Soner ŞENEL beye…” (s.14) sözleriyle teşekkür edildiğini de görüyoruz.

Devamında yer alan Sunuş kısmında ise kitabın neden yazarın kişisel gayreti ile basıldığı “Akçaabat Belediyesi’nce yayınlanması daha büyük bir hizmet olurdu; kahramanımızın ruhunu daha çok şad ederdi. Madem ki belediyece yayınlanmadı; bizzat yazarı tarafından yayınlanması da çok yararlı bir hizmet olayıdır.” (s.9) sözleriyle okuyucuya aktarılıyor. “Açıklama: Bu Kitabı Niye Yazdım?” başlıklı kısımda ise yazarın kitabı yazma hikayesi en başından itibaren ayrıntılı bir şekilde anlatılıyor. Yazar “Fakat nedense kurulan Komisyon ilimde geçersiz bazı yazılı görüşlerle yayına uygun görmemiş.” (s.12) diyerek belediye tarafından yayımlanmamasına içerlendiğini belirterek, serzenişini de dile getiriyor.

Şanlı Nusret Mayın Gemisi Şanlı Kaptanı kitabı hakkındaki kısa görüşüm.

Yazar, konuya girmeden önce kitabın neden belediye tarafından yayımlanmadığını uzun uzun, belgeleriyle beraber (yazılan dilekçelerin görüntülerine kadar her aşama var) anlatmaya çalışmış: buradan anlıyoruz ki yazar, belediyenin bu tavrına içerlenmiş. Doğrudur: Akçaabat özelinde önemli bir şahsiyet hakkında yapılan araştırmaların kitap haline getirilmesi önemli bir çabadır. Ancak uzun uzadıya konuyu aktarması, bence yanlış bir tavırdı. Zaten içerik konusunda da oldukça sıkıntılı olduğunu söylemek lazım: çünkü çok fazla kelime hatası var, Word üzerinden yazarken bile çok fazla harf boşlukları bırakıldığını veya noktadan sonra bir boşluk bile bırakılmadığını görüyoruz. Devrik cümleler oldukça fazla, önsöz dahil birçok kısımda kelime, cümle, imla hataları yapıldığını görmek mümkün. Belki de belediye bu yüzden kabul etmemiş diyeceğim ama bu durum da çözülebilecek bir konu.

Yazarın Türkçe kurallarına uymayan, imla – kelime – cümle hatalarını uzun uzadıya yazmak istemiyorum. Örneğin “… mevcut dahi mevcuttur.” gibi bir cümle ile yazısını sonlandırması veya “… Mustaf Kemal Paşa” gibi harf hatalarında bulunması açık hatalarıdır. Yazarın yazısını yazdıktan sonra tekrar bir okuma yapmadığını, zaten kitap bilgileri kısmında son okuma ile ilgili de bir bilgi olmadığını söyleyeyim. Bir de yayımladığı belgelerin bazılarında T.C. kimlik bilgisine kadar her şeyi yayımlaması doğru değil: Kişisel Verileri Koruma Kanunu diye bir şey var arkadaş. Bu kadar basit hataların olması kitabın profesyonellikten uzak, tamamen gönüllü ve amatör bir ruhla yapıldığını gösteriyor ki sadece bu şekilde hareket ederek bir sonuç elde etmeye çalışmakta yanlış.

Şanlı Nusret Mayın Gemisi Şanlı Kaptanı adlı kitap ve yazarı akademik dilden uzak, tamamen konuşma dilinin aynen yazıya dökülmüş haliyle baskıya verilmiş bir eser. Blog diliyle yazsa bile daha iyi olabilecekken, kahvede vatandaşla konuşur gibi kitabı yazması olumsuz bir durum. Bazı yerlerde cümlenin tamamını büyük harfle yazması, bazı yerlerde gereksiz yere kalın harfle yazmaya çalışması gibi yerinde kullanıldığında fayda verecek ancak Şanlı Nusret Mayın Gemisi Şanlı Kaptanı adlı kitapta zarar veren hareketleri de vardı. Paylaştığı Osmanlı Belgelerinin de birçoğunun Türkçe tercümelerinin olmaması diğer bir handikaptı.

Bakın halen daha konuya gelemedik, Şanlı Nusret Mayın Gemisi Şanlı Kaptanı adlı kitapta ne anlatıldı ondan bahsedemedik. Çünkü yazar anlatmak istediğini tam olarak aktarmaktan ziyade cümle ve belge kalabalığı yaparak konuyu uzatmış da uzatmış. İyi niyetli bir hareketle başlayan çalışmanın sonucu böyle olmamalıydı diye düşünüyorum. Kitaptaki harf – kelime – cümle – imla hataları konusunda o kadar not tuttum ki sadece ikisini yukarıda paylaşmak yetinmek istiyorum. Aslında yazar da kitabın verimsiz olduğuna “Aslında bu bir duyuru kitabıdır. İlerde daha mükemmeli yazılabilir.” (s.11) cümlesiyle farkında diyebiliriz ama keşke biraz daha yazımsal olarak verdiği emeğin ve yaptığı çalışmanın karşılığı olarak üzerine düşseydi.

Şanlı Tarihimizi Daha İyi Bilmek İçin Çalışanlara Selam Olsun

Gelelim Şanlı Nusret Mayın Gemisi Şanlı Kaptanı adlı kitabın konusuna… Nusret Mayın gemisi, I. Dünya Savaşının seyrini değiştiren, Çanakkale Deniz Savaşlarında büyük bir başarı göstermiş olan mayın gemisinin adıdır ve tarihimiz için çok önemlidir. İşte bu geminin kaptanı Yüzbaşı Tophaneli İsmail Hakkı Bey’dir. Yazarın hemşerisi olması nedeniyle konu üzerinde çalışma – araştırma yapmasına vesile olmuştur. İsmail Hakkı Bey yazarın ifadesiyle “1880’li yıllarda yukarı Ahanda’dan İstanbul’a Tophaneye yerleşmişlerdir. Bu nedenle de yüzbaşı İsmail Hakkı beyin lakabı ‘TOPHANELİ’ kalmış… bugünkü nesli Gölcük’te iskân etmiştir.” (s.16) ve “Kabri Çanakkale Deniz Hastanesi karşısındaki Kulaksız mezarlığındadır.” (s.18). “Çanakkale’deki büstünde “Hakkı Bey” diye yazılmıştır.” (s.27).

Şanlı Nusret Mayın Gemisi Şanlı Kaptanı adlı kitapta yazar, Nusret Mayın Gemisi kaptanı olan Yüzbaşı Tophaneli İsmail Hakkı Bey hakkında oldukça övücü cümleler kurdu. “Çanakkale’de çok büyük insanlar çok büyük kahramanlıklar göstermiştir amma en büyüğü budur.” (s.27) diyerek savaş esnasında gösterdiği başarının ve aldığı sonucun önemini vurguladı. Yazarın bu yorumları ve bazı ulaşabildiğim internetteki yazılarında biraz mikro milliyetçilik yaptığını da sezdim. Ancak yazarın asıl gayesinin kaptanımızı övmek değil, bu önemli askerin vatandaşlarımız ve bilhassa Akçaabatlı hemşerileri nezdinde çok bilinmemesini tersine çevirmek olduğunu anlıyoruz: “Nusret Mayın gemisinin komutanı Yüzbaşı İsmail Hakkı beyin Trabzon – Akçaabat – Ahanda köylü olduğunu Trabzonlulara ve Akçaabatlılara hiç kimse bildirmemiştir.” (s.29).

Şanlı Nusret Mayın Gemisi Şanlı Kaptanı adlı kitapta ayrıca Nusret Mayın gemisi kahraman kaptanı Kd. Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey’in ailesinin yazarı ziyareti, ziyaret sonrası köylerini gezmeleri, yapılan röportajlar, çektikleri resimler (renksiz bir şekilde, tüm belgelerde renksizdi) ve yazarın duygu ve düşüncelerinden de oldukça fazla bahsedildi. Ancak nedense birdenbire Trabzonluluk üzerinden bir mikro milliyetçilik övgüsü başladı: eski valilerden, Çanakkale’nin tarihinden falan derken konu nedense Truvalılara kadar geldi: “Trabzonlular tarihte Truvalılara daima yardıma koşmuşlardır. Çünkü eskiden o bölgenin adı Etrakya’dır. “Etrak” Türk kelimesinin çoğuludur. Şimdi “Trakya” diyorlar. Amma Marmara Bölgesinin Avrupa tarafına…” (s.63). Ne gerek vardı bu açıklamalara? Valiyle olan resmini neden koydun diye sorarken valinin 1915 yılında ile geldiği gibi tarihsel hatalar da yaptı. Neyse…

Şanlı Nusret Mayın Gemisi Şanlı Kaptanı adlı kitapta yazarın, Çanakkale Savaşı’nda üstün gayret gösteren Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey’in isminin memleketi olan Akçaabat’ta yaşaması için çalışmalar yürüttüğünü de öğreniyoruz. Bu takdire şayan bir davranış. Yazar bir heykelden bahsetti ve ilerleyen zamanlarda ilçede yapılacağını söyledi ancak internet üzerinde yaptığım araştırmada yazarın benzer açıklamaları dışında herhangi bir bilgiye ulaşamadım. Sanırım bu vaat yerine getirilmedi. Kitap ise ünlü İngiliz yönetici Churchill’in “Bize Birinci Dünya Savaşı boyunca Nusret’in yaptığını kimse yapmadı” sözüyle sona erdi ki bu söz Nusret gemisinin önemini çok iyi ifade eden bir tespittir. Söz hakkında internette yaptığım araştırmada gerçek olduğu bilgisine de ulaştım.

Hatta yazar geminin önemini “Nusret’in düşman gemilerini hezimete uğratması; 215 okkalık mermiyi bir hamlede sırtına alıp top haznesine vererek İngilizlerin ‘Oşin’ adlı zırhlısını batıran Havranlı Koca Seyit Onbaşının bütün dünyayı hayran bırakan kahramanlığının benzeri altı dev düşman zırhlısını batırmış bir tarihi harp hatırası bir geminin zaferi olayı idi.” (s.30) sözleriyle de ifade etti. Ancak konu hakkında o kadar tekrara girdi ki, benzer cümleleri birkaç kez kullanması nedeniyle akıcılığını da kaybetti. Devamında ise “Kendisinden tam 222 kat daha fazla savaş tonajını işlemez hale getirmiştir. Binbaşı Nazmi Bey bu başarıyı tarihçilerle birlikte tamamen Nusret Mayın gemisinin Trabzonlu savaş süvarisi komutanı Yüzbaşı İsmail Hakkı beyin başarı ve maharetine ait sayar.” (s.33) sözleriyle konu hakkında farklı kaynaklardan bilgi de vermiş oldu.

Kitap bir yerden sonra Nusret Gemisi olmaktan çıkıp, savaş dönemini de anlatır duruma geldi. Kitabın sonunda verilen kaynakça kısmı kalabalıktı ancak içeriğe baktığımızda kaynak olarak gösterilenlerin çoğunun internet sayfası araştırması olduğunu gördük. Bu haliyle kötü bir otobiyografik eser olarak dikkatimi çekti. Son kısımda ise yazarın kendi otobiyografisine yer verilmiş: bu kısmın bile çok özensiz olduğunu söylemek mümkün ve kendi otobiyografisini aktarırken bile tekrar cümleler ile akıcılığı bozmuş. Yani niyet güzel, konu çok güzel ancak içerik olarak çok kötü bir eseri okumak zorunda kaldım. Laf kalabalığı nedeniyle aklımda çok şey kaldığını da sanmıyorum. Konunun önemli olması nedeniyle daha profesyonel bir kaynaktan, daha akademik bir kaynaktan tekrar okumayı ise düşündüğümü belirteyim.

İyi okumalar.

  • 0
    alk_lad_m
    Alkışladım
  • 1
    sevdim
    Sevdim
  • 0
    e_lendim
    Eğlendim
  • 0
    _rendim
    İğrendim
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    be_enmedim
    Beğenmedim
Paylaş
İlginizi Çekebilir

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir