Nancy Meyers, oscar ödüllü bir yazar. Filmografisine bakarsak; çoğunlukla ‘kadınlar’ üzerine filmlerin senaryo ekibinde yer aldığını görürüz. ” Kadınlar ne ister” , ” ilişki durumum: karmaşık ” (Türkçe isimleri) gibi bir çok benzer türden filmleri, bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Orijinal adı Something’s Gotta Give olan Aşkta Her Şey Mümkün adlı 2003 yapımı ABD filmi de bunlardan biri. Baş rollerinde Jack Nicholson, Diane Keaton, Amanda Peet ve Keanu Reeves yer almaktadır. Filmin sadece Amerika’da 125 milyon dolar gişe elde ettiğini de söylemek gerek.
Aşkta Her Şey Mümkündür filminin özeti ise kısaca şu şekilde anlatılabilir: Harry Sanborn (Jack Nicholson) sadece 30 yaşın altındaki kadınlarla çıkan müzmin ama yaşlı (63 yaşında) zengin bir bekardır. Son sevgilisi Marin’le (Amanda Peet) annesinin Hamptons / New York’taki sahil kenarında yer alan evinde romantik bir hafta sonu geçirmek üzereyken aniden göğsünde ağrılar başlar ve hastaneye kaldırılır. Hastanede kalmak istemediğinden doktorun önerisiyle sevgilisinin evinde kalmak zorunda kalır. Marin’in başarılı ve boşanmış bir oyun yazarı olan annesi Erica Barry (Diane Keaton) de istemeyerek iyileşene kadar Harry’ye bakmayı kabul eder. Baş başa kaldıklarında, Harry çok doğru nedenlerden ötürü Erica’ya karşı bir çekim hissettiğini fark eder. Harry’nin 30’larındaki yakışıklı doktoru Julian Mercer da (Keanu Reeves) Erica’nın peşine düşünce bir romantik kargaşa başlar. Harry iyileşir iyileşmez evine gider ve eski alışkanlıklarına geri döner. Ne var ki, Erica’ya karşı beslediği hislerin yaşamını değiştirecek çapta olduğunu anladığında, onu geri kazanmak için kendinde büyük değişiklikler yapması gerekecektir…
Ergen tarzı çocuksu ve sıradan aşk filmlerinden o kadar fazla izledik ki; artık ‘gına geldi’ aşamasındayız resmen! Bu tip ergen filmlerinden farklı bir şekilde orta yaş insanına daha çok hitap eden fakat gençlerinde ‘gelecek adına’ izlerken keyif alacağı ve eğer akılları varsa ders alacakları romantik bir komedi, Aşkta Her Şey Mümkün. Baş rollerdeki ki usta oyuncu resmen döktürmüşler; Jack Nicholson yine bildik karakterinden birini canlandırırken her hareketine her repliğine hayran olmamak elde değil. ” Bazıları genç kadınlar konusunda uzman olduğumu söylüyor; herhâlde, 40 yıldır onlarla çıktığım içindir… ” repliği unutulmaz. Dünyada mimiklerine hayran olduğunuz 5 insan say deseler şüphesiz Jack Nicholson bu listede olurdu; oyunculuğuna ayrı bir tat , söylediği basit bir cümleye ayrı bir duygu katıyor sanki. Diane Keaton ‘ın özellikle filmin sonlarına doğru oyunculuğu tavan yapıyor diyebiliriz; benzer filmlerde de yine oynadığını hatırlatalım. Transformers: The Dark of the Moon filminde her ne kadar uyuz bir karakteri canlandırsa da Frances McDormand, kız kardeş rolüyle başarılıydı. Keanu Reeves ve Amanda Peet vasat bir performans sergilemiş olsalar da bu filmin akışını pek bozmamış diyebiliriz; fakat Keanu Reeves her ne kadar yakışıklı bir oyuncu olsa da çapkın erkek rolleri için yetersiz ifadelere sahip olduğunu söylemek gerek.
Gençlik çok çabuk geçiyor; her şeyin yerli yerinde olduğu o güzelim çağ aniden bitiyor. Bundan sonrası ise biraz korkutucu senelerin başlangıcı adeta: yaşlılık sihirli bir çağdır ve tüm erkekleri çaresiz bırakabilir… Özellikle yaş itibariyle kaybolan romantizm ve aşk konusunda orta yaş üstü kesimin durumunu komik bir şekilde ekrana yansıttığı ve samimi diyalogları için bile izlenebilir bir film, Aşkta Her Şey Mümkün. Genç kızların, yaşlı erkeklerle beraber olması ‘sorunsalı’ filmde ‘sık sık’ işlense de, erkeklerin yaşı ilerledikçe daha genç kızlarla birlikte olma arzusu ile beraber düşününce normal karşılamak gerek diye düşünüyorum.
İyi seyirler.